Attilâ İlhan, bundan on yıl önce ‘haftalar ellerinde ufalandı' ve öte tarafa göçtü. Biz de hem şairi analım hem de okuma kılavuzu hazırlayarak yâd edelim istedik.
-Modern Türk şiirinin ‘Kaptan'ı Attilâ Hamdi İlhan, bundan on yıl önce öte tarafa göçtü. Tıpkı ‘An Gelir'deki mısraları okur gibi, “görünmez bir mezarlıktır zaman/şairler dolaşır saf saf/tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa/korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatli bir bombadır/patlar/an gelir Attilâ İlhan ölür…” Türk edebiyatının hemen her alanında eser vermesine rağmen o, şair olarak tanındı, sevildi ve hatırlandı. Her ne kadar ne kadınlar sevdiyse ve onlar yoktuysalar da ‘yağmur kaçağı' olarak şunu itiraf etti: ‘Ben Sana Mecburum'
Şair, 15 Haziran 1925 tarihinde İzmir'in Menemen ilçesinde dünyaya gelir. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıftayken sevdiği kıza mektuplar yazmaya ve o mektupların yanına da dönemin yasaklı şairi Nâzım Hikmet'ten mısralar iliştirmeye başlar. ‘Romantik Komünist', 1940'ların tek parti Türkiye'sinde rejim aleyhtarı olduğu için hapis yatıyordur, not düşelim. Nâzım toplumcu gerçekçi şiirleriyle Attilâ İlhan gibi kendisinden sonraki kuşakları etkiler, karizması Sovyetler'e ‘kaçış'ından sonra da, ölümünden sonra da devam eder. Bu arada okul idaresi, yazdığı mektupları ele geçirir. Attilâ İlhan, 16 yaşında, ‘gizli örgüt kurmaktan' dolayı tutuklanarak okuldan uzaklaştırılır. Babası oğlunu Manisa Akıl Hastanesi'nde üç hafta kadar müşahede altına aldırır. Ailesinin, ‘Bu çocuk akıl hastasıdır.' demesine karşın suçlu bulunur ve iki ay hapis yatar. Üstüne bir de Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilir kendisine. Ancak gayri insanî; bu tutum, 1944'te Danıştay'dan döner, okuma hakkını yeniden elde ederek; İstanbul Işık Lisesi'ne kaydolur.
İlk şiir kitabını kendi eliyle kitapçılara dağıtır
Amcası, İlhan'ın şiirlerini kendisinden habersiz olarak, CHP'nin açtığı ulusal şiir yarışmasına yollar. Cahit Sıtkı Tarancı birinci, Fazıl Hüsnü Dağlarca üçüncü, Attilâ İlhan da ‘Cebbar Oğlu Mehemmed' şiiriyle ikinci olur. ‘Duvar', şairin ilk kitabıdır ve bu göz nurunu Beyoğlu'ndaki kitapçılara kendi eliyle dağıtır. 1946 senesinde liseden mezun olan şair, İstanbul Hukuk Fakültesi'ne kaydolur. Üniversite ikinci sınıftayken Nazım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere Paris'e gider. Fransızca ve Marksizm'i burada belleğine alır. Ol Paris ki Tanzimat aydınları gibi Attilâ İlhan'ı da derinden etkiler, yazın dünyasına ‘Sisler Bulvarı' gibi büyük eserler kazandırır. Paris dönüşünde, 1965-1973 yılları arasında Demokrat İzmir Gazetesi'nde genel yayın müdürlüğü ve başyazarlık yapar. Aynı sene Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığı nedeniyle Ankara'ya taşınır, 48 yaşındadır. Roman çalışmalarına gerçek anlamda bu şehirde temel atar. ‘Sırtlan Payı' ve ‘Yaraya Tuz Basmak' Ankara'da yazılır. Ankara'da ikamet ettiği Kavaklıdere, ona nefis balladlar yazdırır. Faşizme reddiye addedilen ve ‘denediğim tehlikeli şeydi' dediği ‘Korkunun Krallığı' bu sıralarda yayımlanır. Bu arada toplumun geniş kitlelerine yayılan her Türk şairi gibi (Necip Fazıl, Nâzım Hikmet, İsmet Özel, Ataol Behramoğlu vs.) düşünce tarihi üzerine de fikir beyan eder. Solu, Türkçülüğü ve İslam'ı kendi okumalarından yola çıkarak ‘şairane' yorumlar. Velhasıl Attilâ İlhan, Türk şiirinin, edebiyatının ve düşünce hayatının en karizmatik isimlerindendir. ‘Dersaadette Sabah Ezanları'nı duyduğu İstanbul'da 11 Ekim 2005'te vefat ettiğinde, geride seksen yıllık bir ömür bırakır.
Attilâ İlhan Okuma Kılavuzu
Bâki Ayhan T. (Şair)
Duvar:İlk kitap olması dolayısıyla Attilâ İlhan gibi iyi bir şairin doğum sancılarını hissettirir. Kitabın bir bölümünü oluşturan şiirler dönemin en önemli ödülü sayılan CHP Şiir Ödülü'ne (Üstelik Cahit Sıtkı ve Dağlarca ile birlikte) layık görülmüştür. Destansılık, bu bölümün karakterini meydana getirir.
