‘Aşk ve Matematik' kitabının yazarı dünyaca ünlü Prof. Edward Frenkel, konferanslar vermek üzere İstanbul'daydı. Biz de kendisiyle matematik hakkındaki sıra dışı fikirlerini konuştuk.
Dünyaca ünlü matematik profesörü Edward Frenkel, birçokları gibi matematikten hoşlanmayan bir çocukluk geçirdi. Ta ki 15 yaşında ailesinin tanıdığı bir Rus matematikçiyle karşılaşana kadar. Ve kendi ifadesiyle bu kişi ona matematiğin büyülü dünyasının kapılarını açtı. O günden sonra ise matematiksiz bir gün bile geçirmedi ve bize öğretilenin aksine matematiğin gerçek dünyadan kopuk olmak bir yana evrenin akışına yön verdiğini ve etrafımızda bizi saran her şeyde formüller ve algoritmanın olduğunu keşfetti. Katıldığı her konferansta, üniversitedeki derslerinde matematiğin zarafetinden ve güzelliğinden bahsetti. Berkeley Üniversitesi'nde ders veren profesörün ‘Aşk ve Matematik' adıyla yazdığı kitap 2012'de basıldı ve birçok ülkede çok satanlar listesine girdi. Kitap, Paloma Yayınevi tarafından da Türkçe olarak yayınlandı. Bir süredir Türkiye'de bulunan Rus asıllı Frenkel'in geçtiğimiz hafta Boğaziçi Üniversitesi'nde verdiği ‘Yapay Zekâ Çağında Aşk ve Matematik' başlıklı konferansı öğrenciler tarafından ayakta izlendi. Çünkü konu sadece sayılar ve formüller değildi. Frenkel, yapay zekâ araştırmalarının risklerinden de bahsetti, aşktan da savaşlardan da... Biz de İstanbul'a gelişini vesile ederek kendisiyle söyleşi yaptık.
Matematiğin güzellik ve zarafetinden ne anlamalıyız?
Güzellik, tam olarak tanımı yapılamayan ve açıklanamayan, sadece deneyimlenebilen bir şey. Uzun bir yolculuktan sonra ansızın müthiş bir manzarayla karşılaşmak gibi. Soluklanırsanız ve büyülenmiş bir şekilde müthiş güzelliği seyredersiniz. İşte bu, güzelliğin gerçekten idrak edildiği aydınlanma anıdır. Matematikte de böyle olur. Zarif bir matematik formülü devasa bir organizmanın işleyişini yakalayabilir, çok geniş bir bilgiyi özetleyebilir ve dünya hakkında çok derin şeyleri ifade edebilir. Gerçekliği zaman ve mekânı aşar. Bu matematik formülleri evrende gizli bir yapı olduğunu ortaya koyar. Bunlar dünyanın gerçek harikalarıdır ve biz ancak bu formüllerle karşılaşıp güçlerini anladığımızda güzelliği hissederiz. Kitabımda bu formüllerden çok sayıda örnek veriyorum.
İnsanların geneli neden matematikten hoşlanmıyor?
Çünkü hiçbir zaman bu güzelliği deneyimleme şansları olmuyor. Doğrusu ben matematiğin dünyada en yanlış anlaşılan konu olduğunu düşünüyorum. Öğrencileri hesaplamaları ve formülleri ezberlemeye yönlendiriyoruz. Bu da matematiğin onların gözüne anlamdan yoksun, ruhsuz ve sıkıcı görünmesine sebep oluyor. Buna bir de yanlış yapan öğrenciyi sınıfın önünde utandıran öğretmenleri ekleyin, matematik nefreti ve korkusu için mükemmel bir tarif elde edersiniz.
Başka neler etkili peki?
Okullarda bugün öğrendiğimiz matematiğin bin yıldan daha eski olduğunun farkında mısınız? Mesela ikinci dereceden denklemlerin formülü 830 yılında El Harizmi'nin kitabında yer alıyordu. Öklid, öklid geometrisinin temellerini M.Ö. 300 yılında atmıştı. Bu zaman farkı fizik ve biyolojide de olsaydı büyük ihtimalle güneş sistemi, atomlar ve DNA hakkında hiçbir şey bilmiyor olurduk. Bunu kabul edilmez buluyorum. Özellikle matematiğin bu kadar hayatımızda olduğu bir zamanda... Mesela bilgisayarları, GPS cihazı, video oyunlarını, arama algoritmalarını vs. düşünün. Çocuklarımızı bunlar hakkında nasıl bilgilendirmez ve bütün bunlar yerine onları aynı eski malzemeyle beslemeye devam edebiliriz? Geometriyi anlamak için düz bir yüzey üzerindeki çizgileri temel alan öklid geometrisine ihtiyacımız yok. Dünyanın üzerindeki meridyen ve paralellere bakmak yeterli. Öğrenciler bunu çok daha eğlenceli ve hızlı bir şekilde kavrayabilir. Ve bu gerçeğe çok daha yakın çünkü dünya yuvarlak ve yüzeyi de küre. Düz değil. Ne yazık ki bizim okullarda dünya hâlâ düz!
