Örücülük denilince kazak dokuyan hanımefendiler gelmesin aklınıza. Sayıları bir elin parmaklarını geçmese de vaktiyle dükkânlarının önünde kuyruklar olurmuş. Kapalıçarşı Örücüler Kapısı'nın son temsilcisi Metin Çubuk, mesleğin izzetini korumaya çalışıyor.
Kapalıçarşı'nın renk cümbüşü içinde tabela takip ediyoruz. Yorgancılar, halıcılar, iplikçiler ve nihayet Örücüler Kapısı'na varıyoruz. “Nice usta vardır bu sokakta.” diye düşünüyoruz içimizden. Çok geçmeden yanıldığımızı fark diyoruz. “Örücülerin kapısı var, ustası tek.” diyen esnaf, taş avluyu işaret ediyor. Şadırvanda abdest alanları rahatsız etmeden küçük depoya giriyoruz. Hayal ettiğimizden epey farklı bir yerle karşı karşıyayız. Usta Metin Çubuk (65), gülümseyerek iskemle uzatıyor. Konuşacakları uzun... Balık istifi çanta, nalın, fesle dolu odaya göz gezdiriyoruz. Hayretimizi fark edince meraklandırmadan anlatmaya başlıyor. Ustanın vurduğu yerde güllerin bittiği yıllarda mesleği öğrenmiş Çubuk. Bir zamanlar sur içinde onlarca örücü olduğuna, o söyleyince ikna oluyoruz. Takvimler altmışların başını, bilemediniz ortasını gösterirken mesleğin piri Örücü Şükrü Bey imiş. Pirinin biricik kızıyla hayatını birleştirmiş. Bu evlilik iğne ve büyüteçle tanıştırmış onu.
Polyester çıktı
mertlik bozuldu
Kırk yılda neler görmüş neler. Şimdi bizim gibi onu arayıp bulan pek azalmış. Sebebini şöyle anlatıyor: “Polyester çıktı, mertlik bozuldu. Önceden bir kazak alırdı müşterimiz, halis yün. Atmaya kıyılmaz. Haliyle tamir ettiriyordu ama şimdi polyester, sentetik sektöre hakim..”Kendisi kayınpederinin çırağı olarak işi kavrasa da şimdi onun çırağı yok. Yeterince kazanamadığını utana sıkıla itiraf ediyor: “Birkaç sene evvel çarşıda iyi konumda dükkânım vardı. Altı aylık iş yığılırdı. Sonra işler azaldı, baktım olmuyor dükkândan vazgeçtim. Arkadaş bana deposunu açtı sağ olsun, burada ekmeğimi kazanıyorum.” Bazen günde bir bazen hiç iş çıkmıyor. Geçimini nasıl sağladığını sual edince emekli maaşı için şükrediyor. Biraz sitemkâr biraz muzip hatıralara dalıyor: “Vaktiyle ünlülerin paltolarını Nişantaşı'ndaki bir örücü bana getirirdi. Meğer onlara ‘ben yaparım.' diyormuş. Sonradan öğrendim. Bana elli deyip kendisi üç yüz lira kâr etmiş.”
Onu iğne ve iplikle işini yaparken gören laboratuvarda çalıştığını zannedebilir. Dakikalarca söküğü inceliyor zira. Küçük depoda bazen uzun saatler harcamak zorunda kalıyor. En uzun süren işinde yirmi dört saati minik ışığın altında geçirmiş. Hiç yerinden kalkmadan değil elbette. Küçük molalarla işini tamamlamış. Zaten bu meslekte saatlerce hardal tanesinden küçük düğümlere bakıldığından biraz soluklanmak elzem.
Çubuk'u bulmuşken mesleğin son ustalarının da halini merak ediyoruz. “Türkiye'de toplasan beş usta kalmadı.” diyor. Her ne kadar sermaye gerekmese de bu işi seçmek gençlere cazip gelmiyor. ‘Neden?' derseniz, on beş yıldan önce tamir kavranamıyor. Artık yün, kaşmir, keçe de pahalı bulunuyor. Örücü dediğimiz ise bu kaliteli kumaşları tamir ediyor. Kendisi gibi birkaç kişi daha iğneyi elinden bıraktığında paltolarımızı atmak zorunda kalacağız demek oluyor.
Tamiri bulamıyorlar gösterince ‘belli oluyor' diyorlar
Delik, yırtık diyerek küçümsemeyin. Bir daha giyilemeyecek hale getirir canım elbiseyi, paltoyu. Her yiğidin kârı değil tamir. Metin Çubuk'a işin sırrını soruyoruz. Sırasıyla anlatıyor: “Tahrip olan kıyafet, kendi ipliğinden yoksa ipek ipliklerle yeniden dokunuyor. Bunun için önce zararın tespitini yapıyorum. Sonra ağır ağır aynı şekilde örüyorum.” Her dokumanın düğümü, ipliği, usulü farklı; önce bunu kavramak gerekiyor. Asla yama yapılamaz. Kırk yıldır en sık karşılaştığı durum, tamirden sonra söküğün bulunamaması. O da her defasında nezaketen işçilik olan bölgeyi zar zor bulup müşteriye gösteriyor. Gösterdiğine bin pişman oluyor. Muhatabı hemen atılıyor: “İyi de bu belli oluyor.”
Sigara yasağının mesleğe zararı büyük!
Örücü Metin Çubuk, tamir fiyatlarını bilerek makul tutmaya çalışıyor. “Bir gariban sırtına palto alabildiyse, memur maaşıyla bir yün kazak alabildiyse yırtık mı giysin?” diyor. Kumaştaki zarara göre 20-50 lira arasında değişiyor örücülük ücreti. Ama yine de, fahiş bulan, yaptırmaktan vazgeçen çıkmıyor değil. Kamusal alanda sigara yasağını sonuna kadar destekliyor usta. Gel gör ki, yasak örücülerin belini biraz daha bükmüş onun kanaatince. Gülerek şöyle diyor: “Vapurda, trende ya da restoranda beyefendilerin elbiseleri delinirdi sigara yüzünden. Şimdi olmuyor. Sağlıkları yerinde olsun da biz alın teriyle çalışır geçiniriz.”