Futbolumuzun ne kadar acıklı bir durumda olduğu yeni ve ilginç bir saptama değil. Bu işi yönetmeye soyunan insanların neyi ne kadar bildikleri ve yapabildikleri de ortada. Yabancı konusunda iki yıl içinde alınmış olan kısıtlayıcı kararın bugün tam tersine çevrilmesi, işi büsbütün içinden çıkılmaz hale getirecek. Üstelik futbolumuzun gelişmesiyle ilgili tek sorun bu değil.Böyle kahır dolu yazılar kaleme almaktan zerre kadar hoşlanmadığımı sık sık tekrarlamak zorunda kalıyorum. Fakat ne yapabilirim ki! Yaşananlar çok daha sert yazıları gerektiriyor. Birkaç ay önce Hakan Şükür, futbolumuzun kimlerin eline kaldığı yolunda, arkasını getirmek istemediği türden bir söz etmişti. Ne yazık ki orada devam etmek zorundayız. Çünkü mevcut sıkıntıların yanında, bir de bu çileyi çekiyoruz.Her sistemin sağlıklı biçimde işlemesini sağlayan mekanizmalar vardır. Biz bundan yoksun olduğumuz gibi süreklilik arzeden kaosu sistem diye yutturmaya çalışıyoruz. Bu işlerin doğru dürüst yürütüldüğü ülkelerde bunun yüzde 1’i kadar bile önem taşımayan bocalamalar karşısında ilgili kişiler istifa etmekte duraksamıyor. Bizde korkunç çuvallamalar, ve bunların yol açtığı olağanüstü zararlar bile kimseyi yerinden kıpırdatmıyor. Sorun sadece yabancı oyuncu sayısı değil, her konuda feci durumdayız. 50 yılı aşkın süredir Türkiye Kupası oynanıyor ama henüz kesin bir statü oluşturamadık. Kupanın nasıl oynanacağı, hangi takımların katılabileceği gibi temel nitelikteki düzenlemeler hemen her yıl değişiyor. O günlerde herkesin derdi başka olduğundan görmezden gelindi ama 3 Temmuz olayı nedeniyle uydurulan Süper Final maskaralığı, ligimizi de adeta dinamitleyen bir uygulamaydı. Bunlar gibi tüyler ürpertici bir yığın rezalet yaşandı ve bugün içinde bulunduğumuz batağa düştük!Herkes altyapının öneminden sözediyor ama hiçbirşey yapılmıyor. Nasıl oyuncu yetiştireceğimiz konusunda bile görüş birliği içinde değiliz. Transfer derseniz ayrı bir facia. Şimdi bunları unutup yabancı futbolcu sayısı konusundaki 180 derecelik dönüşe övgüler mi düzmeliyiz? Bu düzenlemeyi ciddiye alıp da ‘efendim şurası fena olmamış ama burasında biraz eksiklik kalmış’ gibisinden tartışmaları da acıklı bulduğumu söylemeden edemeyeceğim. Çünkü küme düşecek takımlarda yer alıyorken gönderilmeleri gerekecek yabancı oyuncunun durumundan doğacak zararlar ve herhangi bir takımın 11 yabancıyla sahaya çıkması halinde ‘biz ne yaptık!’ diye bugün düşünmesi gereken birilerinin yerine niçin bu tartışmaları yapmak zorunda kalalım?Acıklı bir komedi!İki yıl öncesinde yabancı oyuncu sınırlamasının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışan, bu yapılmazsa Türk futbolunun batacağını ileri süren Futbol Federasyonu, bugün o kararın tam tersi bir düzenlemenin altına imzasını atabiliyor. Bu sayede futbolumuz bir kez daha kurtarılmış oluyor! Bir ülkenin ve futbolunun önce böyle kurtarıcılardan kurtarılması gerektiğini hâlâ öğrenememişsek ne yapılabilir ki…Kuşkusuz ki yeni düzenlemelerin iyi yanları