Türkiye, geçtiğimiz salı günü yayın hayatına başlayan Özgür Düşünce Gazetesi ile buluştu. Kayyım tarafından hukuksuzca el konulan Bugün Gazetesi ekibinin çıkardığı gazete, kendi kulvarındaki diğer gazetelere kalite katma ve örnek olma konusunda hayli iddialı. Yaşananları ‘rahmet' olarak değerlendiren Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz ile Özgür Düşünce'nin hikâyesini konuştuk.
Kayyım görevlilerinin polis eşliğinde Koza-İpek Medyası'na hukuksuz el koymasının ardından Bugün Gazetesi'ndeki görevinizden alındınız. Şimdi yeni bir gazete kurarak, genel yayın yönetmeni oldunuz. Bu sizde, ‘Başıma bela aldım galiba' hissiyatı uyandırıyor mu?
Şu anda bunun bir bela ve musibet olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu Cenab-ı Hakk'ın bir rahmeti. Hadiseler farklı şekilde cereyan edebilir. İnsanlar mallarını, makamlarını, mesleklerini kaybedebilir. Lakin bir mümin bela gibi gözüken bu afetleri Allah'ın kendisine rahmeti olduğuna inanır. Biz böyle iman ediyoruz. Şu anda mesleğimizi, işyerimizi kaybetmiş gibi görünebiliriz. Bu bizim onurumuzu kaybettiğimiz anlamına gelmez. Meslek onurumuzu koruduk. Hırsızlık, yolsuzluk gibi kötü bir fiilde bulunduğumuz için oradan kayyım kararıyla dışarı çıkarılmadık. Tam tersine yayın politikamız siyasi iktidarın görüşleriyle aynı düşüncede olmadığı için. Bu bir kayıp değil. Esas kaybedenler o kararı alanlardır. O karar sonrasında bizim bıraktığımız koltuklara oturanlardır. Onlar düşünsünler bela ve musibet olup olmadığını…
Gelelim, yeni yayın hayatına başlayan gazetenin ismine. Neden, Özgür Düşünce?
Günümüzde, en çok ihtiyaç duyulan kelime; özgür. Osmanlı'nın son döneminden, bugünlere kadar her dönem ortaya çıkmış. Devlet, sistematik olarak muhalif gördüğü gruplara zaman zaman sert müdahalelerde bulunmuş. Buna karşılık her dönemde de özgürlük türküleri çığırılmış. Özgürlük insanın tabiatına ve ruhuna uygun bir şeydir. Fikren, kalben özgür olmak bir yere bağımlı olmamak anlamına geliyor. Türkiye'de insanlar duygularını özgürce ifade edemiyor. Özgürce paylaşma olduğunda bu ifadeler hakarete sokuluyor. Soruşturmalar açılıyor. Gözaltılar söz konusu. Hatta tutuklamalar meydana geliyor. İnsanlar farklı inanç ve düşüncelere sahip olabilir. Önemli olan ‘insanlık' ortak paydasında buluşabilmeyi becermemiz gerekiyor. Biz, Özgür Düşünce ile bu platformu tekrar ikame etmeye çalışıyoruz. Türkiye'de demokrasinin nefes darlığı çektiği, hukukun ayaklar altına alındığı, yargı bağımsızlığının darmadağın edildiği atmosferde insanların geleceğe güvenle bakabilmeleri için farklı renklerle beraber yeni bir Türkiye'ye ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Okuru, nasıl bir gazete bekliyor, peki?
Özgür Düşünce gazetesi için, prematüre doğmuş bir bebek denilebilir. Yaşamaya çalışıyor. 16 sayfalık bir gazete. İçerik olarak; magazin ve sağlık sayfasının yanı sıra ekonomi, dış haber, siyaset ve spor sayfalarımız olacak. Teknik imkânlarımız sınırlı. Fiziksel şartlarımız da çok uygun değil. Bu gazetenin varlığı bile bir anlam ifade ediyor. İleride bu gazete demokratların sığındığı bir liman olabilir. Demokrasiye sahip çıkanlar için burası akvaryum olabilir. Her renkten, her düşünceden insanın Özgür Düşünce çatısı altında görüşlerini ifade edebilmesini sağlamak istiyoruz. Hukuk karşısında ezilen, horlanan, bireysel özgürlükleri sınırlanan, haklarını ve hukuklarını aramakta zorluk çeken insanlar için de ses ve soluk olmasını arzu ediyoruz.
Özgür Düşünce hakkında özgür düşünen gazeteciler için ‘can suyu' olacak diyebilir miyiz?
Can suyu olmasını arzu ediyoruz. ‘Özgür Medya Susturulamaz' diye bir motto türedi. Özgür medyanın olabilmesi için Türkiye'de özgür bir ortamının olması lazım. Biz de, Özgür Düşünce ile en azından varlık gösterme çabasındayız. Şu an Türkiye'de varlık gösterme bile bir anlam ifade ediyor. Çünkü bundan bile rahatsız olan insanlar olabilir. Gazete ayakta kaldığı sürece özgür düşüncenin merkez üssü olmasını temenni ediyoruz.
Sizce, toplumun ‘Özgür Düşünce' gibi bir gazeteye ihtiyacı var mıydı?
