15 yaşında bir çocuk, Bahçecik Cezaevi'nde intihar etti 12 gün önce. Türkiye'nin yoğun gündemi arasında kendisine yer bulamadı hikâyesi. Son 6 yılda 10 çocuğun hayatını kaybettiği çocuk cezaevleri sorunu, kangren haline gelmiş durumda. Çocuk hakları savunucularına göre çözüm, çocuk adalet sistemini değiştirmek.
Trabzon Bahçecik E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan 15 yaşındaki E.N., 16 Kasım'da intihar etti. Türkiye'nin hallaç pamuğuna dönen gündemi içerisinde ayrı bir gündem oluşturmadı onun hikâyesi. Ancak 22 Sivil Toplum Kuruluşu (STK) 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde bir kez daha haykırdı; “Çocuk tutukluluğuna hayır” diye…
‘Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi, E.N.'nin hayatını kaybetmesinden dolayı Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ve Trabzon Cezaevi idaresi hakkında suç duyurusunda bulundu. Girişimin genç üyesi Alper Yalçın, son 6 yılda hak ihlallerinden ve ihmallerden dolayı cezaevlerinde 10 çocuğun hayatını kaybettiğini ifade ediyor. Adalet Bakanlığı'nın eylül sonu verilerine göre 2 bin 435 çocuğun hapiste olduğuna dikkat çeken Yalçın, çocukların içeride neler yaşadığını anlatıyor: “Çocuklar, hapishane yönetimi tarafından verilen 3 öğün yemek dışında, içecekleri su dâhil, tüm temel ihtiyaçlarını kantinden satın almak zorunda. Parası olmayan suyu musluktan içiyor. Aydınlatma dışındaki elektrik masrafını ödemeye de mecburlar. Ailelerini aramaları için 3 lira, mektup gönderebilmeleri için 1.25 kuruşa sahip olmaları gerekiyor. Kapalı görüşlerde aradaki camdan ötürü ailelerine sarılamıyorlar, ki çoğunun ailesi parasızlıktan dolayı ziyarete gelemiyor. Hapishane kurallarına uymadıkları takdirde günde 21 saat olmak üzere 5 gün boyunca odaya kapatma gibi disiplin cezası alıyorlar. Çıplak aramalara maruz kalıyorlar.”
Cezaevleri suçu önlemiyor
Alper Yalçın, 18 yaş altı çocukların yüzde 68'inin tahliye olduktan bir yıl sonra adalet sistemine yeniden dâhil olduğunu aktarıyor. Nitekim bu veriler, çocuk adalet sistemindeki başarısızlığın açık göstergesi. Türkiye'de Çocuk Koruma Yasası'nın 2005'te çıkarıldığını düşündüğümüzde ise sonuç olağan!
Peki diğer ülkelerde gidişat nasıl? Örneğin 1923'ten beri çocukların korunmasını benimseyen Almanya çok daha iyisine ulaşmak gayretiyle yasalarını tam 8 kez değiştirmiş. Çocukların gelişimini ve eğitimini temel alan Almanya, bu yönde bir adalet sistemi inşa etmiş. Hollanda, suça sürüklenen çocukların sürekli adalet sistemine girmesini bir kriz olarak görmüş, onları sosyal hizmet uzmanları ve psikologlarla destekleyerek rehabilite olmalarını hedefleyen bir sistem kurmuş. Üstelik bu ülkeler hala en iyi sisteme ulaşma çabasını sürdürüyor. Darısı Türkiye'nin başına.
Genç aktivist Yalçın'a göre, çocukların maruz kaldığı uygulamalar ve psiko-sosyal destek veren personelin azlığı, iyileştirme iddialarının gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor. İnfaz koruma memurlarının sayısı 38 bin civarında iken psiko-sosyal görevlisinin sayısı bin 300 civarında. 170 binin üzerinde mahkûm var, bin 300 kişi 170 bin kişi için ne yapabilir? Çocuklar ile en çok infaz koruma memurları iletişim kuruyor ve bu iletişim bir uzmanlığı gerektiriyor. Uzman sayısının az olması infaz koruma memurlarını da zor durumda bırakıyor.
Çocuk Hakları Savunucuları hapishane inşa ederek çocukları cezalandırmak yerine, buraların kapatılarak, çocukları koruyan ve destekleyen yöntemlerin temel alındığı bir çocuk adalet sisteminin mümkün olduğuna inanıyor.
İHD: Devlet eliyle suça yöneltiliyorlar!
İnsan Hakları Derneği Çocuk Komisyonu da çocuğa dokunan hemen her konuyla ilgileniyor. Mülteci çocuklar, çocuk işçiler, istismara uğrayanlar… Komisyondan Ruken Kaya, Selahattin Okçuoğlu, Zale Karademir ve çocuk üye Serhas Şahin ağırlıyor bizi. Mahpus çocukların mağduriyetleri de ilk gündemleri arasında yer alıyor. Ruken Kaya, “Çocuklar devlet eliyle suça yöneltiliyor. Sanki eğitim görüyorlar, çıktıklarında bambaşka bir halde buluyoruz. Baklava çaldığı için kelepçelenen o çocuk ne halde?” diye soruyor. Sözü alan Selahattin Okçuoğlu da “Küçük bir suçtan içeri giren çocuk mafyavari bir şekilde dışarı çıkıyor. Topluma kazandırılması gerekirken iyice suça bulaşıyor. Yeni cezaevleri açmak da yeni toplama kampları inşa etmek anlamına geliyor. Bu çocuklar, psikolog gözetiminde ve eğitimle rehabilite edilmeli.” şeklinde konuşuyor. Zale Karademir de çocukların en temel haklarından dahi mahrum bırakıldığına dikkat çekiyor ve onlarla ilgili yasanın kâğıt üzerinde kaldığını ifade ediyor. Çocuk üye Serhas Şahin, Türkiye'de çocuk olmanın hiç de normal olmadığını söylüyor. Sıraya girdiklerinde diğerleri hep önüne geçmeye çalışıyormuş. Serhas da onlara engel olarak hakkını savunuyor ve arkadaşlarına haklarını öğretmeye uğraşıyormuş.