olabilir. Başka türlüsünü düşünmek, bu işleri yapan insanların topluca akıllarını oynattığını kabullenmek anlamına gelir. İyi de bugüne kadar çalışmalarını o yabancı kısıtlamasına göre yapanların durumu ne olacak? Başka bir ülkede o durumdaki kulüpler federasyona tazminat davası açsa neler olur tahmin edebilirsiniz. Allahtan bizde ilgili yasa hiçbir durumda kulüplerin mahkemeye gidemeyeceklerini öngörüyor. Bunu temin için de kulüplerden taahhütname alınıyor.Alınan her karar ve getirilmeye çalışılan düzenleme işleri biraz daha içinden çıkılmaz hale getiriyor. Çoktan batmış durumda olan kulüplerin bu özellikleri görmezden gelinerek bugünkü noktaya varıldı. Şimdi birdenbire onların birkaç ay içinde kendilerini düzeltip yarışı öyle sürdürmeleri isteniyor. Üstelik, bu kulüplerden birini en az 10 yıl kurtulamayacağı borç batağının içine düşüren kişi, şimdi bütün kulüplere tehditler savuruyor.Bu hazin komedinin dile getirilmesi gereken o kadar çok yönü var ki… Sözgelimi, TFF seçimine kısa bir süre kaldı. Beşiktaş Kulübü Başkanı Sayın Fikret Orman’ın belirttiği gibi haziranda belki başka bir yönetim göreve gelecek ve değişik bir karar alacak. O zaman kulüpler yeni bir savrulma içine girecek.Üstelik, o seçim sırasında kulüpler en etkili aktör olarak çeşitli isteklerini TFF’ye kabul ettirme imkanını bir kez daha ele geçirecek. Kısacası, içinden çıkılması olanaksız bir kısır döngünün içindeyiz. Tıpkı sporda şiddetin önlenmesi gibi bu işlerde de yanlışı düzeltmeye ortasından başlayamıyorsunuz. Bir tutarsızlıklar zinciri içinde yuvarlanıp gidiyorsunuz. ‘TFF’nin bu konularda hiçbir fikri yok’ Konuyla ilgili tartışmalar sırasında elbette ki son derece önemli sözler edildi, çarpıcı noktalara dikkat çekildi. En başta Önder Özen’in isyanı etkileyiciydi. Çünkü Beşiktaş’ta bir profesyonel olarak görev yaptığı dönemde bütün çalışmalarını, yabancı oyuncu kısıtlamasının uzun yıllar daha da sıkı hale geleceğini düşünerek yapmıştı. Bu karar çıkınca da yönetimi yanıltmış, kulübü zarara sokmuş biri durumuna düşüyordu. Bunun için ilgililerden özür diledi. Bu, onun iş ahlakını da aşan asaleti olarak nitelendirilebilecek bir durumdu. Yoksa kimsenin böyle şeylere kulak astığı yoktu.Konuyla ilgili olarak başka hiçbirşey konuşmaya gerek bırakmayacak sözü de yine NTVSpor’da Metin Tekin kardeşimiz etti. Milli futbolculuğunun yanında antrenör olarak da o bünyede görev yapmış biri olarak iyi bildiği gerçeği dile getirdi; ‘bugünkü TFF yönetiminin bu gibi konularda hiçbir fikrinin bulunmadığını’ söyledi.Kimin yaptığı aklımda kalmadı ama ilginç bir değerlendirme de şuydu: Milli Takım 2016 Avrupa Şampiyonası grup elemelerinde beklenen sonuçları alabilseydi, yabancı sayısı ve öteki konularda böyle bir düzenlemeye gitmek kimsenin aklına gelir miydi? Sonrasını ben ekliyorum: Yoksa bütün sorunları görmezden gelip ‘biz şöyle aslanız böyle kaplanız’ diye yola devam edilir miydi?Evet, çok zihin açıcı ve gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bir soru bu...
↧