‘Selam: Bahara Yolculuk' filminin Meryem Öğretmen'i Merve Sevi, şu sıralar ‘El Ebyaz: Lanet' filminde şizofren bir arkeolog rolüyle izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. İyi bir korku filmi izleyicisi olmadığını söyleyen Sevi, sürükleyici hikâyesiyle filmin klasik cin filmlerinden farklı olduğunu anlatıyor.
Oyuncular için ‘Güldürmek, ağlatmaktan zordur' derler hep. Korkutmak da güldürmekten zor mu?
Kesinlikle, korkutmak farklı bir konsantre isteyen bir iş. İnce nüansları ve dikkat edilmesi gereken noktaları fazla. Ben ilk defa bir işimde yönetmenimle bu kadar irtibat halinde çalışıyorum. Bu durum çok hoşuma gitti.
Korku filminde oynamak insanı korkutur mu?
Bu benim ilk korku filmi tecrübem, hiç öyle bir hayalim de yoktu. İşi yaparken korkulacak bir durum olmuyor. İzlemekten farklı geliyor insana. Romantik komedi oynayınca hemen âşık olmuyoruz ki…
Cinli filmlerde oynadıktan sonra Ayet-el Kürsi okumadan yatamayanlar da var ama…
Valla ben devamlı okuduğum için, sadece korktuğum durumlarda okumama gerek kalmıyor. Zaten dediğim gibi oynarken de korkmadım. Ürkmek başka bir şey ama. Hani böyle birine ani şakalar filan yaparsınız ya ondan hiç hoşlanmam. Etrafımdakiler de bunu bilir ve hiç yapmaz.
İyi bir korku filmi izleyicisi misiniz?
Yok, hiç değilim. Hatta izlemediğim tek tür diyebilirim. Orada ne olacağını merak etmiyorum seyirciyken ama oynamak ayrı bir keyif verdi. İş olarak daha profesyonel bakıyorsun zaten.
Şizofren bir karakteri canlandırıyorsunuz, bununla ilgili bir araştırma yaptınız mı?
Psikolojik hastalıkların en temel özellikleri davranış bozuklukları ve ani tepkiler. Aniden gülüp aniden ağlamaya başlamak gibi. Oynadığım karakter deli filan değil. Yani patır patır adam öldüreceği dışarıdan belli olmuyor. Çok zeki ve inanılmaz pratik düşünüyor. Tabii ufak detaylar kattım; sürekli saçıyla oynaması vs. gibi… Bir de gözlerini iyi kullanamıyor, odaklanamıyor, karşısındakinin gözünün içine bakamıyor mesela.
Biz sizi ‘Selam: Bahara Yolculuk' filmindeki Meryem Öğretmen karakteriyle hatırlıyoruz hâlâ.
Aslında tam da şizofrenik olan bu. (Gülüyor) Orada çok naif bir öğretmendim. Tam ters köşe yani. Güzel olan da bunu yapmak zaten.
Bakışlarınızı beğenenler kadar sesinizi beğenmeyen bir kitle de var. Filmde dublaj olayına girdiniz mi?
Hayır, hep kendi sesimle oynadım ve bunu kontrol etmeyi başardığımı düşünüyorum. Övgüyü nasıl karşılıyorsam yergiyi de öyle karşılıyorum. Herkesin hakkımda iyi şeyler söylemesi çok saçma olurdu.
Çekimler gemide yapılmış. Günlerce denizin ortasında zorlanmadınız mı?
Deniz tutması filan olmadı Allah'tan, o yüzden de pek zorlanmadım. Ama arada bir sesim kısıldı, o da çok çığlıklı, bağırmalı sahnelerin üst üste çekilmesinden dolayı. Hemen toz zencefil ve balla tedavi ediyordum kendimi. Sonra çekime devam…
Son yıllarda inli cinli filmler çok revaçta, neredeyse hepsi birbirinin aynı. ‘Tekrara düşer miyim?' endişeniz olmadı mı?
Bu, diğerleri gibi klasik bir korku filmi değil. Korkutma öğesi de bir tek cinlere dayanmıyor zaten, konu yeterince korkunç. Diğer karakterlerin hikâyede sürüklenişi de öyle. Bölüm sonu heyecanla beklenilen bir dizi gibi oldu aslında. Konunun ne olduğu finalde anlaşılıyor.
‘Güzel kadın güldüremez.' diye bir ön yargı var, korku türü için de geçerli mi sizce?
Oyunculuğunu sergilerken güzel görünüp görünmediğini düşünmemen gerekiyor. Güzel olunca işin daha zor ama önyargıyla karşılaşacağımı düşünmüyorum. Güldürürüm de, korkuturum da…
Bundan sonra sizi korku filmlerinde mi göreceğiz hep, ısındınız mı?
Oyunculuğa başladığım günden beri şunu oynamak istiyorum diye kıstaslar belirlemedim kendime. İşe bakıyorum, bana uygun mu, anlaşabiliyor muyum diye. Gelen projeyi bana ne katar, benden ne götürür diye paket olarak değerlendiriyorum. Ama her oyuncu her şeyi oynayamaz tabii. Bana yakışıyor olması da önemli.
Filmin konusu
Arkeoloji çalışmaları yapan ekibin yolu esrarengiz bir gemide kesişir. İki yıl önce bu gemide korkunç olaylar yaşanmıştır ama görevi alan yeni ekipten yalnızca bir kişi bu olayların iç yüzünü bilmektedir. Genç ekip için ilgi çekici olduğu kadar ürkütücü de olan gemi, demir aldıktan sonra esrarengiz olaylar yaşanmaya başlar. Bu esrarengiz olaylar genç ekipten kimileri için her şeyin sonu, içlerinden biri için ise kendisiyle yüzleşme olacaktır.