“Yalnızlık, hastalıkların üreyebileceği en uygun ortamdır.” diyor Irvin Yalom, 'Nietzsche Ağladığında' adlı kitabında. Bu cümle neye dayandırılarak kurulmuş bilinmez ama geçtiğimiz günlerde Chicago Üniversitesi aynı konuyu bilimsel olarak ispatladı.
Yalnızlık sadece bir histen ibaret değil, özellikle yaşlı insanlar için maruz kaldıkları durum büyük sağlık riski taşıyor. Hatta erken ölme riskini yüzde 14 artırıyor. Bu bilgiler akademik bir araştırmadan. Araştırmaya göre yalnızlık, hücre yapılarını bozup hastalığa yol açıyor. Yalnızlığın sağlığı etkilediği çoktandır biliniyordu fakat hücresel mekanizmaları bu denli nasıl etkilediğinden haberdar değildik. Chicago Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı ve yalnızlık uzmanı John Cacioppo, yalnızlığın fizyolojimizi nasıl etkilediğini araştırdı. Sonuçlara göre yalnızlık 'savaş ya da kaç' sinyalini veriyor. Bu sinyal bedenin algıladığı tehdit sinyalleri karşısında korku hissi sağlayarak kaçarak ya da savaşarak onunla baş etmesine yol açan ikilem. Yani vücut her şartta olumsuz bir tepki veriyor. Bu da vücudu bulaşıcı hastalıklar ve yabancı maddelere karşı koruyan akyuvarların üretimini azaltıyor.
Yalnız insanların bağışıklık sistemi daha zayıf
2002'de 58-60 yaş grubu insanlar üzerinde başlatılan araştırmada yalnızlık ile 'Güçlüğe Karşı Korunmuş Transkripsiyonel Tepki' (CTRA) olarak bilinen olgu arasında bağlantı tespit edilmişti. Buna göre yalnızlık, iltihaplanma ile ilgili genleri artırırken virüs önleyici genleri azaltıyordu. Böylece yalnız insanlar yalnız olmayan insanlara oranla daha zayıf bağışıklık sistemine sahip oluyordu. Yani yalnızlık ve bağışıklık sistemi arasında doğrudan bir bağlantı var.
Aynı ekibin son araştırmasında, akyuvarlardaki gen ifadesini ve vücudu bakteriler ile virüslere karşı koruyan bağışıklık sitemi hücrelerini (akyuvarlar) inceledi. Beklenildiği gibi, yalnız insanların ve maymunların akyuvarlarında CTRA-iltihaplanma ile ilgili genlerin artışı ve virüs önleme ile ilgili genlerin azalması tespit edildi. Diğer bir deyişle akyuvar gen ifadesi ve yalnızlık arasında birinin diğerini türettiği çift taraflı bir ilişki olduğu gözlemlendi.
Bir sonraki aşamada ise araştırma ekibi, makak maymunlarının sosyal deneyimi ile CTRA gen ifadesi arasındaki ilişkiyi araştırdı. Gen ifadesi yüksek çıktı. Tıpkı yalnız insanlardaki gibi yalnız maymunlarda da CTRA aktivitesi yüksek değerler gösterdi. Hem yalnız insanların hem de yalnız maymunların kanlarında yüksek seviyelerde 'tek akyuvar' tespit edildi. Maymunların akyuvarları üzerinde yapılan daha detaylı çalışmalar, ortam değişikliğinde ya da kafese konulan başka bir arkadaşıyla akyuvar havuzunun genişlediğini ortaya koydu.
Son olarak araştırmacılar, bu tek akyuvar bağlantılı CTRA değişiminin sağlık için ciddi sonuçlar oluşturduğu kararına vardı. Yalnızlık durumunda bozulmuş virüs önleyici gen ifadesinin hem kanda hem de beyinde daha hızlı büyüdüğünü ve 'maymun bağışıklık yetmezliği'ne yol açtığı tespit edildi.
Tüm bu bulgular yalnızlığın, gelişmemiş tek akyuvarların üretimini artıran, enfeksiyonel gen alıcılarının artmasına ve bozulmuş virüs önleyici tepkilere neden olan 'savaş ya da kaç' stres sinyaline sebep olduğu bir modeli destekliyor. Beyinde yalnızlık sonucu oluşturulan tehlike sinyalleri akyuvar üretimini en üst seviyede etkiliyor. Tek akyuvar üretimindeki değişiklik, yalnızlığın artması ve buna bağlı olarak oluşan sağlık risklerinin oluşmasıyla sonuçlanıyor. Araştırma ekibi araştırmalarına yalnızlığın etkilerinin ileri yaşlarda nasıl önlenebileceği konularıyla devam etmeyi planlıyor.