Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Futbol yorumcularını nasıl cezalandırmalı?

$
0
0
Bu sezon Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde Galatasaray’ın bulunduğu grubu değerlendiren yorumcuların hemen tümü Sarı Kırmızılı takımı hiç duraksamasız gruptan çıkardı! Dayanaksız konuşmayı iş edinmiş şarlatanlara, yorumculuğun ticaretini yapanlara kulak astığım yok ama akıllı-uslu bildiklerimiz bile böyle konuştu.Beğenilmeyen futbol yorumcularına gösterilen tepki, bu işlerle ilgilenen insanlar arasındaki en yaygın davranış biçimidir. Hele benim gibi beğendiklerini ileri sürdükleri yorumcularla karşılaştıklarında sözün iki başlangıç noktasından biri mutlaka budur. (Öteki ‘n’olucak bu takımın hali!’ muhabbetidir ki onunla yarışabilecek başka bir konu olamaz!)Bunlar memleketteki boş konuşma konuları arasında en gözde olanlarıdır aynı zamanda. Mahalle kahvesi gevezeliğinin bir adım bile ötesine geçemeyen son derece içeriksiz ve anlamsız laf bulutları dolaşır ortalıkta. Ayrıca bu kişiler, son derece samimiyetsiz ve tutarsızdır. Adeta beğenmediklerini söyledikleri yorumcuların gönüllü temsilcileridirler. Onlarla aynı dili kullanır, aynı yaklaşımlar içinde yorum ve değerlendirmelerde bulunur.Bu olayın değişik boyutlarından biri de hangi takımımız bir kura çekimine girerse hemen onun bulunduğu gruptan çıkarılmasıdır. Örneğin, Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde Galatasaray’ı gruptan çıkarmayan yorumcu yoktu. Öyle ya, bir önceki sezon gruptan çıkmakla kalmayıp Schalke’yi bile eleyen, geçen sezon da Juventus’u geride bırakan Cim Bom nasıl bu gruptan çıkamazdı! Arsenal de Dortmund da eski gücünde değildi. Anderlecht’in lafını bile etmeye değmezdi, falan filan…Buna benzer laflar söylemeyi iş edinmiş bir yığın adama elbette ki aldırış etmiyorum. Fakat içlerinde akıllı-uslu denilen, memleket ve dünya futbolunu gerektiği gibi izleyen, yorumculuk işini adam gibi yapan arkadaşlarımız da aynı telden çalıyordu. Oysa Arsenal ve Dortmund çok zorlu iki rakipti ve sıkı durun Galatasaray Avrupa Kupalarında en büyük fiyaskoyu Anderlecht karşısında yaşamıştı. 1976’daki eşleşmede iki maçta da 5-1 yenilerek elenmişti ki bunun başka bir örneği yoktu...Kuşkusuz bu Anderlecht o takım değildi ama Galatasaray asla belli bir standarda ulaşmış sayılamazdı. Yıldan yıla, dönemden döneme hatta maçtan maça inanılmaz dalgalanmalar yaşanabiliyordu. Dolayısıyla çok iyi hazırlanması ve maçlarını çok sıkı bir yoğunlaşmayla oynaması halinde Sarı Kırmızılı takımın Anderlecht’i geçip UEFA’ya gitmeyi başarması mümkün olabilirdi. Bunun ötesi mutlaka hedeflenebilir ve belki bir iki adım da atılabilirdi ama yapılabilecek olan buydu.Fikir namusu nerede?Yorumcuların da hiç değilse belli bir bölümünün bu noktalar üzerinde durması gerekirdi. Bunların para etmediğini hatta taraftarların tepki gösterdiğini bilecek kadar bu mesleğin içindeyim. Fakat bir yorumcunun en büyük sermayesi fikir namusudur. En zor durumlarda bile gerçek inancını söyleyebilen adamlara saygı duyulur. Duruma göre görüş üretmek, şarlatanlıktır; bu işin ticaretini yapmaktır.Ayrıca Galatasaray’ın gruptan çıkacağını söylemesi doğal olan bir yığın insan vardır. Kulüp başkanından taraftarına, yöneticisinden teknik heyetine ve futbolcusuna kadar hepsi bunu söyleyebilir. Söylemişlerdir