Gezi parkında çadırların yakılması davasıyla yargılanan 7 zabıta suçsuz bulundu. Yetki alanları sürekli sorgulanan zabıtaların toplumsal olaylara müdahalede başı çekmesi ise merak konusu.Zabıta memuru deyince birçoklarının aklına seyyar satıcılarla sonu yaralanmaya varan kavgaları ve gecekondu yıkımındaki manzaralar gelir. Bu intiba pek de yeni olmasa gerek ki Yeşilçam sinemalarında bile zabıta karakteri benzer sahnelerle birçok kez işlendi. Zira görevinin verdiği yetkileri aşmakla eleştirilen zabıtalar bu filmlerde de vatandaşla iyi geçinemeyen, biraz huysuz, biraz da görevi suistimale yatkın tipler olarak yansıtılıyor. Örneğin Çöpçüler Kralı... Bugün bile tekrarları yayınlanan filmde usta oyuncu Şener Şen’in sergilediği zabıta karakteri film boyunca esnafın üzerinde baskı kurarak vatandaşı canından bezdiriyor. Akla gelen diğer zabıta karakteri ise Kemal Sunal’ın Garip filminden. Burada da Kemal zabıta üniformasıyla girdiği bakkalda, “Teftişe geldim.” diyerek karnını doyurup çıkar. Bugün aynı filmler nasıl çekilirdi bilinmez ama gerçek olan şu ki zabıtalar bu kötü imajdan hâlâ kurtulabilmiş değil. Onlarla ilgili izlediğimiz en son haberler ise bu kötü duyguları haklı çıkarır nitelikte; iki hafta önce Ankara’da kuşyemi satan yaşlı kadının karton kutudaki paralarını havuza atan zabıta, görenlerin tepkisini çekmişti. Daha bu olay unutulmadan haberlere konu olan diğer zabıta vakası da Taksim’de yaşandı. Sivil giyimli zabıta ekipleri ile seyyar satıcılar arasındaki simitçinin yüzü kanlar içinde kalmıştı. Tam tersi şekilde sokak satıcılarının dövdüğü zabıtaların sayısı da en az diğerleri kadar fazla.Peki, zabıta memurlarının görevi hep böyle tatsız işlerle uğraşmak mı? Cumhuriyetten bile eski olan zabıta teşkilatı şehirlerde nelere müdahale edebilir, hangi alanlarda yetkisi var ve neden sürekli yetki alanını aşmakla suçlanıyorlar? Aslına bakılırsa sürekli seyyar satıcı kavgalarıyla anılan zabıtaların görev alanları oldukça geniş. Teşkilatın memurlarına göre sorun tam da bu noktada başlıyor. Kendi tabirleriyle, ‘görevleri çok, yetkileri az’ zabıta memurlarının en büyük şikâyeti aksaklıklara karşı yaptırım uygulayamamak. Şehirle ilgili akla gelebilecek her alanda denetimle mükellef memurların ceza yazma yetkisi bu kadar geniş değil. Bunu bilen esnaf mesela kaldırım işgalinde zabıtaya direnebiliyor. Dediğini yaptıramayan zabıta ile esnaf arasındaki çekişmenin sonu ise taşlı sopalı kavgalara kadar varabiliyor.Ne iş yaparlar?Görev alanlarını kabaca sıralamak gerekirse dilencilik yapanlarla mücadele, kaçak yapılaşmayı denetleme, çarşı-pazarın düzeni de zabıtalardan soruluyor. Bu denetlemeye son dönemde sıkça gündeme gelen kaldırım işgaline müdahale de dâhil. Ayrıca hale giriş çıkış yapan araçların kontrolü dâhil şehirdeki her türlü gıda maddesinin kontrolünü de zabıtalar yapıyor. Ancak bu noktada devreye ikinci etken olarak ilgili kurumlar da giriyor. Yani zabıta memuru bir marketin sattığı bozuk gıdaya ceza yazamaz ya da müdahale edemez. Ancak Tarım Bakanlığı’nı uyarabilir. Ayrıca kışın sokakta kalan vatandaşın güvenli bir yere getirilmesi ve büyük şehirlere göç edip memleketine geri dönmek isteyen vatandaşlara yardımcı olmak da onların görevi.Beşiktaş Belediyesi Zabıta Müdürü İsmail Hakkı Mercan, torba yasayla birlikte çıkan Kabahatler Kanunu’ndan sonra hiçbir yetkilerinin kalmadığını söylüyor. ‘Otorite zaafımızı bildikleri için insanlar bizi dikkate almıyor.’ diyen Mercan ceza yazma konusunda yetkilerin artması gerektiğini düşünüyor. Bu yetkiler düzenlendiği takdirde ise sokaktaki zabıta-vatandaş kavgalarının son bulacağını söylüyor. Sorunu daha iyi anlatmak adına üst komşunun klimasından damlayan sudan şikâyetçi olan bir vatandaştan örnek veren Hakkı Mercan, “Gidiyoruz, üst kattakine biraz sert davranıyoruz. Beylik laflar ediyoruz sorunu gidersin diye ama aslında yapacak hiçbir şeyimiz yok. Sorun tamamen umumi hükümleri içeriyor.” diyor. Vatandaşın şikâyet ettiği ‘sokaklarda eşkıya gibi gezen zabıta’ profilini hatırlattığımızda ise şöyle devam ediyor: “Memur psikolojisi de var tabii. Bazıları egolarını tatmin edebilir. Aynı sıkıntıyı emniyet mensupları da yaşıyor.” Üniformanın insan psikolojisine yüklediği ‘üstün hissetme’ halini kabul eden Mercan kendilerinin Beşiktaş Belediyesi olarak memurları bu konuda uyardıklarını söylüyor. Bu noktada müdür olarak amir-memur perdesini