Heavy Burden (Ağır Yük) adlı sergi için gittiğimiz art ON'da; galerinin genç direktörü Gökşen Buğra, bizi sanatın, sanatçının ve galerilerin ağır yüküyle tanıştırdı.
Her çağın ve toplumun kendine özgü bir yükü var. Bu yükü yüzyıllar sonrasında bile bir sanat eserinde bulmak mümkün. Bu bazen ‘salgın hastalığın verdiği acılar' olarak bir resmin içindeki gözlerde ortaya çıkar bazen de kazanılan bir savaşta bağıran kumandanın dudaklarında... Bu yüzyılın payına düşen ise 80'lerde doğan, aynı kuşaktan altı sanatçının, apokaliptik bir yorumla ele aldığı eserleriyle, art ON İstanbul'da açılan ‘Heavy Burden' (Ağır Yük) adlı sergi...
Sergi, art ON Galeri Direktörü Gökşen Buğra'nın iş üretmeyi reddeden ve özgün diline sahip çıkan genç sanatçıların peşine düşmesi sonucu ortaya çıkmış. Bu genç sanatçılar; Ahmet Çerkez, Alper T. İnce, Erman Özbaşaran, Evren Sungur, Olgu Ülkenciler ve Burcu Yağcıoğlu.
Gökşen Buğra'nın, eserleri daha geniş kitlelere ulaştırmak adına ulaşılabilir sanat etkinliklerinden, kafe ve mağazalarda sergi açmaya kadar birçok projesi olmuş. Hatta markete giderken bir galeriye girip çıkmanın olağan olabileceği günlerin özlemini çekiyor. Ancak galerilerin en nihayetinde ticarî; işletmeler olduğunun farkında. Bu sebeple ‘ziyaretçi ve eser' arasındaki hassas dengeyi yakalamaya çalışıyor. Buğra'nın ülkedeki hakim sanat anlayışına dair sıra dışı fikirleri var. Sanatın zamansız olması gerektiğini anlatıyor, gündeme sıkıştırılan eserlerin eleştirel olma niyetiyle yola çıkıp bir nevi karikatürleştiğinden yakınıyor. Bunu aşmanın da sanatın omuzladığı ağır yüklerden biri olduğunu düşünüyor. Hakim estetiğin dışına çıkabilen ve gündem kaygısını kısa bir süreye hapsetmeyen eserlerin yer bulmakta zorlandığını düşünen Buğra, art ON Galeri'de bu eserlerin sahiplerine yer açmış. Şu sözler ona ait: “Bugün ülkemiz koşullarında genç bir sanatçının bağımsız bir şekilde ayakta kalması neredeyse hayal. Bu genç insanlar hem çöküntünün kaynağını eşeliyor hem de umutsuzluğa kapılmadan üretimlerinde ısrar ediyor. Bir galeri temsiliyetleri olmadığı sürece eserlerini izleyiciyle buluşturma şansları az. art ON, sadece temsil ettiği sanatçıların değil, genç sanatçıların da sorumluluğunu üstleniyor. Biz, çizgisi takdir edilen sanatçıların izlenebildiği bir galeri olsun istedik ve onlara bu çağın sanatçısının ağır yükü nedir, diye sorduk.”
Sergiye neden gidilmeli?
Gökşen Buğra'ya yüzyılın sorusunu sorduk: “Klasik sanatla günümüz sanatını karşılaştırdığımızda neden kazanan hep klasik sanat oluyor?” Buğra'nın cevabı şöyle oldu: “Öncelikle, klasik sanatın bir tarihi var, günümüz sanatına ise şimdilik tanıklık ediyoruz. Artık izleyicinin eserle daha fazla ilişki kurması gerekiyor. Zihninizdeki referans dünyasında süratle karşılık bulduğunuz için klasik eserden daha çok zevk alıyorsunuz. Fakat bilinen kodlara milyonlarca yenisi eklendi. Ben de bir müzeye gittiğimde klasik işlerle daha haşır neşir oluyordum. Fakat yine de daha güncel üretimlerin karşısında durup nasıl bir mantıkla yapıldığını anlamaya çalışmak, kodlarını çözmek gerekiyor. Günümüz sanatında bazen teknik o kadar öne çıkıyor ki sanatçının elini göremiyorsunuz. Fikri süreç ne kadar mühim olursa olsun ben hâlâ sanatçının elini kutsal buluyorum ve görmek istiyorum.” Buğra'ya göre sanatçı yalnızca sanat yapmakla yükümlü, eserini pazarlamakla değil kendisini pazarlamakla hiç değil.
Son olarak Buğra'ya, “Bu sergiye neden gelelim?” diye soruyoruz. Şunları söylüyor: “Günümüz genç sanatçısının kendi sanatsal üretimine ve çağının yangınına ilişkin kaygılarını görmek için... 80'lerde doğup apolitik ve kayıp kuşak olmakla eleştirilen kuşağın aslında son derece duyarlı ve bilinçli bir kanalının olduğunu keşfetmek için... Sergide heykel de var resim, video, desen de... ‘Heavy Burden' güncel olduğu kadar zamansız da...”
19 Ocak Salı akşamı, serginin sanatçılarını izleyicilerle buluşturan bir sohbet gerçekleşecek.
Bu arada art ON İstanbul, mart ayından itibaren Akaretler'den Şişhane'ye, Meşrutiyet Caddesi 90/A'daki yeni mekânına taşınıyor.