Yeni medya sanatı Türkiye’de yeni gelişen bir alan. Şimdilik daha çok Batılı kaynaklardan ilham alıyor. Oysa medya teoristi Laura Marks’a göre İslâm eserleri yeni medya sanatı için bulunmaz bir ilham kaynağı.Sanal dünyanın gerçek hayata girmesiyle eskinin alışkanlıkları da altüst oluyor. Her alanda değişim yaşanan dönemin ürünlerinden biri de yeni medya sanatı. En basit haliyle, bilgisayar grafikleri, video, sinema, animasyonlar, sanal görseller, internet, robot bilimi gibi yöntemlerle ürün çıkaran sanat türü olarak tanımlanabilir. Tarihi, eskiye dayanmayan bu terime Türkiye çok daha yabancı.Aslında her ne kadar ‘yeni’ denilse de beslendiği kaynakların bir kısmı sanat tarihinin geleneksel araçları. Bütün bu tarihi birikim, bilgisayar programlarıyla buluşunca ortaya insanın bütün algılarına hitap edecek eserler çıkabiliyor. Geleneksel sanatla yeni medya sanatının buluşmasında Türkiye’de akla gelen kaynaklar resim, heykel, baskı, sinema gibi içerikler. Teknoloji Batı’dan geldiği için olsa gerek, yeni medya ile ilgili sanat çalışmalarında Doğu’ya ait birikimlerin kullanıldığı pek görülmez. Oysa bu alanda dünyaca kabul görmüş isimlerden Laura Marks, İslâm sanatlarının yeni medya için büyük ilham kaynağı olabileceğini düşünüyor. Sebebi ise soyut ve figüranlardan uzak olması. Bu yüzden yeni medyaya uyarlanması çok kolay. 1980’lerin sonunda programcı ve deneysel sanat uzmanı olarak işe başlayan Marks, bir süre sonra bilgisayar temelli medya sanatının çok basit öğelerle dolu olduğunu fark eder. Buradan çıkarılan ürünlerin zamanla kendini tekrar ettiğini ve ilginç gelmediğini düşünür. “Bu durumda yeni medya sanatı için daha orijinal söylemlere gitmek zorundaydık.” diyen Marks, yeni medya sanatına ilham verecek farklı arayışlara girer. Artık bir işi izlemekten çok içine girdiğini anlatan Marks, önce İslâm öncesi eserlerin verildiği 9. yüzyılı araştırır. Bu dönemde yeni medya için yeterli materyal olmadığına karar verince biraz daha ileriki zamanlara, yani İslâmi sanatların verildiği yıllara gelir. “Aslında yeni medya ile ilgilenen bir bilim insanıyken birdenbire sanat tarihçisi olarak devam ettim.” diyen Marks, 10 yılı aşkın süredir bu alanda çalışmalar yapıyor. Ve hem bir medya teorisi uzmanı hem de sanat tarihçisi olarak İslâm sanatlarını sınırsız bir kaynak olarak görüyor. İslâmi ve bilgisayar temelli sanat formlarının ikisi de insan ve hayvan figürlerini kullanmıyor. Bilgisayar temelli sanat çoğunlukla mecazi, ancak yazılım aracı mecazi değil. İslâm sanatı, figüre dayanan imgelerden kaçınıyor ve böylelikle her türlü üretici imgeye dayanan uygulamalarıyla çağdaş medya sanatına ilham veriyor. İslâm sanatı ve düşüncesi İlahi varlık/yokluğu simgeleyen güçlü soyutlamalar yapıyor ve yaratıcının direkt temsilinden kaçınıyor. Onu ispat ediyor ancak göstermiyor. Laura Marks’a göre bu şekilde bir temsil gücü İslâm sanatına sürekli kendini yenileyen ve farklılaşmasını sağlayan bir özellik katıyor. Yani yeni medya sanatının en çok ihtiyacı olan özelliği. Örneğin hat sanatı. Bilgisayar animasyonlarının en çok hat sanatından etkilendiğini söyleyen Marks şöyle devam ediyor: “Çünkü hat sanatının figürlere dönüşebilen ya da yeniden yazıya dönüşebilen mükemmel bir potansiyeli var.” İlham veren aynı potansiyelin kilim desenlerinde de fazlasıyla olduğunu düşünüyor Laura Marks. Geleneksel sanatın yeni medyaya uyarlanmasının eserdeki otantik anlamı kaybedeceği kaygılarına ise şöyle cevaplıyor: “Ben insanlar kilim yapmaktan vazgeçip yazılım üretsin demiyorum. Yazılım üretenlerin kilimleri çalışmasını istiyorum.”Böylesi zengin bir ilham kaynağını Türkiye’de yeni medya sanatıyla ilgilenenler henüz keşfetmiş sayılmaz. Laura Marks, bunun şaşırtıcı olmadığını düşünüyor. Çünkü uzun yıllardır Müslüman dünyası Avrupa’ya öykünüp, sanatlarına oradan ilham arıyor. “Batı Avrupalı sanatçılar ise birçok zaman İslâm sanatlarından ilham alabiliyor.” diyen Marks, farklı ülkelerdeki sanat akımlarının İslâm sanatları ve felsefesinden etkilendiğini ekliyor. Bunun sonucunda Batı Avrupa’da buraya yönelik çalışmalar yapılırken burada ise Batı Avrupa’ya dönük etki gözleniyor.Müslüman ülkeler arasında İslâm felsefesi mirasından en etkili faydalanabilen ise İran. Laura Marks’a göre sinemada diğer İslâm ülkelerini çoktan geride bırakan ülkede Molla Sadra’nın etkisi önemli. Sadra’nın geliştirdiği ‘hayal âlemi’ kavramının sinema araştırmalarını anlamayı kolaylaştıracağını düşünen Marks, “Hayal âlemi, duyusal alanın ötesindeki hakikatlerin kendilerini hayali algıya sunuşuyla açıklanabilir.” diyor.
↧