Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

O şehre gidilecek!

$
0
0
Davutoğlu ve Bahçeli’nin Tunceli tartışmasında bir kez daha görüldü ki ülkede bazıları için gidilebilecek ve gidilemeyecek şehirler var. “Politikacılar ülkeyi çoktan bölmüş” yorumlarına sebep olan iddialaşmanın önümüzdeki genel seçimlerde daha da artacağı tahmin ediliyor.“Cesaretin varsa Tunceli’ye git.” Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu kurmuştu bu cümleyi. Yönettiği ülkenin bir şehrine gidebilmeyi ‘cesaret’ göstergesi sayarak siyasi rakibi Devlet Bahçeli’ye meydan okumuştu. Söylemlerini bir de orada tekrarlamasını isteyen Davutoğlu’nun çağrısı üzerine Tunceli’ye giden Bahçeli ise bekleneceği üzere tepkiyle karşılandı. Kimileri parti liderlerinin şehirler üzerinden cesaret yarışına girmesini, “Ülkeyi yönetenler bu halde ise vatandaş ne yapsın?” diye eleştirirken bazıları da bunu Türkiye’deki kutuplaşmanın somutlaşmış hali olarak yorumluyor. Zira parti liderlerinin miting yapmak ya da yapmamak üzerinden yürüttüğü bu tartışma sokakta daha farklı değil. Hem siyaset bilimciler hem de sosyologlar ülkedeki kutuplaşma halinin genel seçimler yaklaştıkça daha da artacağı görüşünde. Çünkü Gökhan Bacık’ın ifadesiyle: Türkiye’de siyasetçinin çorbasının piştiği ateşe her şey atılır; insan atılır, din atılır, cami, kilise, Atatürk atılır.Elazığ’da ülkücülerin taşlı sopalı saldırılarına karşı korumaları, Ecevit’i silahlarını çekerek korudu. Siyaset bilimci Dr. Gökhan Bacık, “Bir ülkede başka bir ile gidebilmenin marifet olması büyük bir problem.” diyerek bunun aslında egemenlik sorununa işaret ettiğini söylüyor. İkinci sorun ise ülkedeki bölünmüşlüğün artık kabına sığmayacak kadar görünür hale gelmesi. Hareket alanını kısıtlayacak kadar sorun edilmesi ise bölünmüşlüğe karşı bir teslimiyet. Gökhan Bacık, her partinin kalesi sayılan güçlü illerinin bulunmasının dünyada olağan bir hal olduğunu anlatıyor. Ancak liderler, “Vay sen benim ilime geldin. Ben seni pişman ederim.” demeden seçim çalışmalarını yürütüyor. Bizde ise işler tam tersine ilerliyor. Bu halin keskinleştiği alan ise Kürt sorunu. Konya AKP’nin güçlü sayıldığı il olmasına rağmen CHP lideri burada miting yapsa kargaşa yaşanmayacağından örnek veren Bacık şöyle devam ediyor: “Ama teritöryal Kürt sorununda durum değişiyor. Tunceli’de olduğu gibi kaos çıkıyor. Veya Demirtaş Trabzon’a gittiğinde çok zorlanıyor.” Gelinen noktada bütün bu olanların kimseyi şaşırtmadığını anlatan Bacık, “Çünkü sosyolojik olarak artık bir millet değiliz. Ben Türkiye vatandaşıyım, istediğim yere gidebilirim duygusundan uzaklaşıyoruz.” diyor. Toplumun kimlik üzerinden bölünerek yaşamaya alıştığını düşünen Bacık, politik kültürün de bunu sürekli yeniden ürettiğini söylüyor. Ona göre beş yıl daha bu şekilde giderse bölünmüşlük kültürümüzün bir parçası olacak. “Bir Alevi çocuk ya da Kürt öldüğünde ‘olur canım’ hali kanıksanırsa kimliklere ait daha radikal ve ırkçı partiler doğabilir.” diyen Bacık, dünyanın hiçbir yerinde bu tür partilerin bir anda ortaya çıkmadığını hatırlatıyor. Türkiye’de de siyasetin bölünmekten ve kutuplaşmaktan vazgeçmeyeceğini savunan Bacık, “Çünkü bunun tarihi var.” diyor.Gaziantep mitinginde Kemal Kılıçdaroğlu’na atılan ayakkabı ayağına denk gelmişti.Seçimlere kadar daha çok ‘şehir iddialaşmaları’ görürüzSosyolog Nil Mutluer’e göre ise Davutoğlu ve Bahçeli arasındaki Tunceli polemiği, ataerkil zihniyetin siyaset alanındaki tezahürü. Ona göre siyasetçiler bazı şehirlere gidip cesurca konuşabilmeyi bir erkeklik yarışı olarak görüyor. Bunu yaparken de liderin kendisini bir merkeze konumladığını ve bu merkezde etnik ve dinî kimliğe büründüğünü anlatan Mutluer, “Coğrafya inanç ve etnisite üzerinden bir siyasi matematiği var bu işin.” diyor. Bahsi geçen şehre gidilip gidilemeyeceği tartışılırken o şehrin insanının ne hissettiğinin düşünülmemesi ise diğer bir sorun Mutluer’e göre. ‘Bizden ve öteki olan’ durumunun siyasilerin seçim çalışmalarını da etkilediğini belirten Mutluer, “Eğitim sisteminden gündelik hayata kadar her şey bu zihniyetin üzerine kurulduğu için toplum da bunun dışında bir şey düşünmüyor zaten.” diyor. Daha da kötüsü önümüzdeki genel seçimlere kadar kimsenin iyi günler beklememesi. Mutluer de böyle düşünenlerden. “Maalesef kutuplaşmaya ihtiyaç var ve bu daha da netleştireceği için seçimlere kadar daha huzurlu günler gelmeyecek.” diyen Mutluer şöyle devam ediyor: “Çünkü bugün en şiddetli olan, en güçlü olarak okunuyor maalesef.”2011 genel seçimlerinde partilerin miting illeri Dünyanın her yerinde bazı partilerin güçlü olduğu, diğerlerinin iddiasız kaldığı şehirler var. Özellikle gelişmiş ülkelerde belli başlı partilerle anılan şehirler vardır ancak bu durum fiziksel bir çatışmaya dönüşmez. Türkiye’nin siyasi tarihi ise seçim gezilerinde yaşanan saldırılarla dolu. Örneğin 2011 genel seçimleri için Karadeniz’e giden BDP/Blok üyeleri saldırıya uğrayınca çalışmalarını tamamlayamadan geri dönmüştü. Kemal Kılıçdaroğlu’na ise Gaziantep’teki mitingi sırasında ayakkabı atılmıştı. Daha da eskilerde Elazığ’da seçim konuşması yaptığı sırada Bülent Ecevit’in ülkücülerin taşlı sopalı saldırısına maruz kalmasını hatırlayabiliriz. Bugün ise söz konusu çatışma ortamının giderek dozunu yükselttiğini düşünen aydınlar, önümüzdeki seçimlere kadar bu manzaralarla daha çok karşılaşacağımızı düşünüyor.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue