Kaliteli müziğin peşinde olanlar Cenk Erdoğan'ı yıllardır tanıyor. Ama çoğumuz onu Çağan Irmak'ın filmi Issız Adam'ın müzikleriyle tanıdık.
Onun için “Erkan Oğur'un veliahdı” diyenler de var, “müziğin dâhi çocuğu” diyenler de. Özellikle perdesiz gitardaki ustalığı ve yaptığı besteler Erdoğan'ı her zaman gündemde tuttu. Yaptığı film ve dizi müziklerinin yanı sıra katkıda bulunduğu albümler ve canlı performansları da ilgi ile takip ediliyor. Son dönemde ülkenin en önemli yorumcuları onunla çalışmak için adeta sıraya geçmiş durumda. En son Sezen Aksu'nun 40. yıl konserinin müzik direktörlüğünü de üstlenen sanatçı, bir yandan da üçüncü albümü Kara Kutu'yu müzikseverlerle buluşturmanın heyecanını yaşıyor.
Kara Kutu'da kış, yağmur, İstanbul, aşk, hüzün ve yalnızlık duyguları ile beslenmiş eserler var. Cenk Erdoğan bunu tabiatına bağlıyor. Yaz aylarından çok hazzetmediğini ve yazın çok beste yapamadığını söylüyor ve ekliyor: “Daha karanlık ve melankolik atmosferler bana yazdırıyor. Onlar besliyor beni. Bütün canlılar için çok büyük bir değişim kış. Herkeste bir hüzün başlıyor. Kışın bir yalnızlık tarafı var ve o benim hoşuma gidiyor.”
Sezen Aksu'yla çalışmak
en büyük hayallerimdendi
Cenk Erdoğan, sadece bir perdesiz gitar sanatçısı ve besteci değil. Dizi ve film müzikleri ile birçok albümde de prodüktörlük de yapıyor. Ayrıca son dönemde popüler isimlerle çalışmaları var. Aslında lise ve üniversite yıllarında birçok popüler isimle sahnede birlikte çalmış. Gülben Ergen, Emel Sayın gibi birçok ünlü ile çalışmış. Ama bir gün bir konser sırasında artık pop çalmanın doyum noktasına vardığını hissetmiş. Ondan sonra da Ceylan Ertem, Şenay Lambaoğlu, Jehan Barbür gibi daha alternatif sayılabilecek işlere yönelmiş. Pop çalmayı sevdiğini ve bunun aslında göründüğü gibi kolay da olmadığını vurguluyor. “Ruhunu törpülediğin bir iş. İyi bir pop gitarcısı kolay yetişmez.” diyor.
Onu en son Sezen Aksu'nun 40. yıl konserinde müzik yönetmeni olarak gördük. Bu buluşmayı şöyle anlatıyor: “Sezen Aksu ile çalmak en büyük hayallerimden biriydi. Sağ olsun Rıza Okçu bana güvendi ve bu işin başına geçmemi istedi. Çok çalıştık ve harika bir konser oldu. Popüler dünyaya uzak gibi görünüyordum ama aslında bir ara vermiştim böylece dönmüş oldum. Tabii ki kendi müzikal projelerim de devam edecek.”
Yapımcılar halkın nabzını biliyor
Cenk Erdoğan, bir yandan da dizi ve film müzikleri ile ilgileniyor. Bunun kendisine çok fazla şey kattığını düşünüyor. En büyük katkısının ise seyircinin gözünden müzik ihtiyacını anlamak olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “Enstrümantal müzik yapanlar daha çok bu müziği kendileri ve diğer müzisyenler için yapar. Dünyadaki müzisyenlere ulaşacak mı, festival dinleyicileri beğenecek mi gibi kaygılarım vardı. Ne zaman ki televizyon için müzik yapmaya başladım büyük tokatlar yedim. Yapımcılar halkın nabzını çok iyi biliyor. Yaptığım bu müziğe berbat diyor mesela. Sen kimsin de benim müziğime berbat diyorsun diyorum. Ama aslında halkın nabzını onlar biliyor. Mesela bugün çok acayip bir fotoğraf gördüm. Adam asılıyordu ama asılırken üzülmesin diye küçük kızına gülümsüyordu. O sahnenin üzerine senfoni yazarsın. Çocuğun o bakışı unutulmazdı. Bugün bir şey bestelersem o çocuğun bakışlarını bestelerim.”
Cenk Erdoğan, sırf beğenilsin ya da para kazanılsın mantığı ile müzik yapmadığını vurguluyor. Ama hayatta kalabilmek için de paranın gerekli olduğunu söylüyor. Bir yandan kendi müziğine odaklanırken bir yandan da ayakta kalabilmek için farklı işler yapmak zorunda olduklarını anlatıyor: “Yaptığım birçok ticari iş var elbette. Mesela her zaman en iyi senaryoya müzik yapamazsın ki. Beş altı yıl komedi dizilerine müzik yaptım. Sırf ticari olsun diye bir şey yapmıyorum. Ben başka türlü bir müziğin peşindeyim. 36 yaşıma geldim daha yeni yeni şarkı sözleri dinler oldum. O da aranjesini yaptığım işlerin teknik kısmıyla ilgili. Ben müziğimin geleceğe kalmasını ve gündelik olmasını istemiyorum.”
Üretmeden mutlu olamıyorum
Son dönemde popüler işler yapmasına dinleyicilerden olumsuz eleştiri gelmemiş. Bunun sebebi de belki insanların Cenk Erdoğan'dan kötü bir iş çıkmayacağı düşüncesi olabilir. Bu düşüncenin kendisini çok sevindirdiğini anlatıyor sanatçı: “Ben bu işi yapmayı çok seviyorum. Bu işin eğitimini aldım, iyisini yapmak zorundayım. Hedeflerim var. Piyasada inanılmaz müzisyenler var. Sahnede çalıyor parasını alıyor ve öyle yaşıyor. Öyle çok mutlu. Ben bundan mutlu olmuyorum. Biri bittiğinde başka bir şeyi arıyorum. Bugüne kadar içinde yer aldığım 36 proje olmuş. Bu hayatta tav olduğum şey hep yeni şeyler üretmek.”