Suriye'den geçişleri önlemek için Reyhanlı sınırına duvar örülmeye başlandı. Bu da akıllara ister istemez Berlin Duvarı'nı hatırlattı. Peki, daha başka hangi setler var yeni sınırları belirleyen?
Attila İlhan, ‘Duvar' şiirine, ‘bu şiir İkinci Dünya Savaşı içinde kahredilen bütün dünya duvarları için yazılmıştır' ithafıyla başlar. Ve der ki, “Ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler/onlar hep döküldü/biz hep ayakta kaldık/temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık/öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil…” Bize bu dizeleri telmih eden Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Suriye sınırına örülen duvarlar oldu. 2 metre genişlik, 3 metre yükseklikteki 7 tonluk seyyar bloklar, iki ülke arasında ‘sınır' olacak bundan böyle. İlginçtir, Fransız arkeologların yaptığı Mezopotamya incelemelerinde insanoğlunun ilişkilerine set çektiği ilk yer yine Suriye'ymiş. Ancak ‘duvar' dendiğinde akla ilk gelen yer Berlin'dir şüphesiz. Avrupalı devletlerce, Avrupa'nın ortasında bulunan ayrım, ‘Utanç Duvarı' olarak anılmıştı yıllar yılı. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler'in güdümündeki Doğu Almanya, 1961'de bir gecede aldığı meclis kararıyla duvarı örer. 155 kilometre uzunluğundaki duvar, aynı zamanda askerlerin kontrolünde olan militarist bir kütledir. Dikenli teller, yasak duvarların alışılagelmiş görüntüsü, 14 bin sınır muhafızı ve 600 köpeğiyle popülaritesini hak edecek bir manzaraya (!) sahiptir. Peki, Berlin Duvarı nasıl yıkıldı? Sovyetler Birliği'nin son reis-i cumhuru Mihail Gorbaçov, Ekim Devrimi'nin 70. yılında yani 1987'de, Stalin ve Troçki'yi eleştirir. Bu, Rus devlet geleneğinin artık sistemini değiştireceğinin sinyali olarak okunur. Nitekim konuşmadan sonra gelişmeler hız kazanır. Bunun üzerine Doğu Almanya makamlarınca 9 Kasım 1989'da Batı Almanya'ya geçmek isteyenlere kapıların açılacağı haberi yayılır. Ve 28 yıl sonra Alman milleti, tek devlete sahip olur.
Çin Seddi birinci, Fas Duvarı ikinci
2 bin 720 kilometre uzunluğa sahip Fas Duvarı, altı aşamadan oluşuyor. 120 bin Fas askerinin koruduğu duvar, uluslararası toplum tarafından ‘utanç duvarı' olarak adlandırılan insanlık ayıplarından biri. 1980'de Fas Kralı II. Hasan tarafından inşa ettirilip Batı Sahra'da yaşayan halkla ilişkileri kesmek adına örülür. Yedi senede tamamlanan duvar, o günden bu yana hiçbir sorunu çözmüyor. Çin Seddi'nden sonraki ikinci uzun duvar unvanına sahip sadece. Yapımında İsrailli uzmanların çalışmış olması ilginç bir detay. Hatırlatalım: Batı Sahra, 1976'da İspanya'dan ayrılıp bağımsızlığını ilan etmesine rağmen Fas tarafından idare olunuyor. Diktatörlükle yönetilen Kuzey Kore de duvarın arkasına sığınan ülkelerden. Duvarın Kuzey tarafında 700 bin, Güney cephesinde ise 410 bin asker birbirlerini kolluyor.
‘Yeşil Hat parmaklık/Beybaba gardiyan oldu'
Kıbrıs Adası'nı ikiye bölen Yeşil Hattı da dâhil edebiliriz örneklere. 1974 yılından bu yana Türk ve Rum kesimini belirleyen yeşil yol bu. 2002'de Barış masasına oturmakta çekince gösteren Rauf Denktaş için muhalif gençler ‘Aşkın Mapusane'nin sözlerini değiştirip şöyle demişlerdi yaptıkları eylemde, “Kıbrıs mapusane/İçinde biz mahkûm/Yeşil Hat parmaklık/Beybaba gardiyan oldu/İçinde biz ziyan olduk.” 2002'de kaçak göçmenleri önlemek için ABD-Meksika arasında örülen duvarı da unutmayalım. Dünya coğrafyasında daha birçok duvar ören devlet bulunuyor. Fakat bu konuda en mahir (!) ülke İsrail denebilir. ‘İsrail Güvenlik Duvarı', 2002'de Batı Şeria'dan gelecek olası saldırıları önlemek adına inşa edilir. İsrail, ‘terörizm' adına böyle bir uygulama yaptığını serdetse de Filistin topraklarını alenen işgal eder. Bu insanlık dışı uygulamaya en güzel cevabı, ‘Oryantalizm' yazarı Edward Said vermişti: “Çocuğum bir gün, ‘Baba savaşta ne yaptın?' diye sorarsa ona alçaklığa, haksızlığa taş attım diyeceğim.” Haberimize Attila İlhan ile başlamıştık, başka bir şiirle nihayete erdirelim: “Bombalar altında koleksiyon yapan bir Filistin'di ellerin/Ve bir duvar örülüyordu aramızda hiç kimseye hissettirmeden bir Berlin…”