Mektupları ücretsiz göndersinler
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, 12-18 yaş arası mahpus çocukların ücretsiz mektuplaşabilmesini istiyor. Hapishanelerde dışarıya mektup göndermek ücrete tabi. Yani PTT pulu almanız gerekiyor. En az gramdaki mektup bile 1,25 TL ücretle gönderiliyor. Dernek, hapishanedeki çocukların aile ve arkadaşlarına mektup yollamasının ücretli olmasını anlamsız buluyor ve “Çocuk mahpuslardan pul ücreti alınmasın.” diyor.
‘Benim çocuğum yaşamı seven bir çocuktu'
Çocuk hakları savunucusu avukat Tülay Bingöl, cezaevinde intihar eden 15 yaşındaki E.N.'nin annesiyle görüşmüş. Anne Sema O. konuşmasına, ‘Benim çocuğum yaşamı seven bir çocuktu' diyerek başlamış ve cevap bekleyen soruları bir bir sıralamış. Avukat Bingöl, hikâyenin gerisini annenin ağzından anlatıyor:
Bir gün eve polisler gelmiş ve ‘parmak izi alacağız' diyerek çocuğu götürmüşler. Anne Sema O. iki gün boyunca evladından haber alamayınca polisleri aramış ve onun tutuklandığını öğrenmiş! Oğlunun kapalı yerlerde duramadığını anlatan Sema O. onun ‘Anne her gün yanıma gel' isteğini de yerine getirmeye çalışmış. Ancak cezaevi yönetimi ‘1 hafta sonra gelin, bugün müsait değil' diyerek çoğu zaman anneyi geri yollamış. Oğlunu görme imkânına kavuştuğu ilk anda “Neden bu kadar zayıfladın?” diye sormuş, E.N. “Burada bize 1 dilim ekmek veriyorlar, kantinden bir şey alırsam da diğer büyük çocuklar elimden alıyor. Tuvaleti temizletiyorlar, çamaşırlarımızı kendimiz yıkayıp asıyoruz, bardak-tabakları yıkıyoruz.” şeklinde cevap vermiş.
Ve bir sabah saat 9 civarında cezaevinden telefon gelmiş. Annesi ‘başka çocuklarla kavga etti herhalde, kolu bacağı kırıldı' diye düşünmüş. Çok geçmeden de acı gerçekle yüzleşmiş. “Çocuğumu sağ aldılar, ölü geri verdiler.” diyen anne, gerçekleri bilmek istiyor ve soruyor: “Dayıları kamera kayıtlarını görmek istemiş ancak göstermemişler. Kolumda gençliğimden kalma bileziklerim vardı, cezaevine girerken çıkarmam gerekiyordu. Çıkaramayınca bilezikleri kestiler. İçeri bileziklerimle bile giremiyorsam cezaevinde çamaşır ipinin işi ne? Benim çocuğumun ruhsal durumunu biliyorlar. Orda bıçağın, çatalın işi ne? Neden herhangi bir tedbir almadılar? Her şeyi bilmek istiyorum!”
‘Bir çocuğun saç teli bile zarar görmesin artık!'
Avukat Tülay Bingöl, çocukları hapsetmenin kamusal ve bireysel menfaatleri korumadığına dikkat çekiyor. Hapishanelerin şiddet ürettiğini, yeni sorunların katlanarak karşımıza çıktığını anlatan Bingöl, “Bir çocuğun saç teli bile zarar görmesin artık.” diye haykırıyor ve çocuk cezaevlerinin kapatılması gerektiğini savunuyor. Alternatif modellere başvuran ülkelerde çocuk suçlarının azaldığını ifade eden Bingöl, ilkel yöntemlerde ısrar edildiğini söylüyor.
İntihar, Meclis gündemine taşındı
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Trabzon Bahçecik Cezaevi'nde intihar eden 15 yaşındaki E.N.'nin ölümünü Meclis gündemine taşıdı. Hem de 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde… Sorularına henüz cevap alamayan Tanal, “Kimlerin kusuru var, bu olay gerçekten intihar mı?” diyor ve olayın takipçisi olacağını belirtiyor. Çocuk cezaevlerinin de çocukları ıslah etmekten uzak olduğunu vurgulayan Tanal, “Buralar adeta suç üretme merkezine dönüşmüş durumda. Çocuklar örgüt üyesi lideriymiş gibi yetiştiriliyor. Yasaya göre aynı yaş ortalamasına sahip çocuklar bir arada kalabilir ama buna dikkat edilmiyor. Bu şekilde kanunun amacına ters uygulamalar var. Bunların değişmesi için mücadele edeceğim.” diyor.