de… Bunların dışında yorumcuların da sanki takımı gruptan çıkarma gibi bir görevleri varmış gibi davranmalarına inanmak zordur fakat yapılan budur.Cim Bom’un bu sezonki Devler Ligi serüveni daha ilk maçta bitti! Anderlecht karşısında İstanbul’da yaşanan perişanlık, sonrasında neler olabileceğini de haber veriyordu. Bu noktada yorumculuk görevinin gerektiği gibi yapılabilmesi, Galatasaray’a da yararlı olurdu. Fakat ‘sen aslansın kaplansın, ezer geçersin/geçen sezonlarda yaptın, yine başarırsın’ türünden gazlamalar bütün gerçeklerin önüne geçti ve bu tarihi utanç ortaya çıktı.Bu sadece Galatasaray’la ilgili bir durum değil, uluslararası alanda herhangi bir yarışmaya girecek her takımımızla ilgili olarak aynı şeyler yapılıyor. Elbette ki o takımın ilgili ve yetkililerinin buna çok da aldırış etmediklerini biliyorum ama işin yorumculuk boyutunda daha ciddi ve tutarlı olma zorunluluğu da bu kadar görmezden gelinemez. Topluma seslenme ayrıcalığına sahip olan insanların daha sağlam görüşlerle ortaya çıkmaları gerekir.Bu bakımdan, Sarı Kırmızılı takımın bu sezon Devler Ligi’nde yaşadıkları rezalette yorumcuların da önemli bir payı vardır ve bunun için cezalandırılmaları gerekir. Aslında sadece onları değil bize böyle masallar anlatmayı iş edinmiş bütün iktidar sahiplerini cezalandırmayı bilmeliyiz. Bunun nasıl yapılabileceğini öğrendiğimizde de memlekette sadece futbolun değil daha pek çok şeyin güzelleşeceğine inanabiliriz. Hangisini beğeniyoruz? Vatandaşların hangi futbol yorumcularını beğenip kimlere tepki gösterdiği yolundaki eğlenceli olaylar defalarca başımdan geçmiştir. Bununla ilgili olarak 2006 Dünya Kupası sırasında Frankfurt’ta yaşadığım bir durumu aktarmak isterim.Deniz Gökçe hocamla birlikte o dönemde Hürriyet’te çalışan Altan Tanrıkulu ve Erman Toroğlu’nun kentin Zeil bölgesinde 10 günlüğüne bize bırakmak üzere oldukları evden henüz çıkmış, caddede yürüyordum. Erman Toroğlu da benimle gelmek istemiş, “Hocam, seninle yürümek çok sıkıntılı oluyor. Her dakika yolumuz kesiliyor ve bezdirici taraftar muhabbeti başlıyor” diyerek düpedüz kaçmıştım.İyi-kötü ben de tanındığım için o çekindiğim durumdan pek kurtulamadım. Adım başı karşılaştığımız vatandaşlarımızdan biri Fatih Akyel’in akrabası olduğunu belirterek daha uzun süreli bir ayaküstü konuşma hakkı elde etmiş oldu! Anlattıkları bıktırıcı şeylerdi. Güya, Toroğlu ve Ahmet Çakar gibi yorumculardan nefret ediyorlar, benim gibileri televizyonlarda daha çok görmek istiyorlardı.Pek yapmam ama nedense zamanı geldi diye düşünmüş olmalıyım: “Bak kardeşim” dedim, ‘Bu konudaki ikiyüzlülüklerden bezdiğimi’ aktarıp sözlerimi şöyle sürdürdüm:“O, beğenmediğinizi söylediğiniz, güya tepki gösterdiğiniz insanlar en büyük gücü sizlerden alıyor. Öyle ya da böyle onlara ilgi gösteriyor ve reytinglerinin yükselmesini sağlıyorsunuz. Yapacağınız en akıllıca iş onlarla hiç ilgilenmemek. Fakat siz bu konuda dürüst değilsiniz. Örneğin, birkaç dakika sonra Erman hoca geçecek buradan. Benimle konuşurken bile onu görsen fırlayıp gideceksin yanına ve başlayacaksın onu ne kadar beğendiğini anlatmaya…”Önce biraz bocalasa da ardından “Valla doğru söylüyorsun hocam” deyip gülmeye başladı. Gülmesi bitince de “Sahi, Erman Toroğlu burada mı hocam?” diye sordu…

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue