Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu, kurulduğu günden beri yaptığı çalışmalarla başta kadın problemleri olmak üzere toplumsal sorunların çözümü için önemli çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşu.Kadınları bu çalışmalara aktif olarak dâhil eden Kadın Platformu, 6 yıldır yaptığı çalışmalarla adından söz ettiriyor. Yalnızca Türkiye'deki kadınları değil, dünya kadınlarını da bir araya getirerek başarılı işlere imza atan platformun en önemli çalışması İstanbul Summit (İstanbul Zirvesi). Geçtiğimiz yıl 45 farklı ülkeden 300'ün üzerinde akademisyen, gazeteci, STK çalışanı, iş ve parlamento dünyasının önemli kadın isimlerini ağırladı. Her iki yılda bir düzenlediği uluslararası aile konferanslarıyla da aile kurumuna yerel ve dünyanın farklı yerlerinden gelen alanında uzman isimlerle önemli politikalar sunuyor. Platformun çalışmaları bunlarla da sınırlı değil. Kadınların güçlendirilmesine yönelik birçok panel düzenleniyor. Tüm bu çalışmalarını ve Türkiye'de kadınların konumunu konuşmak için GYV Kadın Platformu Genel Sekreteri Müşerref Özer'in kapısını çaldık.GYV Kadın Platformu olarak hak ve özgürlükler bakımından cinsiyet eşitliği, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesini hedeflediklerini kaydeden Özer, çözüm için kadınların aktif olması gerektiğini dile getiriyor. Gündemden hiç düşmeyen kadına yönelik şiddetin münferit hadiseler değil, daha köklü bir toplumsal soruna işaret ettiğini belirten Müşerref Hanım, “Yakın zamanda, 32 kadın sivil toplum kuruluşunun da desteğiyle yayınladığımız bildiride de buna işaret ettik. ‘Kadına Karşı Her Türlü Şiddeti ve Kadın Cinayetlerini Kınıyoruz' başlığıyla yayınlanan bu bildiride, mevcut yasalardaki boşluklar ve uygulama problemlerinin yol açtığı cezasızlığın yanı sıra, kültürel kodlarımızdaki kadın algısının da bu şiddeti tetiklediğini vurguladık. Çözüm önerilerimizin başında, cinsiyet eşitliğine yönelik eğitim ve bunun yanında gerekli yasal düzenlemelerin yapılması vardı.” diyor. Müşerref Hanım, günümüz Türkiye'sinde kadınların en temel hakları olan güvenlik ve özgürlük için mücadele etmek zorunda kaldığına “Kadınlar siyasette, ekonomide, toplumsal alanda hak ve eşitlik arayışında olması gerekirken, maalesef şu anda kendilerini yaşam haklarını savunurken buluyorlar.” sözleriyle dikkat çekiyor. “Kadınlar halen ailede, okulda, sokakta, siyasette, iş hayatında büyük mücadeleler vermek durumunda kalıyor.” gerçeğine işaret eden Müşerref Özer, bu eşitsizliğin kalıcı bir şekilde ortadan kalkabilmesi için, insan olma paydasında değer ve saygınlık atfeden bir ahlak sisteminin inşa edilmesi gerektiğini vurguluyor.DİNİN, KADINLARI EVE HAPSEDEN BİR MESAJI YOKHer zaman ‘Evrensel Barışa Doğru' sloganıyla hareket ettiklerini dile getiren Müşerref Hanım, kadın haklarında en büyük problemin muhafazakar kesimde yaşandığı kanısına ise şöyle itiraz ediyor: “Dinin kadınları eve hapseden bir mesajı olduğunu düşünmüyorum. Gelenek merkezli bazı katı uygulamaların sırf din üzerinden okunmasını yanlış buluyorum. Şartları elverdiği ve bu konuda seçim hakları olduğu sürece, kadınların toplumsal alanda istedikleri rolü almalarına dinin engel teşkil eden bir hükmü bulunmuyor. Kaldı ki, kadınların toplumsal alandan dışlanmasının sadece Müslüman toplumlarda görülen bir vaka olmadığı da biliniyor.
↧