kırmaya çalıştığını anlatan Mercan, “Arkadaşlar sorunlarını bize anlatabildiğinde sahadaki gerginlikleri azalıyor. Biz de onlara psikolojik olarak bu desteği vermeye çalışıyoruz.” diyor.Zabıta bile adam kayırıyorZabıta memurlarıyla ilgili en iyi malumatı alabileceğimiz bir adres de seyyar satıcılar. Konuştuklarımızdan işgaliye parası ödeyip belediyeden izin alanların bir sorunu yok. Ancak diğerlerine göre belediye yer verirken kayırmacılık yapabiliyor. İşgaliye parası karşılığında dahi bazı noktalarda seyyar satıcılık yapmak için belediyede bir tanıdık bulmak gerekebiliyor. Bulamayıp herhangi bir yerde satış yaptıklarında ise zabıtalardan kaçış maratonu başlıyor. Şirinevler’de bir cadde kenarındaki küçük arabada kemer ve cüzdan satan Cengiz Demir, “Yasal olarak kaçak sayılıyoruz belki. Ama çalışmayalım mı? Çalmıyorum, kimseyi dolandırmıyorum. Çoluk çocuğumun geçimini sağlamak için günde iki kemer satacağım onu da zabıtalardan kaçarak yapıyorum.” diyor. Şimdiye kadar iki kez zabıtaların mallarına el koyduğunu, belediyeye gittiğinde ise geri alamadığını anlatan Demir şöyle devam ediyor: “Bundan sonra başıma bir iş gelmesin diye uzaktan görünce tartışmaya girmeden uzaklaşıyorum bulunduğum.” Ona göre zabıtalar işgaliye parası vermediği halde bazı satıcılara dokunmuyor. “Bizim dayımız, yandaşımız yok o yüzden arabamı alıp gidiyorlar. Bakıyorum onlarla selamlaşıp muhabbet edip geçiyor, sıra bize gelince zor kullanıyor.” diyen Demir, örneğin sigara satıcılarına birçoğunun engel olmadığını söylüyor. Demir’in iddialarını Beşiktaş Belediyesi Zabıta Müdürü’ne soruyoruz. Hakkı Mercan, bu tür olayların yaşanabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Bunlarla karşı karşıya gelmemek için özen gösteriyoruz. Bunun için de biz kriterler koyduk. Simitçiler kestaneciler dediğimiz gruba kendimiz yer veriyoruz. İşgaliye ödemek suretiyle. Bunun dışına çıkana müdahale ediyoruz. Kayırmacılık ise Türkiye’nin temel sorunu, bunu milletvekili de yapıyor, senin benim akrabam da. Biz zabıtaların zamanla görev alanında dostluklar kurup adam kayırmasının önüne geçmek için sık sık görev alanlarını değiştiriyoruz.”Bizdeki zabıta teşkilatının dünyada benzeri yokŞehrin bütün sevimsiz işlerini denetlemek zorunda kalan dünyada başka bir teşkilat var mıdır bilmiyoruz. Ancak yıllar önce verdiği bir röportajda dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdür Yardımcısı Sadettin Özyazıcı’nın anlattığına göre Avrupa ülkelerinde böyle bir uygulama yok. Birçok Avrupa ülkesini bu anlamda ziyaret ettiğini söyleyen Özyazıcı, “Orada toplumsal olaylarla karşılaşabilecekleri durumlar için polis teşkilatları içerisinde tabiri caizse mahalle polisleri oluşturmuşlar.” diye devam ediyor. Örneğin seyyar satıcılarla ya da kaçak yapılaşmayla ilgili konularda emniyet teşkilatı içindeki bu birimler müdahil oluyor. Zabıtalar ise halkın sosyal ihtiyaçlarına cevap vermekle yükümlü. Buradaki zabıtaların karşılığı Avrupa’da kent sorumluları. Görevleri ise kent temizliği, gelen yabancılara hizmet, sokak hayvanlarıyla ilgili düzenlemeler ve evsizlerin barınma ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak. Türkiye’deki zabıta teşkilatının belki de dünyada tek örnek olduğunu söyleyen Özyazıcı, “Şehrin her türlü olumsuzluğuyla mücadele eden bir yapımız var.” diye noktalıyor sözlerini.Toplumsal olaylarda ‘sahte’leri türüyorZabıta memurlarının unvan ya da yetkiler konusundaki arada kalmışlığı görevin istismarına da ortam hazırlıyor. Özellikle medyaya yansıyan toplumsal olaylarda daha net görülen istismarların başında ilgisiz kişilere zabıta kıyafeti giydirmek geliyor. En son Validebağ Korusu’nun yerindeki cami inşaatı tartışmalarında CHP Milletvekili Mahmut Tanal inşaatı bekleyen zabıtaların ‘sahte’ olduğunu ileri sürmüştü. ODTÜ arazisinden geçen yol inşaatına karşı çıkanlara müdahale edenlerin de zabıta olmadığı ortaya çıkmıştı. Kameralar önünde kimlik sorulan zabıta kıyafetli kişiler, olay yerinden kaçarak uzaklaşmıştı. Son örnek ise Gezi Parkı’ndan. Protestolara engel olan kişiler için Sırrı Süreyya Önder, “Özel şirket elemanına zabıta kıyafeti giydirip bize saldırtıyorlar.” demişti. Öte yandan yönetmelikteki kadro sınırı yüzünden yetersiz sayıda zabıta memuruyla çalışmak zorunda kalan belediyelerin özel şirket elemanlarına zabıta kıyafeti giydirip görev verdiği durumlar zaman zaman medyaya yansıyan durumlardan.
↧