Gazete sayfalarında ya da haber bültenlerinde dikkatimizi çekmiştir “minik bebeği ölümden kurtardı” ya da “ölen sahibinin mezarı başından günlerce ayrılmadı” haberleri.
Kimi zaman dostlarımızla kuramadığımız bağı köpeğimizle ya da muhabbet kuşumuzla kurmuşuzdur. Ölümüyle derinden üzülmüşüzdür. Onun için mezar yaptıranlarımız bile olmuştur. Günlerce muhabbet kuşunun “anne” ya da “babacım” demesi için uğraşan teyzeleri duymuşuzdur. Bu sevgi ilerleyen zamanlarda benzerliğe bile dönüştürülür. Adı Body ya da Fıstık olsun, o artık evin bir üyesi haline gelir, hatta kimlik kartı çıkartılır.
Küçüklüğümden aklımda kalan en taze anılardan birisi evimizin etrafında geceleri bekçilik yapan Sezar. Bir Alman kurdu olan Sezar, gündüzleri kulübesinde uyurken bile postacıların korkulu rüyasıydı. En büyük zevki top oynamak ve arabanın ön koltuğunda oturmaktı. Sabahları patisiyle kapıyı tekmeler ve susadığını anlatmaya çalışırdı. Mahalle bakkalına ekmek almaya gittiğimizde bekçilik yapar, market önünde kendisine vereceğimiz pötibör bisküviyi heyecanla beklerdi. Sezar öldüğünde mahallenin bütün çocukları üzülmüştü. Mezarı olarak da bir kavak ağacının yanı seçilmişti.