Belçika Kültür Bakanlığı’nın finanse ettiği Gizli Yüzler filmi, Belçika’da geçiyor ama yönetmeni ve oyuncuları Türk. Türkçe çekilen film, Avrupa’da alt yazılı gösterildi. Avrupalı Türklerin hayatları gibi... Film Avrupalı yeni nesil Türklerin yalnızlık buhranlarını anlatıyor.Belçika Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle çekilmiş bir Türk filmi Gizli Yüzler. Yönetmeni, ana oyuncuları Türk. Belçika’da geçiyor hikâye. Kahramanların dışındaki herkes Belçikalı. Ama film Türkçe çekilmiş. Bu, izleyiciyi şaşırtan önemli bir detay. Türkleşmiş bir Avrupa. Avrupalılaşmış Türkler.Gizli Yüzler, korku-gerilim filmi olarak tanıtılıyor ama bence gerilim-dram tarzı bir film. Yalnız kalmış şehirli bir kadının dramı… Filmin sonu ise şaşırtıcı. ‘Olaylar hiç de sanıldığı gibi olmayabilir’ mesajını veriyor. Gizli Yüzler, Belçika doğumlu bir Türk yönetmenin ikinci filmi. İlk filmi festivallerde epey ses getiren Sümeya Kökten, ikinci filmiyle Türk seyircisinin karşısına çıkmak istemiş. O yüzden senaryosunu Fransızca yazdığı filmi Türkçe çekmiş. Senaryosuna ilham veren ise kendisine Sümeya ismini koyan annesinin yakın arkadaşı Aynur teyzesinin hayat hikâyesi olmuş. Söndürmeyi unuttuğu sigarası yüzünden çıkan yangında iki oğlunu kaybetmiş. Gizli Yüzler filminin kahramanının hayatı da bu yüzden allak bullak oluyor. Eşinden ayrılıyor, psikolojisi bozuluyor. İşin içine boşandığı eşinin geçmişi karanlık yeni eşi, çocukları, bir cinayet vakası da girince polisiye bir gerilimle karşı karşıya kalıyor seyirci. Yönetmenin ikinci tecrübesi olması filmde ve senaryoda yer yer boşluklar, teknik eksikliklere sebep oluyor. Filmde yer alan polisiye öğeler ise Kökten’in 2 yıl öncesine kadar Belçika’da polis olarak görev yapmasından kaynaklanıyor. Kökten; “8 sene üniformalı, silahlı polislik yaptım. Aslında avukat olmak istiyordum. Ama avukatların da okuduğu metinleri virgülüne varasıya ezberlemek gerekiyordu, benim onun için sabrım yoktu. Polisliği de sevdim ama yaşadığım ırkçılık, motivasyonumu bozdu. Kaçmak için sinemaya girdim. Belçika’da polislerin yüzde 70’i Flaman ve Fransızca konuşanlara bile karşılar.” diyor. Aynı zamanda müzisyen olan Sümeya Kökten’in ilk filmi toplumun ötekine tolerans göstermemesini anlatıyor. Başörtülü bir kadına başkalarının tahammülsüzlüğü, aile baskısı, İslamofobi, yobazlık ve festivallerde ilgi görmesine sebep olan eşcinsel karşıtlığının yanlışlığı vurgusu. Kökten’e “Filminizde o vurgu olmasaydı, festivallerde ilgi duyulur muydu?” diyoruz. Cevabı şöyle oluyor: “Hayır tutmazdı. Çünkü acemice bir işti. Acemice olmasına rağmen bazı şeyler vardı, genel kadraj filan. Hem amatör hem profesyonel arasında bir işti. Ve toleransı işliyordu. Festivallerin ilgi duyması bir Türk’ün, bir Müslüman’ın tabuları işlemesi tabii ki. Ama ben inanmadığımı savunmam. “Ermeni soykırımı oldu, Türkler ölmedi ama Ermeniler öldü” diye bir film yaparsam hemen Belçika Kültür Bakanlığı’ndan bir milyon Euro alırım. Ama yapmam çünkü inanmıyorum. O savaşta Türkler de öldü, kusura bakmasınlar.”Kökten’in babası Belçika’ya işçi olarak gelen ilk 12 Türk’ten biri. Bugün 75 yaşında. 5 çocuğu var, en küçükleri Sümeya. Diğerlerinin hepsinin kendi şirketleri var ve hikâyeleri... Kökten’in bir sonraki projesi de babası gibi ilk gelenlerin hikâyesini anlatmak: “Belçikalıların ihtiyaçları vardı, çağırdı ve biz geldik. Onların işlerini yaptık. Artık ihtiyaçları yok ve ‘gidin’ politikası izliyorlar. İslamofobi ile ilgili bir belgesel olacak bu.” Belçika Kültür Bakanlığı’ndan bu belgesel için destek istemişler. Birtakım bahanelerle geçiştirilmiş. Kökten, “Belki de verirler.” diyor. Gizli Yüzler için destek vermelerinin sebebi sosyal bir sorunu ele almasıymış. “Toplumda boşanma oranları çok arttı. Türkler arasında da. Yalnız insanlar. Gizli Yüzler’de bunu ve sonuçlarını anlatıyorum.” diyen Kökten, yönetmen olarak temel vurgusunun tolerans olduğunu söylüyor. Ötekine tolerans göstermek.
↧