Galatasaray’da niçin kadro dışı bırakıldığı bir türlü anlaşılamayan kaptan Sabri Sarıoğlu, yönetim değişikliği sonrası takıma döndü. Ancak medya olarak bu konuda iki açıdan görevimizi yapamadık. Birincisi, Sabri’nin niçin kadro dışı bırakıldığını öğrenip kamuoyuna anlatamadık. İkincisi, bu kararı alanlara “Siz kim oluyorsunuz ya da bu oyuncu ne yaptı ki böyle bir cezalandırma hakkını kendinizde bulabiliyorsunuz?” diye soramadık.Galatasaray’da Sabri Sarıoğlu’nun kadro dışı bırakılmış olmasına akıl erdirmek imkansız gibiydi. Gerçek sebebin ne olduğunu da bir türlü öğrenemedik. 1999 yılında henüz 15 yaşında Sarı Kırmızılı kulübe gelen bu futbolcu 19 yaşında A takımına girdi ve o günden bu yana takımda yer alıp kaptanlığa kadar yükseldi.Bu neden onun başarısızlığı ise pek inandırıcı olmaz. Sabri Sarıoğlu yakın zamanlara kadar da milli takımın değişmez oyuncularından biri durumundaydı. Sonrasında hem Gökhan Gönül’ün çıkışı hem kendisinin Galatasaray’da sürekli forma şansı bulamaz duruma düşmesi nedeniyle bu imkanı kaybetti. Görev verildiğinde her zaman elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.Tersini düşünen az değil ama gerçekte Sabri Sarıoğlu ülkenin en başarılı oyuncularından biri. Bunu kanıtlamak da hiç zor değil. Örneğin, onun şu anda en çok milli olan futbolculardan biri, belki de başta geleni olduğunu biliyor musunuz? Çeşitli milli takımlarda tam 170 kez forma giydi Sabri Sarıoğlu. Ondan 4 yaş büyük Emre Belözoğlu’nun toplam milli olma sayısı 162.En çok A milli olan futbolcumuz Rüştü Reçber, Ay Yıldızlı formayı 120 kez giydi ama toplam sayısı 12 Ümit’le birlikte 132… Türk futbolunun neredeyse bütün rekorlarını kırmış olan Hakan Şükür’ün 133, Tugay Kerimoğlu’nun 135. Dolayısıyla uzun boylu bir araştırmaya gerek duymaksızın Sabri’nin bu listenin başında olduğunu kabul edebiliriz.Peki, herhangi bir oyuncu tesadüfen böyle bir başarı kazanabilir mi? Gülerler adama! O kadar da değil, Sabri’nin Sarı Kırmızılı takımda da hem özellikle yabancılara oranla çok düşük bir paraya oynadığını hem de herkesten çok çaba gösterdiğini hepimiz biliyoruz. Peki, sorun ne? Niçin ve nasıl kadro dışı bırakılabiliyor? Bunları niye araştırmıyoruz?Sabri’nin sporcu kişiliğinden, saygısından, çalışmasından, tavırlarından, profesyonellik anlayışından, verilen her türlü görevi yapmasından ve daha akla gelebilecek bir yığın durumdan yakınması olan tek kişi tanımadım bugüne kadar… Tam tersine bu konulardaki olumlu özellikleriyle her zaman övgüler almış biri o. Peki daha ne?Neymiş, bazı sosyal medya maymunları onun iyi orta yapamayışıyla ilgili birtakım saçmalıkları sürekli gündeme getiriyormuş… Sabri’nin başarısız bir oyuncu olarak görülmesine bu yetti adeta! Galiba yönetim bunları ciddi şeyler sandı ya da kendince başka bazı hesapları vardı. Yine de onun kadro dışı bırakılma nedenini bilmiyoruz.Bitmedi, her zaman camiada çok önemsenen Galatasaraylılık ruhu denilen kavramı ayakta tutabilecek ve takım içinde egemen kılabilecek sayılı adamlardan biri Sabri Sarıoğlu. 40’ı aşkın oyuncuya sahip Sarı Kırmızılı takım sahaya 11 hayaletle çıkıp çuvallamaya başladığı zaman birileri bunu anlar gibi oldu.Sabri Galatasaray’dır, Prandelli değil!Sabri’nin kadro dışı bırakılmasıyla ilgili bazı tevatürler var. Mancini’ye karşı bir tepkisi olduğu yani aralarında bir tatsızlık yaşandığı için Prandelli’ye böyle bir tavsiyede bulunulduğu bunlardan biri… Öteki de Aysal yönetiminin onu Galatasaray kaptanlığına layık görmeyişi nedeniyle böyle bir yola gidildiği yolundaki söylenti…İki durumda da Prandelli’nin kişiliksiz davrandığını bir yere yazmak zorundayız. “Bu konudaki kararı ben veririm” diyemeyen bir teknik adamın herhangi bir takımda başarılı olma şansının bulunmadığını, bunun o kadar vahim bir