Gündelik hayatta karşılaştığımız birçok şeyde matematik olduğunu söylüyorsunuz...
Her gün online alışveriş yapıyor, birilerine mesaj gönderiyor, internette arama yapıyor ya da GPS cihazı kullanıyoruz ki, buralarda formüller ve algoritma devrede. Ya da Facebook gibi sosyal ağları düşünün. Gizli reklamlar dahil zaman tünelimizde neyi nasıl gördüğümüz, ileri matematik temelli algoritmalar tarafından belirleniyor.
Aşk ve Matematik'te büyük buluşların arkasında da matematik olduğundan bahsediyorsunuz. Neler bunlar?
Bugün faydalandığımız tüm teknolojik aygıtlar ve sistemler (bilgisayarlar, akıllı telefonlar, internet, GPS, sağlık araçları vs.) matematik üzerine kurulu. Yani matematik her yerde ama matematiğin yanlış kullanılmasını da çok tehlikeli. Matematik ve teknolojiyle ilgili inovasyonların her zaman insanlığın hizmetinde olmasını sağlamak zorundayız, aksini değil.
Finans krizinin bir sebebi de matematik bilmememiz
Kitabınızda küresel ekonomik krizin nedenlerinden birinin yetersiz matematik modelleri kullanılması olduğundan bahsediyorsunuz. Bunu detaylandırır mısınız?
Bence Wall Street'teki birçok karar verici, kâr etmeye devam ettikleri müddetçe uyguladıkları matematik modelinin nasıl çalıştığıyla ilgilenmiyordu. Bilgiye asimetrik erişimin (taraflardan birinin diğeri hakkında yeterli bilgiye sahip olamaması) haksız avantajından faydalanıyor ve kimsenin bu blöflerini anlamayacağını umuyordu. Çünkü insanların da bu modellerin nasıl çalıştığını sormaya niyeti yoktu. Daha fazla insan bu modellerin nasıl çalıştığını anlasaydı bu kadar uzun süre kandırılmazdık. Başka bir örnek de ekonomik istatistiklerin nasıl manipüle edildiğiyle ilgili. 1996'da ABD hükümeti tarafından görevlendirilen bir komisyon gizlice toplandı ve milyonlarca Amerikalının vergi dilimini, sosyal haklarını belirleyen Tüketici Fiyatları Endeksi'nin formülünü değiştirdi. Fakat kamuoyunda bu konu çok az tartışıldı.
Neden?
İnsanlar matematik hakkında konuşmaktan korkuyor. Anlamayacaklarını ve aptal durumuna düşeceklerini düşündükleri için çekiniyorlar. Böylece hükümete bu matematik formüllerini istedikleri gibi kullanma hakkını vermiş oluyorlar.
BİZİ KANDIRMALARINA İZİN VEREMEYİZ
Matematiğin yeni kuşaklara sevdirilmesi neden bu kadar önemli?
Yapay zekâ araştırmalarından bahsedelim. Ray Kurzweil gibi bazı kişiler ciddi ciddi 20 yıl içinde beyinlerimizi bulut tabanlı bilgisayarlara bağlayabileceğimizden ve 2045'e kadar ise zihinlerimizin bütünüyle bilgisayarlara aktarılacağından bahsediyor. O ve onun gibi kişiler ‘insanların sadece bir makine olduğunu ve ihtiyacımız olan şeyin de yazılım ve donanımımızı ‘güncellemek' olduğunu düşünüyorlar. Bunlar çok saçma ve tehlikeli düşünceler ve aslında modern bilimle çelişen şeyler. Ama tahmin edin ne oldu? 2012'de Kurzweil, Google tarafından yapay zekâ araştırmalarından sorumlu mühendislik biriminin direktörü olarak işe alındı. Google dünyanın en büyük bilgi teknolojileri şirketi, robot ve yapay zekâ üzerine iş yapan bütün şirketleri satın alıyor. Yakın zamanda DeepMind ve Magic Leap adlı iki şirkete milyarlarca dolar ödedi. Google, Deep Mind'ı aldığında yapay zekâ ilgili sorular için bir etik kurul oluşturduğunu ilan etti. Ben yine Google'da bu kurulu aradım ama hiçbir bilgi edinemedim. Bir başka deyişle insanlığın geleceği için çok önemli olan yapay zekâ araştırmaları Kurzweil'in ellerine teslim edildi. Bunun olmasını ister miyiz? Bence bu adamların bu fikirleri bize zorla kabul ettirmelerine izin vermemizin nedenlerinden biri, onların matematiği bildiğini ama bizim bilmediğimizi düşünmemiz. Korkularımızdan kurtulup kendimizi matematik konusunda rahat hissettiğimizde, bu fikirlerin mantıksızlığını göreceğiz. Bizi kandırmalarına bir daha izin vermeyeceğiz.