Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Bizde böyle olur tasarruf önlemi!

$
0
0
Galatasaray’ın birkaç tane 100 milyonla ifade edilen borç sıkıntısı içinde olduğunu bilmeyen yok. Ancak yeni yönetimin tasarrufa başladığı nokta ‘eski Türkiye’yi hatırlatacak nitelikte. Demirel ve Ecevit dönemlerinde sık sık gündeme gelen bu tür tasarruf önlemleri hiçbir sonuç vermemişti. Duygun Yarsuvat yönetimi, bizi tekrar o döneme götürdü!Galatasaray’da Duygun Yarsuvat yönetiminin tasarruf önlemleri geçen haftanın gündeminde oldukça geniş bir yer tuttu. 65 yaşını aşmış olanları emekli etmek ve yararsız olduğu düşünülenleri işten çıkartmak gibi önlemlerin amacı ortada. Sarı Kırmızılı kulüp ağır bir borç yükü altında ve hızla toparlanamazsa önümüzdeki sezon Avrupa Kupalarına katılamama tehlikesiyle karşı karşıya. Hatta eski yöneticilerden Prof. Dr. Mehmet Helvacı’nın açıklamasına göre bu kötü olasılığın oranını yüzde 99’a kadar çıkarmak mümkün…Ünal Aysal’ın aniden bırakıp ‘kaçma’sında en önemli etkenin bu olduğu sır değil. Eski başkan, devraldığından çok daha iyi bir mali tablo bıraktığını ileri sürse de onunla aynı fikirde olan birini bulmak imkansız gibi. 7-8 aylık sınırlı bir süre için göreve gelmiş bulunan Duygun Yarsuvat yönetiminin işinin çok zor olduğu da biliniyor. Ağır borç yüküyle birlikte takımdaki 41 futbolcunun durumu yönetimi kara kara düşündürüyor. Atsan atılmaz satsan satılmaz bir yığın adama her ay çuvallarla para ödemek zorundasınız…Günler su gibi akıp geçiyor ve mutlaka birşeyler yapmak gerekiyor. Yarsuvat yönetiminin bir miktar sıcak para bulduğu ve acilden de öndeki bazı ödemeleri yaptığı yolundaki haberler gazetelerde yer aldı. İkinci adım da kulüpte çalışan personelinin bir bölümünün işten çıkarılması oldu. (Buna kıyım demek ağır kaçar, tensikat da epeyce eskimiş bir sözcük, siz istediğiniz gibi anlayın). İşten çıkarma konusundaki ölçütlerden biri, 65 yaş üzerindeki personelin bir nevi emekli edilmesi yaklaşımıydı. Ötekiler de herhalde işe yaramadığı düşünülen, eski başkanın adamı olarak görülen kişilerdi.Kulüplerimiz gibi ne kadar kötü yönetildiklerinin sayısız örneği gözümüzün önünde olan organizasyonlarda birtakım gereksiz insanlar mutlaka vardır. Bunların işten çıkarılması, kurumun hayatiyeti açısından gerekli olabilir. Fakat hiç gerekli olmayan transferler için 10 milyonlarca euro su gibi harcanırken girişilen bu tasarruf önlemi insanı sadece güldürüyor. Çünkü 7-8 aylık görev süresi içinde bu eyleminizle taş çatlasa 1 milyon euro yarar sağlarsınız. Yani attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmez. O arada belki de bir yığın insanı yok yere mağdur etmiş olabilirsiniz.Bu tür önlemleri son 10-15 yılda unutmuş gibiydik. Ondan önceki dönemde her iktidar zamanında gündeme gelen bir konuydu bu. Özellikle Türkiye’nin 70 cente muhtaç duruma düşürüldüğü 1970’lerde sık sık sözü edilirdi. Bununla ilgili paketler hazırlanır, iğneden ipliğe herşeyden tasarruf edileceği ileri sürülür, adeta davullar zurnalar çalınır, kampanyalar yapılır, neredeyse ulusal seferberlik ilan edilirdi. Peki sonuç? Onu hiç sormayın! Koskocaman bir hiç… Çünkü iyi-kötü tasarruf yapılabilecek bazı kalemlere kimse dokunamazdı. Örneğin, lojman ve makam aracı saltanatı konusunda hiçbirşey yapılamazdı.Bu tasarruf önlemlerinin komedi boyutuna vardığına defalarca tanıklık ettim. Örneğin, kamuda kullanılan beyaz kağıtların arka yüzüne de yazı yazılacağını ve bunların sonradan tuvalet kağıdı olarak kullanılacağını öneren-buyuranlar bile olmuştu! Üretmeyen bir talan ekonomisinin, ne kazandığı gözler önünde olanlardan bile vergi alamayan bir yönetim çaresizliğinin getirdiği çıkmazları güya böyle önlemlerle aşacaktık. Hiçbiri en küçük bir sonuç vermedi ve battık! 