Aslında, böyle bir gazeteye ihtiyaç yoktur toplumda. Demokrasi özlemi varsa gazeteye ihtiyaç vardır. Türkiye'nin geleceğini düşünen, Anadolu insanının refah seviyesinin yükselmesini arzu eden, kısacası bu topraklarda yaşayan insanların, birlikte ağlayıp birlikte güldüğünü ve bu güzel tablonun sırf siyasi hesaplar için ötekileştirerek, düşmanlaştırarak bu birliğin bozulmaya başladığı bir dönemde Özgür Düşünce gazetesi olarak ortaya çıkmak bile bir anlamda bunun cevabıdır. Yaşadığımız bu topraklar bizim başkasını ötekileştirmeyi, onu küçümsemeyi ve dışlamayı hiçbir zaman affetmez. Bu hassasiyetlerle yola çıkan bir avuç gazeteci olarak, belki demokrasi tarihinde bu renkliliği sağlamak adına ileride destan olarak anılacaktır.
Satış geliriyle ayakta duracağız
Kaç kişilik bir ekiple çıkarıyorsunuz gazeteyi?
Başlangıçta 8-10 kişiyle yola çıktık. Uzun vadede 60 kişiyi bulacağımızı tahmin ediyorum. İşten ayrılan, gönüllü arkadaşlarımızla yaklaşık 3 haftadır olağanüstü şartlarda yaşıyoruz. Yorgunluk, uykusuzluk, stres ve istikbal kaygısının da ağır bastığı bir atmosferde arkadaşlarımız çok büyük fedakârlıklarda bulunuyorlar. Bu atmosfer içerisinde gazetecilik refleksi göstermeye çalışıyorlar.
Peki, herhangi bir destek alıyor musunuz?
Şu anda arkamızda herhangi bir sermaye grubu yok. Sadece satış geliriyle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Reklam gelirimiz de yok. İnsan kaynaklarının getirdiği masrafların yanı sıra kâğıt ve matbaa masraflarını da satış geliriyle karşılıyoruz. Ne kadar insana ulaşabilirsek, ancak bu çarkı döndürebiliriz.
İnsanlar neden Özgür Düşünce alıp okusun?
Çok bir farkımız olduğunu iddia edemem. Okurun, gazete alması için ekstra bir gazetecilik refleksi gösterememiş olabiliriz. Ama bu gazetenin basılması, Türkiye'de demokrasi mücadelesi verenler için güvenli bir liman olarak ortaya çıkması bile yeterlidir. Nazlı Ilıcak'ın, Ergun Babahan'ın, Orhan Kemal Cengiz'in, Yavuz Baydar'ın, Erhan Başyurt'un, Tarık Toros'un köşe yazarlığı yapması bile yeterlidir.
Aslında gazete çıkarmak çılgınlık
Türk basını, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor adeta. Sansür, sindirme, gözdağı ve el koyma ne isterseniz hepsi mevcut. Böyle bir ortamda yeni bir gazete çıkarmak ne kadar mantıklı? Ya tutmazsa kaygıları var mı?
Tek kelime ile çılgınlık. Aklı başında bir insan gazete çıkarmaz. Evini, eşini, çocuklarını, istikbalini düşünür. ‘Niye ben devletle mücadele edeyim, bana mı kaldı demokrasi mücadelesi?' diyebilir. Türkiye'deki suskunluğu dikkate alırsanız bunun da böyle olduğunu görebilirsiniz. Bunu ülkemiz adına yapıyoruz. Ahmet Altan'ın dediği gibi, ‘Bu ülke bizim ülkemiz…' Gerektiğinde hapishaneleriyle de bizim ülkemiz. Bu ülkeyi seven insanlar olarak hak ve hakikati duyurmak adına Özgür Düşünce olarak nefes borusu olmaya azmettik. Vakti zamanında ‘Şu Çılgın Türkler' diye kitap yazanlar olmuştu. Bu çılgınlığı da yapabilecek insanlar varmış demek ki.
Abone sisteminiz olacak mı?
Yaysat ile anlaştık. Türkiye'deki bütün bayilerde satışa çıktı. Cihan Medya Dağıtım ile de anlaşma yaptık. Özgür Düşünce'yi okumak isteyenler de abone olarak okuyabilirler. Şu anda yeni olduğumuz için satış rakamları tam net değil. Ancak, 30-50 bin bandına oturacağımızı tahmin ediyorum. Hedefimiz ilk etapta 50 bin, birkaç ay içinde 100 bin net satış.
Gazete'nin 1 TL'ye satılıyor olması, okuyucuya ulaşması açısından sorun teşkil etmez mi? Malum diğer gazetelere göre pahalı bir meblağ…
Türkiye'nin en pahalı gazetelerinden biriyiz. Başka gazetelerin sayfaları bizimkinden fazla olduğu halde 1 TL'nin altında satılıyor. Bu durum bizim için bir dezavantaj gibi gözüküyor. Okurlarımızın bizi anlayışla karşılayacaklarını umuyorum. Bu gazetenin gelir kaynağı sadece ve sadece satış. Dağıtım, baskı maliyeti, çalışanların maaşları gibi gider kalemlerini topladığımızda kimseye muhtaç olmadan çevirebilmemiz için bu gazetenin en az 1 TL olması gerekiyordu. 16 sayfaya bu meblağ pahalı. Ancak gazetenin yaşayıp yaşamayacağı da okurlarımızın bize vereceği desteğe bağlı.