YÖK, bir ay önce üniversite rektörlerine ‘gizli’ damgalı bir yazı gönderdi. Yazıya göre Suriyeli mültecilerle ilgili akademik araştırmalar için artık İçişleri Bakanlığı’nın izni gerekiyor. Neye göre izin çıkacağı ise meçhul.
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversite rektörlüklerine gönderdiği yazı ‘gizli’ damgalı olmasına rağmen dernek ve sivil toplum kuruluşları dahil birçoklarının gündemi haline geldi bile. Suriyelilerle ilgili saha çalışmalarının İçişleri Bakanlığı’nın iznine tabi tutulması akademik camiada ise özgürlüğe tehdit olarak yorumlanıyor. Zira hiçbir demokratik ülkede üniversiteler etik kurallara uyduğu sürece bakanlıktan izin almak zorunda değil. Yeni uygulamayla ilgili kaygıyı daha da artıran ise Türkiye’nin artık sosyal bir sorunu haline gelen Suriyeli savaş mağdurlarına yönelik sorunların hasıratlı edilmesi. Mülteciler konusunda önemli çalışmalara imza atan bazı üniversiteler YÖK’ten gelen bu yazıya karşı meslektaşları ile birlikte bir deklarasyon hazırlığı içerisinde.
Göç ve mülteci uzmanlarına göre kararın nasıl yürütüleceği, bu bildirinin niyetini netleştirecek. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Masası’nın eski basın sözcüsü Metin Çorabatır’a göre üniversitelere gelen yazının uygulamaya nasıl dönüşeceğinin takip edilmesi gerekiyor. Yetkililerle görüştüğünü, sürecin nasıl işleyeceğini anlamaya çalıştığını aktaran Çorabatır, “Kimse de pek bilmiyor işin açıkçası. Dolayısıyla bu, mültecileri koruma niyetiyle mi ortaya çıktı yoksa bazılarının dediği gibi bu konudaki araştırmaları denetim altında almak için mi ortaya çıktı? O konuda uygulama bize yol gösterecek.” Bütün araştırmalara kötü niyetle ve ajanlık faaliyeti gibi bakmanın yalnışlığına dikkat çeken Metin Çorabatır, “Çünkü orada bir realite ortaya koyuyorsun ve bugünün bir resmini çekiyorsun. Daha da önemlisi herhangi bir yardım yapılacaksa ihtiyaçları ortaya çıkarıyorsun. Bu tür bilgiler ancak akademik çalışmaların ortaya koyduğu bilgiler üzerine yapılabilir.”
ENTEGRASYONU KONUŞMALIYIZ
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) göç araştırmaları uzmanı Elif Özmenek de YÖK’ün üniversitelere gönderdiği talimatla ilgili benzer kaygıları taşıyor. Suriye iç savaşı sürecinde Türkiye’nin sınır yönetimi konusunda başarısız bir sınav verdiğini hatırlatan Özmenek şöyle konuşuyor: “Sınırda çok hareketlilik var. Suriyelilerle ilgili bir araştırmada kişisel verilerin paylaşılması, mültecilerin güvenliğini tehlikeye sokuyor. Ama bu İçişleri Bakanlığı’nın onayına göre akademik çalışma yapalım anlamına gelmiyor. Dolayısıyla böyle bir kararın alınmasını anlayamadık.” Göç uzmanı Elif Özmenek, bugün konuşulması gereken meselenin Suriyeli savaş mağdurlarının entegrasyonu olması gerektiğini anlatıyor. Ve üzerinde en çok saha ve akademik çalışma yapılması gereken alan olarak tanımlıyor. Bu ihtiyaca rağmen YÖK’ün aldığı kararı ise şu sözlerle yorumluyor: “Bu bize ‘hadi kaldıralım halıyı tüm kirleri altına atalım, evimiz temiz olsun’ mesajı gibi geliyor.”
Göç İdaresi üniversitelerle birlikte çalışmalı
Yakın zamanda Göç İdaresi’nin kurulduğunu hatırlatan USAK uzmanı Elif Özmenek, bunu Türkiye açısından önemli bir ilerleme olarak görüyor. Çünkü daha önce emniyet ve güvenlik kaygısıyla yürütülen çalışmalar bu kez insan odaklı ilerliyor. Göç İdaresi’nin akademik çalışmalardan da çok faydalandığını belirten Özmenek şöyle devam ediyor: “Fakat şu anda o kadar çok şeyi aynı anda yapmaya çalışıyor ki. Çünkü AB’ye verdiği birtakım taahhütleri var. 81 ilde teşkilatlanmaya çalışıyorlar. Aslında hiç küçümsenmeyecek ve Türkiye için çok önemli şeyler yapılıyor bu anlamda. Ama herşeyi yapma zorunluluğu noksanlıklara neden oluyor. Göç İdaresi’nin amacı araştırma yapmak değil bilgiyi yönetmektir. Çünkü sahadan gelecek bilgiye çok ihtiyacı var. Özellikle böyle hassas konularda bir akademik çalışma nasıl yapılır bakacaksınız. Kurallarını yayınlayacaksınız. YÖK bunu bütün üniversitelere bildirecek. Birinin çalışmasından rahatsızsanız onu çağırıp uyarırsınız. Ama topyekün aynı kefeye koymak farklı algılanıyor.YÖK’ün gönderdiği talimatlar gibi bilgiyi kısıtlamak yerine bilginin yönetimi gerekiyor burada.”