Tacize tecavüze uğrayan, canını kurtarmak için polis koruması isteyen, kimlik bilgilerini değiştiren, yaşadığı şehri terk eden, o da yetmeyince sığınma evine giden kadınlar... Onlara yardım etmesi beklenen kanunlar ne yazık ki kâğıt üzerinde kalıyor, caydırıcı hiçbir unsurla karşılaşmayan erkekler, cinayet işlemeye devam ediyor.Özgecan Aslan cinayeti gündemi kuşatırken Türkiye’nin dört bir yanında taciz-tecavüz haberleri de akmaya başladı. Binlerce insan da kadın cinayetlerine ve tecavüzlerine “dur” demek için ayakta. Sokak eylemleri ve sosyal mecradaki kampanyalar hâlâ devam ediyor. Uygulanmayan koruma kararları ve adaletsiz sonuçlanan cinayet davaları sebebiyle caydırıcı hiçbir unsurla karşılaşmayan erkekler, cinayet işlemeye devam ediyor.Adalet Bakanlığı, üç yıl önce kadın cinayetlerinin 2002’den beri yüzde 1400 arttığını açıkladıktan sonra bir dizi yasal düzenleme yapmıştı. Artan cinayetler ise düzenlemelerin pek işe yaramadığını gösteriyor.Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav’a göre Türkiye, kadın cinayetlerinin toplumsal bir mesele olduğunu fark etti. Ancak cinayetlerin sayısında bırakın azalmayı, ciddi bir artış söz konusu ve cinayetlerin niteliği değişti, daha hunharca işlenir oldu. Özgecan Aslan da 2011 yılında bacakları kesilip göğsü yarılan Sema Karakoca da bunun acı birer örneği. Kav, mevcut yasaların düzgün uygulanmasını, hâkimlerdeki kadın cinayetini basite alan zihniyetin değişmesini umuyor. Eski eşi tarafından hunharca öldürülen Ayşe Paşalı’yı hatırlayalım. Kızı Burcu Paşalı verdiği röportajda “Annem, şiddet gördüğü dönemde her yere başvurdu. Ancak kendisine yeterli koruma sağlanmadı. O adam nezarete atılıyor, akşam beşte serbest bırakılıyordu. Sonunda da gelip annemi öldürdü.” demişti. Gülsüm Kav’ın ifadesiyle Ayşe Paşalı olayı koruma kanununun ne kadar yetersiz olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Elinde tüm imkânları bulunan devletin biraz irade göstermesiyle cinayetlerin yarıya ineceğini düşünen Kav, bu toplumun devletten beklentisinin olduğunu, Özgecan’la beraber ivedi bir şekilde kriz merkezi oluşturulup meselenin çözümü için çalışılması gerektiğini ifade ediyor.Kanunlar kağıt üzerindePlatform avukatlarından İpek Bozkurt, cezasızlık kültüründen dolayı da tecavüz ve cinayetlerin yaygınlaştığını düşünüyor. Zira katiller haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi derken 10-15 yıl tutuklu kalıyor. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Koruma Kanunu’nun ilk maddesine göre bu kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek. Fakat6284 sayılı kanun ve buna bağlı uygulama yönetmeliği uygulanmadığı için kâğıt üzerinde kalıyor. Bozkurt, “6284 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca kadının veya çocuklarının güvenliklerinin ciddi tehdit altında durumlarda polis kadına, çocuklarına uygun barınma yeri sağlamak veya gerekli korumayı temin etmek durumunda. Fakat buna rağmen, Hasret Kara’nın olayında olduğu gibi, başvurmasına rağmen gerekli koruma sağlanmadığı için Kara kocası tarafından 43 kere tornavida ile yaralanıyor.” diyor. Bozkurt’un ifadesiyle, koruma kararı alınan kadınlar var ama kocasından sürekli şiddet gören bir kadın polise gittiğinde “Hep geliyorsun bıktık, kocan seni öldürse de kurtulsak.” cevabıyla karşılaşabiliyor. Sonra da sokak ortasında yüzü gözü dağıtılan, 25 mermiyle öldürülen kadın cinayetlerine rastlıyoruz. Kanun’a bağlı bir de Uygulama Yönetmeliği var. Aile Mahkemesi korumanın nasıl verileceği, şiddet uygulayan kişinin evden uzaklaştırılmasının gerekli olup olmadığı, varsa şiddet uygulayan kişinin silahının iade etmesi gibi kararları verebilir. Hatta Aile Mahkemesi verdiği tedbir kararlarına uymayan şiddet uygulayan kişiye zorlama hapsi de verdirtebilir. Zorlama hapsinin süresi 15 günden 30 güne kadar. Pratikte zorlama hapsinin uygulandığı olaylar çok az. Bu da uygulamanın ne denli eksik olduğunu gösteriyor ve tedbir kararlarına uymamanın yaptırım gücünü ortadan kaldırıyor.Cezalar indiriliyorBozkurt, “Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesi kasten öldürmeyi düzenler, cezası müebbet hapistir. 