12 Eylül’ün bir yüzü de bu batış durumuyla ilgilidir…100 milyon euro çöpe atıldı!Galatasaray, 2011’de göreve gelen Ünal Aysal’la tekrar ayağa kalktı ve önemli bir atılım yaptı. Peşpeşe 2 şampiyonlukla Devler Ligi’nde oynama durumu, haliyle bunlara bağlı gelirlerin zirve yapmasını sağladı. Şirketin hisse satışından da önemli bir girdi sağlandı. Sponsor desteği arttı. Yani mali açıdan derlenip toparlanma konusunda önemli bir şans doğdu. Fakat hiç gereği olmayan bir yığın transfere ödenen akıl almaz paralarla bu şans ve imkan heba edildi. Sarı Kırmızılı kulübün gereksiz transferler için ödediği ve taahhüt altına girdiği paranın toplamı 100 milyon eurodan az değildir.Bu hesabı abartılı bulanlar olabilir. Hemen hiç oynamadan giden Hajroviç’le 5 milyon euro uçtu. Bruma’nın bonservisine 13 milyon euro verildi. Telles için de 7,5 milyon euro çıktı kasadan. İkisinin de kaçıp gitmesi uzun sürmez! Olcan’ın transferi için üste verilen Salih’in bonservis bedeli 2 milyon 750 bin euro idi. Takımda kaç maç oynayabileceği kuşkulu olan Yasin için de ona yakın bir rakam sözkonusu. Sadece 4 adamın maliyeti 30 milyonu buluyor. Bunun daha kendilerine ödenecek kısmı var. Göndermeye kalktığınızda yine para vereceksiniz. Bu durumdaki toplam oyuncu sayısı 15’i buluyor. Peki, o zaman, toplam maliyet 100 milyon eurodan aşağı olabilir mi?Peki, bunun karşılığında elde edilen ne? Sıfır bile değil, eksi! Bu kadar çok oyuncunun kadroda bulunması hem yönetimin saçmalamasına hem de teknik direktörün çuvallamasına yol açıyor. Yönetim saçmalıyor, belki de en gerekli adamlar olan Sabri ve Eboue’yi kadro dışı bırakıyor. (Üstelik o sırada, birinin 1,3 milyon, ötekinin 2,5 milyon olan yıllık ücretlerini tıkır tıkır ödüyor). Teknik direktör nasıl bir kadro yapacağını bilemiyor, her hafta birkaç oyuncusu değişen takımda da sistem ve oyun istikrarı oluşmuyor. Yani çok para harcayarak takımı güçlendirmiş değil tam tersine işleyen düzeni bozmuş oluyorsunuz. Sarı Kırmızılı takım 2 sezon önce oynadığı futbolu mumla arıyor!Ondan sonra da belki içlerinde son derece gerekli insanların bulunduğu birilerini işten çıkararak, bu korkunç kaybın belli bir bölümünü telafi edebilmeyi amaçlıyorsunuz. Buna hesap kitap bilen herkes güler. Üstelik ister-istemez yapılan haksızlıklar yüzünden o insanlardan bazılarının ahını alma durumunuz da var. Bütün bu nedenlerle çok geç değilse şu işi bir kez daha düşünün demeden edemeyeceğim. Bu tür tasarruf önlemleriyle ancak sözü edilen dönemin Demirel ve Ecevit hükümetlerinin vardığı yere gidilebilir. O yerin neresi olduğunu da sevgili hocam Duygun Yarsuvat benden çok daha iyi bilir. İkisi de Demirel değil mi? Brezilya’dan evimizde yediğimiz 4 golle bir kez daha sarsılırken FIFA da bizi biraz eğlendirme görevini üstlenmiş gibiydi. İlgili bültende Semih Kaya’nın Suat Kaya diye yazılması, kalecimiz Volkan Demirel’in de Süleyman Demirel oluşu çoğu gazetede ‘skandal’ olarak değerlendirildi.Elbette ki o kadar büyütülecek bir durum yok. Uluslararası alanda Türkiye olarak adımız silindikçe oyuncularımızla eski cumhurbaşkanlarını ayırdetmek de zorlaşıyor! Yakındaki bir maç bülteninde Sayın Cumhurbaşkanımızın adını görmek, hiç de şaşırtıcı olmaz!Üstelik arada ciddi bir bağ da bulunuyor: Allah uzun ömürler versin, 9. cumhurbaşkanımızın uzun yıllar süren 7-8 dönemlik başbakanlığı sırasında uluslararası alanda yediğimiz goller de hiç az değildi! Kendi ifadesiyle 70 cente muhtaç duruma düşmemizde en büyük etken, onun yaptıkları ve yapamadıklarıydı.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue