Bunca kötülük ve olumsuz olaylar içinde, “Dünya iyilerin hürmetine ayakta duruyor.” dedirtecek insanlar çıkıyor karşımıza. Bunlardan biri de onkoloji servislerinde yatan çocukları mutlu etmek için çalışan ‘Mutlu Çocuklarla Umutlu Yarınlar Grubu'.
Bir çocuğu mutlu etmek dünyanın en güzel şeylerinden biraz daha güzeldir. Günlerini hastane odalarında geçiren çocukları mutlu etmekteki sırrı ise ancak bunun farkında olanlar anlatabilir. Üç yıldır vaktinin büyük kısmını onkoloji servislerinde çocuklarla birlikte geçiren Öznur Onur, bu değerin farkında olanlardan. Hastane koridorlarında umutsuz, mutsuz yüzler arasında tedavisi süren çocukları bir nebze olsun neşelendirebilmek için onlara palyaçolar, illüzyonistler getiriyor; oyuncaklar, doğum günü kutlamaları derken bir günlerini mutlulukla geride bırakmaları için çabalıyor. Tedavi sürecinde bin bir zorlukla mücadele eden çocukların biricik Öznur ablası olarak onların her anında yanlarında oluyor.
Onun ‘mutluluk abla' olma hikâyesi ilik bekleyen çocuklara yardım etmesiyle başlıyor. Donör bulma ve kan testlerinin analiz sürecindeki aksaklıkları dile getirmek için hastanede bolca vakit geçiren Onur, zamanla buradaki çocuklarla arkadaş olur. Onları mutlu etmek için neler yapabileceği üzerine planlar yapar. Üç yıl önce tek başına çıktığı bu yolculukta bugün yanında birçok farklı şehirden gönüllüler var. Onur ve ilk destekçileri olan üç arkadaşıyla birlikte kurdukları ‘Mutlu Çocuklarla Umutlu Yarınlar Grubu' ile sosyal medya üzerinden gönüllü halkasını giderek genişletiyor. Amaçları kimi kanserle mücadele eden, kimi farklı kronolojik hastalıklardan dolayı hastanede yatmak zorunda kalan çocukların dikkatini tedavi sürecinin dışına çekmek. Hedefleri ise Türkiye'deki üniversite ve devlet hastanelerinde tedavi gören tüm çocuklara ulaşabilmek.
Hiçbir derneğe bağlı değiller. Ancak resmiyet gerektiren bazı projelerde derneklerle birlikte çalışabiliyorlar. Zamanla kardeş gibi oldukları ailelerin maddî; ihtiyaçlarını da gözeten gönüllüler grubu, birçok zaman erzak yardımında da bulunuyor. Çocukların ve ailelerinin maddî; bir şey beklemediklerinin altını çizen Onur, “Onların asıl ihtiyacı ‘bizi anlayan, içimizi rahatlatmak için burada olan birileri var.' hissini yaşamak.” diyor. Çocuklar bu hissi tatmış olacak ki gecenin bir vaktinde bile Öznur ablalarını arayıp, “Moralim çok bozuk, hadi hastaneye gel.” diyebiliyor. Ya da bir başka çocuk arayıp, “Bugün ne oldu biliyor musun kan değerlerim yükseldi.” diye bu iyi haberi onunla paylaşabiliyor.
‘Hastanede haftada iki akşam etkinlik düzenleyeceğiz'
Tedavi süreçlerinde onların vesilesiyle neşelenen çocukların birçoğu iyileştikten sonra Mutlu Çocuklarla Umutlu Yarınlar ekibine katılmayı hayal ediyor. Hastanelere gidip, ‘Bak ben de buradaydım, iyileştim.' diyerek hastaların ümidini artırmak istiyor. Zaten projenin adının da bu sebeple ‘Mutlu Umutlu' olduğunu anlatan Öznur Onur, şöyle devam ediyor: “Tüm hastanelerde çocuklara hastalığını biraz olsun unutturacak imkân yok. Zaten her koşulda orada olduklarının farkındalar. Ama etkinlik yapılması çocukları çok mutlu ediyor. Bundan sonra haftada iki gün belirleyip oyun gecesi düzenleyeceğiz. Çocuk hastaneye yattığında bilecek ki yine yattım ama en azından oyun gecesi. Ya da yarın gece oyun var diyecek. Bazen etkinlik oluyor, Facebook sayfamızda paylaşıyorum. Görenler arasında ‘keşke değerlerim düşseydi de bugün ben de hastanede olsaydım.' diyenler çıkıyor. Oradaki illüzyon gösterisi, palyaço ve hediyeler onları mutlu etmeye yetiyor. Hediye verirken de rastgele alıp getirmiyoruz. Hepsini tanıyor ve onlara hitap eden hediyeler seçiyoruz.”
‘En iyi savaşçı annem'
‘Mutlu Çocuklarla Umutlu Yarınlar Grubu' ile hastanedeki günlerine neşe gelen çocuklardan biri de Beytullah. Aplastik anemi hastası Beytullah, 15 yaşında ve on yıldır trombosit yüklemesi yapılıyor. Vaktinin büyük kısmın çocuklarla geçiren Öznur Onur, bugünlerde Beytullah için acil çözüm aradıklarını söylüyor: “Doktorlar, ailesine beş-altı ay içinde ilik bulmaları gerektiğini söyledi. Bunca tedavi, ilaç ve trombosit yüklemesine vücudu daha fazla dayanamaz dediler. Okula hiç gidemedi. Uzaktan eğitim okuyor. Karnesini eve getiriyorlar genelde ya da annesi gidip alıyor. Okumayı ve araştırmayı çok seviyor hatta ansiklopediler elinden düşmüyor.”
Günlerinin büyük kısmını hastanede geçiren Beytullah için Öznur ablası artık aileden biri gibi. Ona yılın savaşçısı ödülü verdiklerinde Beytullah, “Bu ödülü annem hak ediyor. O benden daha çok savaşçı.” deyince herkes duygulanmış.
Doğum gününde oyuncaklarıyla birlikte evine gittiklerinde oynayamadan hastaneye gitmek zorunda kalmışlar. Onur ve arkadaşları da hediyeleri hastaneye götürmüş. Beytullah, iki saat sonra Öznur ablasını arayıp, “Öznur abla, oyuncaklarımı getirdiniz ama yanımdaki çocukların yok onlara da bir şey alabilir miyiz? Şimdi beraber oynuyoruz ama ben bunları alıp eve gideceğim.” demiş. Bu telefondan sonra Mutlu Çocuklarla Umutlu Yarınlar Grubu tekrar yollara düşmüş ve Beytullah'ın oda arkadaşına da oyuncak getirmiş.