Işığın kendi içinde sunduğu ilhamı keşfeden yirmi iki uluslararası sanatçı, çalışmalarını İstanbul'a getirdi. Mahiyeti itibarıyla bir ilk olan Işık Festivali, sanat üzerinden derin manalar sunuyor.
İstanbul Zorlu Center'da tertiplenen Işık Festivali'ne doğru gidiyorduk. Tam da bu sırada Yahya Kemal'in “O Taraf” adlı şiiriyle karşılaşmanın verdiği bir sersemlik hissi vardı üzerimizde. Henüz onu üzerimizden atamamışken, bu olsa olsa nurun alâmeti diye yorduk. Yani, insanlığın üzerine abanan bu karanlığın uhrevi bir tarafı, nura giden bir yolu olmalı diye düşünüyorduk… Sonra ışık dolu satırlara yeniden döndük. Şair-i azam, ahiret yurduna göçenlerin su içtiği bir nur çeşmesinden bahsediyordu mısralarında. Nihad Sami Banarlı'nın tabiriyle Yahya Kemal, “Her tarafından ziya akan hayâlî; bir çeşmenden bir tas ziyâ alıp” içen vücutları düşündürüyordu bize. Ve yine onun ışıkları ki, “döküldüğü kabın şeklini alan su gibi ilahî; nur”u mısralarına aksettirmişti: Düşde gördüm gece endâmını pî;râhensiz / Nûrdan rûh-ı musaffa idi gûyâ tensiz”. Bu herkesin yetişemeyeceği bahsi örttükten sonra, her zaman gözümüzün önünde olup da fark edemediğimiz ışıktan bahsedelim biraz.
Kadim zamanlardan bu yana dikkat çeken iki zıt unsurdur aydınlık ve karanlık. Eski ismiyle ziya ve zulmet… Öteden beri hak ile bâtılın amansız mücadelesinde tarafları tarif etmekte kullanılır. Işık daima haklı olanların köşesinden doğar. Veya öyle zannolunur. Herkes kendini hakikat membaının başını tutmuş, onu kendine mahsus bir mal zannederken, aslında o tekel altına alınmayacak kadar kuvvetlidir ve tüm ufukları kaplamıştır. Ama her ne hikmetse, kendi zaviyesinden gelen ışıkla herkes kendini haklı gördüğü için nihayetinde ışık herkesin malıdır. Karanlık ise çeşitli hile ve desiselerle tuzağa düşürerek boğmak ister onu. Gelin görün ki, işin hakikatinde başka gerçekler yatar. Evvela, karanlık diye bir şey yoktur. Nasıl yoktur diyeceksiniz: Evet ışık yoktur, çünkü karanlığın varlık ve tasavvuru ışığın yokluğuyla bilinir. Bu yüzden o “mevcud-u bilğayr”dir. Başka bir ifadeyle, o aslında bize görünmez ama yokluğu ile malum olur. Karanlığın varlığı ışığın noksanlığından vücut bulunca, ışık bir perdenin arkasına gizlenip yüzünü göstermiyor ve orada bir nursuzluk kaynak bulup, vücut alemine doğuyor demektir. İşte tam bu sebeple, karanlık yokluğuyla daima zayıf düşerken, ufacık bir kıvılcım dahi ışığın kudretinden aldığı ilhamla kuvvet sahibi gibi görünen karanlığı yırtar ve geçer.
Festivalin ilhamı
Bu mülahazaların bir yere gizlendiği festival başta da işaret ettiğimiz gibi bugünlerde İstanbul'da gösteriliyor. Zincirlikuyu'da bulunan Zorlu Eğlence Alışveriş Merkezi'nin muhtelif yerlerine serpiştirilen ışık oyunları, dünyanın çeşitli ülkelerinden yaptığı ışık sunumlarını bir araya toplanan yirmi iki sanatçının eserleri. Eserlerinin yanında, çeşitli sunum ve takdimlerde bulunacak olan sanatçılar, burayı modern sanat hayranları için bir cazibe noktası haline çevirmiş. Birleşmiş Milletler bünyesinde tertip edilen Işık Yılı münasebetleri ile dünyanın pek çok ülkesini dolaşan bu yirmi üç eserin arasında iki de Türk sanatçının eseri mevcut bulunuyor. Akşam saat altıda başlayan gösteriler, 29 Kasım tarihine kadar devam edecek.