Aydilge son dönemin en sevilen isimlerinden biri. Birçok dizide sesini art arda duyduğumuz müzisyen, aynı zamanda yeni teklisi ile de gündemde. Tek amacının özgür bir şekilde müziğini insanlarla paylaşmak olduğunu söyleyen Aydilge, daha popüler olmak gibi ucuz hedeflerinin bulunmadığını ifade ediyor.
Yangın Var isimli tekliniz yeni çıkmışken peşi sıra bir dizinin jeneriğine imza attınız. Yaza çok hızlı girdiniz. Arka arkaya bu işler nasıl geldi?
Ağır yüklerin varsa, hızlı yürüyemezsin. Ama aslında taşıdığımız yükler değil, onları yük olarak görüp görmediğimiz belirliyor hızımızı. Ben müzik yapmaktan o kadar mutluyum ki yaza da kışa da hızlı girmem çok normal, çünkü hafifim, çünkü yüküm yok. Müzik benim kanatlarım. Beni uçuran bu mucize sayesinde akabiliyorum. Yangın Var üzerinde aslında altı aydır çalışıyordum. Birçok kere sözlerini değiştirdim, melodisiyle tekrar tekrar oynadım. Onun hazırlıkları tamamlanırken de Kiralık Aşk dizisinin jenerik şarkısını yapmam için teklif geldi. O kadar çok sevdim ki ekibi ve hikâyeyi, kısa sürede ruhumdan çok tatlı bir şarkı çıkıverdi.
Özellikle son dönemde şarkılarınız dizilerde çok tercih edilmeye başlandı, bunun sebebi nedir?
Daha önce TRT'de yayınlanan Her Halimle Sev Beni dizisinin jeneriğini besteleyip söylemiştim ve Güneşi Beklerken, Yalan Dünya gibi pek çok dizide şarkılarım kullanılmıştı. Ama özellikle Kiraz Mevsimi'nin jeneriğini söylememle beraber sanırım yoğun bir farkındalık oluştu. Tabii diziye pek çok kez müzisyen olarak da konuk oyuncu oldum. Onlarla da çok güzel bir aile olduk. Özellikle Özge (Öykü) ve Serkan'ı (Ayaz) çok seviyorum.
Bundan sonra albüm yerine tekli yapmayı mı tercih edeceksiniz?
Albüm ya da single yapma meselesinden ziyade önemli olanın iyi şarkılar yapmak olduğunu düşünüyorum. İnsanlara müziği ulaştırmanın yolları değişebilir. Ne albüm ne de single takıntım var. Benim stratejilerle, belirleyici unsurlarla vs. çok alâkam yok. Ben müzik yapıyorum. O anda işte tam zamanı diyoruz ve çıkarıyoruz. Hatta şarkı kendi çıkmak istiyor. Ben bir şey yapmıyorum. (Gülüyor) Albüm çıkmak istediğinde de, albüm şimdi benim zamanım, diyecek ve çıkacak. Onların bir canı ve ruhu var, kendi kararlarını alıyorlar.
Yaptığınız müzik, günümüz piyasasında tam anlamı ile popüler değil. Alternatif de değil. Tam olarak nereye koyuyorsunuz tarzınızı?
Hiçbir yere koymuyorum. Koymak, zaten durmak demek. Niye kendimi tanımlayıp, nokta koyayım cümlenin sonuna. Klasik anlamda daha çok popüler olmak ya da daha çok patlamak gibi ucuz hedeflerim yok. Açıkçası sadece özgür bir şekilde müziğimi paylaşmak istiyorum. Zaten popüleri popüler yapan güç halk falan da değil. Halk bunu istiyor lafı da palavra. Halk, ancak birbirine benzer seçenekler arasından seçme özgürlüğüne sahip. Tabii buna özgürlük denirse. Benim ruhum tek tipe çekilmeyi reddettiği sürece, kimse bana o kostümlerden giydirmeye kalkamaz. Onu kesip biçer, kendi hoşuma giden yeni bir kostüm yaparım ben.
Böyle bir duruşla bu piyasada ayakta kalmak zor mu?
Piyasada ayakta kalmaktan ziyade, aslında şunu soralım kendimize: Bu dünyada ayakta kalmak kolay mı? Geçenlerde şunu okudum: Amerika'da ve birçok yerde kucaklaşma terapileri başlamış. Derin, anlamlı bağlar kuramayan, yalnız modern dünya insanı, artık parayla kucaklaşma satın alıyor. Hâlâ ücretsiz sarılabileceğiniz insanlar varsa sarılın, dokunun, koklayın bence. Çünkü dokunabildiğimiz kadar varız birbirimize, bazen ellerimizle, bazen yüreğimizle.
Güzel şeyleri anlatabilmek lazım
Yazarlık nasıl gidiyor? Tezgahta yeni şeyler var mı?
Küçük denemeler, şiirler ve öyküler yazıyorum ama henüz roman türünü yazmamı sağlayacak o büyük enerji ve konsantrasyonu üzerimde hissetmiyorum. Dediğim gibi, zamanı geldiğinde su yolunu bulacaktır zaten.