82. madde de bunun nitelikli halleri mevcut ve nitelikli haller için ağırlaştırımış müebbet hapis cezası düzenlenmiştir. Özgecan cinayetinde olduğu gibi canavarca hislerle işkence ederek öldürmek 82. maddedeki nitelikli haldir. Medyaya yansıyan sanık ifadelerinde okuduğumuz kadarı ile sanık ‘bana sprey sıktı, küfretti, öldürme kastım yoktu, bir anlık sinirle ittim’ ifadelerine kullanıyor. Adeta cinayeti canavarca hislerle işlemediğini anlatmaya çalışıyor. Türk Ceza Kanunu’nun 29. Maddesinde ise haksız tahrik indirimi düzenleniyor. Mahkeme, sanığın maktulü haksız tahrik etkisiyle öldürdüğüne kanaat getirirse suça karşılık gelen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını 18 yıldan 24 yıla hapis cezasına veya müebbet hapis cezasını da 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasına indirebilir. Katil duruşmalar esnasında mağduriyetini anlatıyor, haksız tahrikten sonra bir de iyi hal indirimi alıyor. Bir kadın cinayeti işlemiş katilin mahkeme salonunda takım elbisesi ile sakince oturması mahkemelerin maddi bir gerekçe göstermeden, suça karşılık gelen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını 25 yıl hapis cezasına indirmesine imkan veriyor. Diğer cezalarda da bu oran 6’da 1 oranında indirime uğruyor. Katillerin 10-15 senede tahliye olduklarına şahitlik ediyoruz.Kırmızı pantolon giymek haksız tahrik sebebiAvukat İpek Bozkurt, küfretmek, itmek, kırmızı pantolon giymek, boşanmayı istemek, aile içi şiddetli geçimsizlik gibi durumların haksız tahrik kapsamına sokulduğunu söylüyor. Bozkurt, “Asıl mesele en iyi kanunlar bile yürürlükte olsa bunların uygulanması. Kadın cinayetlerinin münferit olaylar olmadığını, politik olduğunu düşünüyorum. Kadınlara karşı sistematik bir şiddet uygulanıyor, çünkü erkekler işledikleri suçlardan çok yüksek ceza almayacaklarını biliyorlar. Ayrıca politikacıların söylediği ‘gülen kadın ahlaksızdır’ gibi ifadeler haksız tahrik indirimi uygulanırken mesnet alınıyor. Örneğin bir davada katil ‘Karım ulu orta gülüyordu, hafif meşrep hareketlerine sinirlendim, bıçakladım, öldürdüm’ dese hakimin aklına ahlaksız kadın tanımı olarak kahkaha atan kadın gelmesi mümkün, bu şekilde de katile haksız tahrik indirimi uygulandığı içtihatları okuyoruz.” diyor.Süreç nasıl işliyor?Avukat İpek Bozkurt, taciz-tecavüz durumunda sürecin nasıl ilerlediğini anlatıyor: “Olay olduktan sonra kadın gidip şikayet ediyor. Polis taraflarların ve tanıkların ifadesini alıyor, dosyayı tamamlıyor ve savcıya gönderiyor. Savcı, şikayetçi kadını kendisi de çağırabiliyor, kadını tekrar dinliyor, Adli Tıp’dan rapor alıyor, iddianame hazırlıyor. Adlî tıp süreci de tacize veya tecavüze uğramış mağdurlar için psikolojik olarak çok eziyetli. Doktorların tutumu, muayenedeki tavırları pek çok vakada zaten travma yaşayan kadın mağdurlar için daha da zorlayıcı oluyor. İddianame mahkemeye gidiyor, mahkeme iddianamenin kabul edilebilirliğine bakıyor, kabul edilirse duruşma safhası başlıyor. Dava açılmadan önceki süreç soruşturma safhası ve bu süreç değişken. Bazen iddianamenin hazırlanması 1 yılı bulur, bazen 4-5 ayda hazırlanır, bazı durumlarda da savcı soruşturmadan sonra takipsizlik verir. Bu polisin ve savcının işi ne kadar ciddiye aldığına bağlı. Diyelim 5-6 ayda iddianame hazırlandı, mahkemeye gidildi, mahkeme 3 ay sonraya gün veriyor. İlk celsede mağdur kadın ve sanık ifade veriyor. Celsede, ifadeler arasında tutarsızlıklar varsa tutanaklar okunuyor. Bazen mahkemeye gelen adlî tıp raporu yetersiz oluyor, tırnaktan doku alınmamış olabiliyor, deliller kaybolabiliyor ve o süreç tekrarlanıyor. Her celse arasında en az iki ay olduğunu düşünün. Zanlı eğer tutuklu yargılanmıyorsa kadını tehdit edebiliyor. Soruşturmayı yürüten taraflardan biri bile görevini ihmal etse çark ya kilitleniyor ya da yanlış işliyor ve sonuç adaletli olmuyor. Kaç yılda sonuçlanır derseniz en az iki-üç yılı buluyor ve kadın yaşadığı fiziksel ve psikolojik travma ile tekrar tekrar yüz yüze geliyor.”
↧