Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Akın ve öğrencileri Türkiye'nin ilk ‘sosyal robotu'nu geliştirdi. Turgay Robot, hem insanlarla hem de Nao olarak bilinen diğer rehber robotlarla iletişime geçebiliyor.
İstisnaları hariç tutalım fakat şöyle de bir durumumuz var. Müzelerin ‘tanıtımı insanların eline tutuşturulan yüzeysel bir broşürden ibaret sayan' yönetimleri, zaten yeterince az olan müze ziyaretlerini daha da vahim bir düşüşe sürüklüyor. Halbuki güzel olmaz mıydı bizi kapıda karşılayan bir rehber olsa, sorduğumuz bütün sorulara sabırla cevap verse. Sonra bizi müzenin farklı bölümlerine yönlendirse. Hatta oralarda da bizi rehberler karşılasa… ‘Bırakın maliyeti o kadar yetişmiş eleman nereden bulunacak?' diye soranlara ‘robot' desek, ‘yapay zeka' desek...
Aslında bu tabloyu hayata geçirecek proje de robot da hazır. Robotumuzun bir ismi var üstelik. Kendisi ‘Türkiye'nin ilk sosyal robotu' Turgay. İsmail, Erdal, Mecnun, Leyla hatta Şaban ve Lütfü isminde arkadaşları da var Turgay'ın. Ee sosyal robot bu, yalnız olacak hali yok. Turgay'ın isim hikâyesi çok hoş. İngilizcede tur rehberi anlamına gelen ‘Tour guide'ın Türkçeleşmiş hali. Orijinali ‘Turgai' diye yazılıyor. Sonundaki ‘ai' de yapay zekâ demek olan ‘artificial intelligence'ın kısaltması.
Turgay, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğretim görevlisi Prof. Levent Akın ve 5 öğrencisinin yaklaşık 2,5 yıldır üzerinde çalıştığı ve kısa süre önce görücüye çıkardıkları ‘Türkiye'nin ilk sosyal robotu'. ‘Sosyal robot' da neyin nesi diye soruyorsanız Levent Akın cevaplasın: “Robot denince insanların aklına sanayide endüstride kullanılan robotlar geliyor. Onlar mesela kaynak yapar, bir şeyleri birleştirir vs. Ama aynı işin tekrarını sürekli aynı hassasiyette yapar. Hiçbir zaman insanla birlikte çalışmaz. Hâlbuki sosyal robot dediğimiz zaman o robotun insanla etkileşime geçmesi esastır. Biz nasıl ki sizinle iletişim kuruyorsak bunun benzerini bekleriz robottan. Zaten nihai hedef, insan-robot ilişkisini insan-insan ilişkisinden farksız hale getirmek.”
İsimler Leyla ile Mecnun'dan
Levent Akın'ın anlattıklarına göre Turgay, çoklu rehber robot olarak dünyanın ilk örneği. Buradan dünyada rehber robotların olduğunu öğreniyoruz. Turgay'ı diğerlerinden ayıran şey, insanların yanı sıra diğer rehber robotlarla da iletişime geçmesi. İşte burada devreye İsmail, Erdal Mecnun geliyor. Yani Nao'lar. Nao, orta ölçekli insansı robotlara verilen isim. Turgay gibi hepsinin birer ismi var. Öğrenciler isimleri Leyla ile Mecnun dizisinin ve Tosun Paşa filminin karakterlerinden seçmiş. Nao'larla iletişime geçmesinin nasıl olduğunu soruyoruz Levent Akın'a, tane tane anlatıyor: “Turgay rehber robotlardan oluşan bir ekibin lideri. Bir müze düşünün. Müzenin girişi var. O müzenin değişik galerileri olabilir. Turgay, giren kişinin nereye girmek istediğini anlıyor, oraya götürüyor. Gidilen yerde Nao'lar var. Onlar da ziyaretçilere orayı gezdiriyor. Turgay lider ve görevleri dağıtıyor. Mesela diyor ki Nao'lara, şu an senin rotanı gezmek isteyenler var, onları getiriyorum.”
Levent Akın hâlâ geliştirmeye devam ettikleri sistem sayesinde ileride şöyle şeyler olmasını planladıklarını anlatıyor: “O robot başka birilerini gezdiriyor da olabilir o sırada. O zaman ‘Siz bekleyin ben turumu bitireyim', ‘Sen onu al başka yere götür' diyebilir.” Dünyadaki diğer rehber robot örneklerinden farkına gelince şöyle anlatıyor Akın: “Onlarda tek bir robot var. o ilgileniyor. Burada uzman robotlar sayesinde daha çok insana hizmet vermek ve daha farklı hizmetler vermek mümkün oluyor.” Peki insanlar neden robotlarla iletişime geçmeyi tercih etsin? Akın, şöyle cevap veriyor: “Bu robot hiç sıkılmayacak, yorulmayacak. Normal bir rehber işi bitince gider. O insan istediği müddetçe kalacak. Siz ‘bu ne, bu ne' diye sorduğunuzda sabırla cevap verecek.”