Son söyleşimizde dünya ve ülkemizin durumu ile ilgili karamsar bir durumunuz vardı. Hâlâ öyle mi?
Ben karamsar değil, gerçekçiyimdir. Artık acilen güzel şeyler duymak ve güzel şeyleri anlatabilmek lazım. ‘Ülkenin hali ne olacak?' diye başlamayan cümleler, başarılarını anlattığında gülümseyebilen gerçek dostlar lazım. İyilikle yıkanmak, acilen güzel insanlara inanmak lazım ve acilen birine, yanındakine değil uzağındakine, sana benzeyene değil benzemeyene yardım etmek lazım. Bir kişi daha güzelliğe ve iyiliğe inanabilsin diye. Değişmemiz lazım. “Ben” duygusunu damarımızdan boşaltmak, iyi olmayı tercih etmek lazım. Onurunu korumak için kibre bulaşmadan dimdik durabilmek lazım. Başkalarını yargılamadan önce hep kendini sorgulamak lazım, acımasızlaşmadan. Yine, iyi insanlara inanmak lazım, yapayalnızlaşmadan.
Ramazan ayı nasıl gidiyor? Ramazan'la ilgili düşünceleriniz neler?
Manevi değerlerin yükseldiğini daha çok hissedebilmek isterdim. Çünkü ben adamı olanın değil, adam olanın kazandığı bir dünya istiyorum artık. Para mı kazanıyorum, para mı beni kazanıyor, bunu sormalı insan kendine... Modern dünyanın uyuşturucuları bizi hayatın canlılığına katılmaktan alıkoyuyor. İş hayatı, hız, rekabet, elektronik aletler ve tüketim kültürü bizi uyuşturuyor. Oysa önemli ve anlamlı olan her şey emek vermeye, zaman ayırmaya, yavaşlamaya ve sevdaya dair.
Aydilge'nin geleceğe dair planları neler?
Geçmişe, geleceğe fazla dalınca, anılardan ve kaygılardan vurgun yiyor insan. O yüzden ileriye odaklanmak yerine tek gerçek olan “şimdi”yi hissetmeye çalışıyorum.
Rock yaptığımı iddia etmedim
Bir kadın sanatçı olarak diğer kadın seslerin popülerlik uğruna yaptıklarını tasvip ediyor musunuz?
Kimseye tepeden bakıp parmak sallamak istemem. Bu dünyada başımıza ne geliyorsa sürekli kendi işimize bakmak yerine birbirimizi eleştirip kınamaktan geliyor. Onlar kendi yoluna, ben kendi yoluma...
Müzik piyasası bu tekdüzelikten nasıl kurtulacak?
Elbet oyunun kuralları, formülleri vardır. Benimse kalbim müzikle atıyor, matematikle, formülle, stratejilerle değil. Belki başarılı olmamın nedeni herkesin oynadığı oyunları oynamadan, sadece içimden geldiği müziği yapmamdır. İyi olanlar da kazanır. Her ne kadar bizi aksine inandırmaya çalışsalar da, illa kirli ilişkiler kuranlar ve hak etmeyenler kazanır gibi bir durum yok. Öğrenilmiş çaresizlik hali topluma dayatılmış olsa da, iyiler de kazanır. Asla kendinize olan inancınızı yitirmeyin...
Aydilge rock'tan popüler müziğe kaydı diye de yorumlar yapılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben hiçbir zaman rock müzik yaptığımı iddia etmedim. İçinde rock öğeleri tabii ki var müziğimin. İyi bir rock müzik dinleyicisiyim de. Ama 7 yaşımdan 14 yaşıma kadar TRT radyo korosunda musiki eğitimi de aldım. Bütün bu sound'lar ruhumda harmanlandı. Müziğim, Batı'nın tanımladığı anlamda bir rock müziği asla olmadı, iyi ki de olmadı. Zaten onların yaptığı müziğin aynısını niye yapayım ki? Ben kendim gibi bir şeyler yapıyorum. Bunun popüler olması da ne güzel. Popülist olmak ile popüler olmak arasında çok büyük fark var. Popüler olan şeyler illa kötü değildir. Kötü olan, popüler olmak için kendinden ödün vermektir.
Siz aynı zamanda yazarsınız. Müzik yaparken yazarlığa ya da yazarken müziğe haksızlık ettiğinizi düşündüğünüz zamanlar oluyor mu?
Bir ara, yeni romanımı bir türlü yazamadığım için yazarlık tarafım köreliyor mu acaba diye endişeye düşmüştüm. Çünkü müzik çok fazla vakit alıyordu ve edebiyat, özellikle de roman türü, zamanı kaşık kaşık yiyen bir türdür. Ama artık her şeyin bir zamanı olduğuna daha çok inanmaya başladım. Yazma zamanı geldiğinde, kelimeler göğsümün içinde birikecektir...