durum olduğunu da görmezden gelemeyiz. Yönetim kadar o da kusurlu bu işte. Bugün de bunun cezasını çekmek zorunda.Real Madrid, Barcelona başta olmak üzere dünyada bildiğiniz bütün büyük takımların gerçek gücü kendi özkaynak düzenine dayanır; transfer işin süsü, taraftarın değişik bir mutluluk kaynağıdır. Bunu da en açık biçimde Sir Alex Ferguson ifade etmiştir. Başka büyük hocaların da aynı doğrultuda sözleri vardır. Belki de futbolun en büyük gerçeklerinden biridir bu.Bizdeki en çarpıcı örnek de Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazanırken kadrosunda özkaynak düzeninden gelen 6 oyuncunun bulunmasıydı. 7. oyuncu Tugay Kerimoğlu da sadece birkaç ay önce ayrılmıştı. Üstelik Hakan Şükür, Arif Erdem gibi oyuncuları bile bu kapsamda görmek mümkündü. Hatta bazı yabancılar bile böyle hareket edebiliyordu. Başarı öyle geldi.Bugün de isterseniz transfere yüz milyonlarca euro dökün, takımınıza kimlik ve kişilik kazandıracak olan özkaynak düzeninden yetişen oyunculardır. Sarı Kırmızılı takım bu açıdan tarihinin en zayıf dönemlerinden birini yaşıyor. Sabri Sarıoğlu ve Emre Çolak’a bir de Semih Kaya eklendi, o kadar! (Aydın Yılmaz’ı unutmadım ama bir daha ne zaman Sarı Kırmızılı formayı giyer, kestiremiyorum). Kuşkusuz özkaynak düzeninden gelen tek oyuncusu bulunmayan Fenerbahçe’ye oranla bu bir üstünlük olsa da yeterli değil.Sabri böyle anlamsız biçimde kadro dışı bırakıldığında medya olarak gazetecilik sınırları içinde tepki gösterebilmeliydik. Kimse masal anlatmasın, ‘kulübün kararıdır, saygı göstermek zorundaydık’ diye. Nice saçmasapan konuyla ilgili olarak arkadaşlarımız hesap sorar pozlarda ortalığı birbirine katıyor. Ancak bu konuda uyuduk. Daha doğrusu Sabri’yi biz de önemli bir adam olarak görmedik; en açık deyişle, umursamadık.Neyse, öyle ya da böyle Sabri geri döndü ama şimdi benzer bir durum da Trabzonspor’da ortaya çıktı. Orada da Mustafa Yumlu ve Zeki Yavru’nun kadro dışı bırakılmalarını -nedeni ne olursa olsun- kabullenebilmek imkansız. Takımda özkaynak düzeninden gelen son iki adam özellikle seçilmiş sanki! Bir sezonda 20’den fazla transfer yapma cinneti içinde haliyle böyle durumlar ortaya çıkıyor ama zarar gören de o kulüpler oluyor. Neyse ki bunun farkında olup sesini yükselten birileri çıktı. Her an gidebilecek bir teknik adamın saçmalıklarına kendi öz değerlerinizi kurban ederseniz başarı için daha çok uzun yıllar beklemek zorunda kalırsınız. İşler nasıl gidecek? Roberto Carlos, takımında işlerin iyi gitmeyişiyle ilgili olarak “Brezilya’da şöyle bir söz vardır: Herşey başladığı gibi gitmez.” dedi.O, muhteşem futbolculuk yaşantısının ardından geçen sezon başarısını kanıtlamış bir hoca. Bu kez ilk 7 haftada takımı gerçekten talihsiz maçlar oynadı ve puanlar kaybetti. O bakımdan toparlanması zor olmayacaktır.Ancak umutlarını bu söze bağladıysa işi zor diyebiliriz çünkü biliyorsunuz bizde de şöyle bir söz vardır:Birşey nasıl başladıysa öyle gider. Hagi mi geliyor? Kimi zaman medyanın zeka seviyesi tüyler ürpertici derecede düşük haberler yapıp sonra da bunlar üzerinde tartışma açmasına tanık olmak insanı gerçekten incitiyor.Hagi’nin Sarı Kırmızılı takımın başına teknik direktör olarak geleceği yolundaki haberler bunun son örneklerinden biri… Onun hemen yanına Selçuk’un kaptanlığının alınacağı yolundaki saçmalığı ekleyebilirsiniz… A. Albayrak’ın M. Denizli ile görüştüğü uydurmasını da…Gerçekte ne Galatasaray yönetiminin böyle bir düşüncesi var ne de bununla ilgili herhangi bir niyet ortaya konulmuş. ‘Bu dönemde okurlar bunu yer!’ anlayışıyla yapılan sayısız masabaşı uydurmalarından bazıları bunlar...Yapmayın arkadaşlar, tamam, gerçek habercilikten çoktan vazgeçtik ama biraz daha zeka düzeyi yüksek birşeyler uydurmak o kadar da zor değil.
↧