Sisler Bulvarı:Şairin sinematografik yanını belirgin kılar. Fransa'da bulunduğu dönemde Yeni Dalga sinemasının başlangıç aşamasına tanıklık eden ve sinemaya derin ilgi duyan şair, bu kitaptaki şiirlerde sinematografinin zirvesine çıkmıştır.
Ben Sana Mecburum: Türk edebiyatının en güzel aşk şiirlerinden birini içeren kitap, genel bağlamda da şairin derin duyarlığını zihinlere ezber eder.
Bela Çiçeği: Onun başta Baudelaire'in ‘Kötülük Çiçekleri' olmak üzere sembolistlerle şiir bağını gösterir. Şair, her ne kadar kendisini belli bir grup veya akıma bağlamaktan kaçınır, bağımsız görünmeyi isterse de bu kitabın ilgili bölümündeki şiirler sembolist özellikleriyle öne çıkar.
Yasak Sevişmek: Attilâ İlhan'ın en sık işlediği temalardan olan cinsellik bu kitabın temel argümanlarındandır. Sakıncalı alanlara girmeyi seven, aykırılığı bir rozet gibi taşıyan şair, Yasak Sevişmek'te zaman zaman kitabî;liğe düşse de tematik açıdan ilginç şiirlere imza atmıştır.
Gonca Özmen (Şair)
Duvar (1948)İlk şiir kitabı olduğu için… Tüm kusurları ve aksaklıklarına rağmen şairlerin ilk kitaplarını çoğu kişinin aksine oldukça önemserim. Bazı şairlerin ilk kitaplarını yadsımalarına rağmen… Bir şairin neyi yadsıdığı da fazlaca anlamlıdır diye düşünürüm.
Sisler Bulvarı (1954) Neden bu denli ilgi ve sevgiyle karşılanan (hâlâ öyle) bir kitap olduğunu anlama çabası bile sosyolojik bir çalışma aynı zamanda. Ayrıca, İlhan'ın Paris yaşantısının sonrasında yayımladığı bir kitap oluşu da dikkate değer. İkinci Yeni'yi haber veren dizeleri de…
Yağmur Kaçağı (1955) Gerilimi, uzak özlemi, serüvenci hali, heyecanı, yalnızlığı, bıçkınlığı, inadı, kara(n)lığı, anlatımcılığı, ses ve görüntü yaratma hüneriyle şairin dünyasının kurucu kitaplarından.
Ben Sana Mecburum (1960) Divan şiirine olan ilgisinin belirgin olmaya başlaması açısından irdelenmeli. Oturmuş sesiyle de…
Bela Çiçeği (1962) Temalarını değiştirmeyişi yanında modern ile geleneği kaynaştırma çabası, eski ile yeniyi iç içe geçirme derdiyle ilginç.
Kalender Yıldız (Şair)
Ben Sana Mecburum:İmkansız aşkı üç kelimeye sığdıran kitap… Dönemin siyasî; gerilimini, genç şairin bedbinliklerini, militarist duygularını, yakın geçmişe duyduğu ilgiyi ve Ortadoğu'da bazı şeylerin ve belki de birçok şeyin hiç değişmediğini görmek için; en çok da ‘mecbur olduklarımız' için okunası... Biraz İstanbul, çokça Ege, İzmir…
Belâ Çiçeği: Hakkında Attilâ İlhan, “bence belâ çiçeği'nin önemi, 1950'ler boyunca sürdürdüğüm bir şiirin son örneklerini olduğu kadar, 60'lar ve 70'ler boyunca sürdüreceğim başka bir şiirin ilk örneklerini içermesindedir.” der. Yirmi kusur yıllık bir dönemi işaretlemesi ve ‘Ben Sana Mecburum' ile içten içe taşıdığı organik bağ...
Kimi Sevsem Sensin: Son şiir kitabı olduğu için, şiirinin evirildiği noktayı ve/veya sürekliliğini görmek için, şiirinin “İzmir'den, İstanbul'a taşınışı”nı izlemek için okunabilir. Şairin artık yaşını başını almış olmasına rağmen muhtevanın hâlâ genç bir şairi aratmayışı yönüyle ele alındığında bile ilginç bir okuma denemesi sunar ‘Kimi Sevsem Sensin'. Şairin, “bütün bir ömrün özeti” dediği kitap…
Elde Var Hüzün: Bir ‘Gazeller' geçidi, bir; sultanları, paşaları, şairleriyle kısa Osmanlı tarihçesi… ‘An Gelir' şiirini ve bu şiirin şu mısralarını “an gelir / ömrünün hırsızıdır / her ölen pişman ölür” bağrında taşıyan kitap.
Sisler Bulvarı: Hep bir eksiklik, yarım kalmışlık hissi... “Ne kadınlar sevdim zaten yoktular” demişti ya ‘Böyle Bir Sevmek'te, bu kitap bir yönüyle divan şiirindeki muhayyel sevgililerin geçit töreni.