Eski bir taksi ile yetimhanenin bahçesine girdiğimizde çocuklar için son ders zili çalıyor. 50 dakikalık bu son dersten sonra Addis Ababa’daki yetimhanenin kızları ve minik oğlanları, daha farklı bir yerdeki barınma alanlarına gidecek.Oraya girebilmemiz mümkün değil, sadece o günün son dersini, bir de öğrencilerin çıkışları esnasında fotoğraflar çekebileceğiz. Görevliler sınıfları dolaştırıyor bizi önce. Yerler toprak, tahtadan çakılmış derme çatma iskemleler üzerinde çocuklar alabildiğine yüksek sesle koro halinde Kur’an’dan ayetler okuyorlar.Çıkış zili çalmadan hemen önce Sabrina isimli kız geliyor yanımıza, 7 yaşında. Üzerindeki hırkanın dirsekleri lime lime olmuş. En son ne zaman yeni bir giysi giydiğini hatırlamıyor. Hayatımda gördüğüm en güzel çocuk gülümsemesiyle gülümsüyor. Orada geçirdiğim zaman boyunca hep bu minik kızı arayacak gözlerim, bir daha da onu gülümserken göremeyeceğim. Said var bir de. Başında kendisine büyük gelen takkesiyle. Bu takkeyi ziyaretimizden bir yıl önce yetimhaneye gelen bir Türk vermiş kendisine, o zamandan beri hiç çıkarmamış, uyurken bile. Hiç konuşmuyor Said. Bir arkadaşının söylediğine göre takkeyi başından almaya kalktığınızda ağlamaya başlıyormuş. Orada bulunuşumuz bir oyun gibi çocuklar için, çığlık çığlığa koşuşturuyorlar.Kızlar çoğunlukla ikili dolaşıyor, böyle bir ikiliye sarı çiçeklerin önünde rastlıyorum. İkisi birden ellerini ağızlarına götürüp kıkırdamaya başlıyorlar, biri dayanamıyor, kahkaha atmaya başlıyor. Böyle gülmelerine sebep ne bilmiyoruz, ama yüzleri o kadar aydın ki orada olmaktan hüzün duymaktan ziyade mutlu oluyoruz.Bir görevli, çocukların ziyaretçiler geldiğinde çok mutlu olduklarını söylüyor. Normalde daha durgun olurlarmış. Etiyopya’nın başkentinde geçirdiğimiz yaklaşık iki haftanın son gününü buraya ayırdığımız için çok pişman oluyoruz, defalarca gelinse az. Durumu bilsek hiç olmazsa Said için bir ayakkabı, Sabrina için bir giysi belki. Çocukları gruplar halinde götürüyorlar, artlarından bakakalıyoruz. Taksici korna çalıyor, biz de gidelim diye. Tekrar oraya gidebilme ihtimalini ölçüyoruz içimizde. Nasip. Belki çok zor. Ama muhakkak bizden sonra gidecekler olacaktır, bir yetimin başını okşamak ahirette bile nasip olmayacak nimet. Buyrun gidin, sizi bekliyor olacaklar.
↧