Turgay, nasıl daha görgülü olur?
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Robot Laboratuvarı'nda geliştirilen Turgay, bir ekip işi ve her aşamasından farklı bir öğrenci sorumlu. Turgay'ın sosyal yönü Yiğit Yıldırım'ın sorumluluğunda. Bir başka deyişle Turgay'ın ‘nasıl daha görgülü bir robot olabileceği' konusunda çalışmalar yapıyor. Kendisi anlatsın: “Robot bir yerden bir yere gidebiliyor evet ama burada insanları rahatsız etmemesi çok önemli oluyor. Robotu gören insanın robot geliyor deyip kenara kaçmamasını istiyoruz. Sosyal navigasyon bunun için önemli. O da şöyle oluyor: İnsanlarla çevredeki diğer engellere farklı muamele etmesini istiyoruz. Mesela iki kişi konuşurken aralarından geçemeyecek. Gerekirse bekleyecek.” İbrahim Özcan ise Avatar dedikleri Turgay'ın ekran yüzü ile ilgileniyor. Bu arada Turgay'ın yüzü bir bilgisayar ekranı ve ekrandaki görüntüde Van Gogh var. Özcan, “Robot turgay müze rehberliği yapacağı için yüzünü sanat dünyasından seçmeyi tercih ettik.” diyor. Öte yandan proje müze ile sınırlı değil. Uzun vadede bu sistemin hastane, üniversite gibi insan kalabalığının yoğun olduğu yerlere entegre edilmesi mümkün. Binnur Görer ve Okan Aşık ise Nao'lar ve robotların vücut dilini kullanmasına ilişkin çalışmalar yürütüyor. Engin Özkucur, Yasemin Usta, Bahar İrfan da proje ekibinde.
Robotların da pasaportu varmış…
Turgay şimdilik laboratuvarda çalışıyor. Bu sıra ziyaretçisi çok. O yüzden epeyce yorgun. Diğer Nao'lar da aynı şekilde. Onlar da Çin'de düzenlenen RoboCup 2015 Dünya Şampiyonası'ndan henüz dönmüşler. Boğaziçi'nin Nao'ları aynı zamanda Cerberus adlı futbol takımının oyuncuları. Leyla ile Yavuz savunmada imiş. Erdal ve İsmail forvette… Çeyrek final oynamayı başaran takım şampiyonayı ilk sekizde tamamlamış. Bu arada robotların da pasaportu olduğunu öğreniyoruz. Akın gülerek anlatıyor: “Türkiye'den çıkarken, Çin'e girerken, Çin'den çıkarken, Türkiye'ye girerken her seferinde onaylatıyorsunuz. Ticaret Odası'ndan aldık vizeyi. Sanırım Çin'in çıkarttığı bir zorluk bu ama hukuki bakımdan da bunları ayrı bir varlık haline getirmiş oluyor.”
Zarar verirlerse kim suçlu?
Yıllardır yapay zekâ çalışmaları yapan Levent Akın'a ‘Robotlar bir gün insan zekâsına ulaşacak mı?' diye sorduğumuzda ‘Ben ulaşacağını düşünüyorum.' diye cevap veriyor. Stephan Hawking'in ‘Yapay zekâ insanlığın sonunu getirebilir.' sözünü hatırlatıp ‘Peki sonra ne olacak?' diye soruyoruz. “Aynı şekilde arabayı kötü kullanırsanız bir sürü kişiyi ezersiniz. Önemli olan ürettiğiniz şeyle neler yaptığınız.” diyerek cevap veriyor Akın. Bu zeki robotlarda yapmaya çalıştıkları şeyin ‘zeka arttıkça etik değerlerini geliştirmek' olduğunu söyleyen Akın, ekliyor: “Şu anda AB'de robot hukuku konusunda çalışmalar var. Avrupa Parlamentosu'na yüzlerce sayfalık öneriler sunuyorlar. Robot yüzünden birine ya da bir şeye zarar verildiğinde kim suçlu onlar tartışılıyor. Robotun otonom olup olmadığı konuşuluyor. ‘Otonomsa robot suçlu, değilse onu tasarlayan suçlu' gibi tartışmalar yapılıyor.” ‘İnsansı robot' konusunda yapılan çalışmaların geldiği noktayı sorduğumuzda ise ‘Turgay'ı gösterip ‘İşte bu noktada.' diyor Akın.