Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Araplar da Türklerden gelecek paraya muhtaçtı!

$
0
0
‘Araplara para yedirmek istemiyorum’, ‘Bizi arkadan vurdular’, ‘Ortalık Arap turistten geçilmiyor’ gibi ifadeler, Türkiye’de Araplara dönük ayrımcı söylemlerden sadece birkaçı. Bir de ‘Anladıysam Arap olayım’ gibi şuursuzca söylenen deyimler var. Türk-Arap ilişkileri son yıllarda nispeten iyi bir yola girse de geçmişten gelen önyargılar peşimizi bırakmıyor.Geçtiğimiz hafta Edirne’de bir alışveriş merkezinde hayranlarıyla bir araya gelen sanatçı Leman Sam, “Hacca ve umreye gitmem, Araplara para vermek istemiyorum.” dedi. Sanatçı aynı toplantıda Edirne’nin çok Avrupai ve uygar bir şehir olduğunu da söyledi. Basit bir sanatçı-hayran buluşmasında konu nasıl oldu da buralara kadar geldi bilmiyoruz ancak toplumsal geçmişimizin bizlere sağladığı bazı tahminlerimiz var. Türkiye’de Kemalist ideolojiyle yetiştirilen kesimlerin ‘Batı’yı yüceltip, Doğuyu, alçaltarak tespit yapmak’ gibi bir alışkanlığı olduğunu biliyoruz mesela. Yine belli kesimlerin ‘aydın ve entelektüel’ kimliğinin arkasına gizlenerek farklı kesimlere yönelik nefret söylemini meşrulaştırabildiğini de.Öte yandan Araplara yönelik bu tür olumsuz söylemleri ilk dile getiren Leman Sam değil kuşkusuz. Daha önce de eski CHP Genel Sekreteri Önder Sav, hacca gitmek istediğini söyleyen bir vatandaşa ‘Boşver Araplara para kaptırma’ demişti. Bu ifadenin kutsal yolculuğa mesafeli bakan kesimlerin sloganı haline geldiği bir gerçek ancak bunu sadece cumhuriyet nesline mal etmek de haksızlık. Zira, ‘Araplar çok pis bir millet’, ‘Ortalık Arap turistten geçilmiyor’, ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ gibi söylemleri çevremizden sık sık duyduğumuzu, hatta zaman zaman bizatihi dile getirdiğimizi kim inkâr edebilir ki? ‘Anladıysam Arap olayım’, ‘Arap saçına döndü’ gibi iyiden iyiye dilimize yerleşen deyimlere ve köpeklere ‘Arap’ ismi verilmesine hiç değinmiyoruz bile. Hasılı, farkında olarak ya da olmayarak, ortak bir geçmişi paylaştığımız ve aslında çok benzer kültürlere sahip olduğumuz bir millete üstten bir bakışımız olduğu aşikâr. Hatta hızını alamayıp Efendimiz’in (sas) Arap olmasını diline dolayanlar bile var.Medya ve eğitim dilinin temizlenmesi gerekiyorTürk-Arap Bilim-Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Dr. Muhammed Adil, iki millet arasında zaman zaman yüzeye çıkan bu olumsuz söylemlerin sebeplerini geçmişe dayandırıyor. Tarihte Türkler ve Araplar arasında dönemin İngiltere yönetimi tarafından görünmez, suni bir duvar inşa edildiğini söyleyen Adil, “Belli dönemlerdeki basiretsiz yönetimler, iki tarafta da hakim olan garip bir milliyetçilik, eğitim sistemi ve medyanın da yardımıyla bu suni duvarı gerçek bir duvar haline getirdik.” diyor. İki halkı birbirine yabancılaştırmak için inşa edilen bu suni duvarın özellikle Cumhuriyet döneminde güçlendirildiğini vurgulayan Adil, “Arap tarafında da güçlenen milliyetçi unsurlar, iki tarafın ilişkilerine zarar verdi. Ve onlar da yabancılaştırma projesine alet oldu.” diyor.25 yıldır Türkiye’de yaşayan Tunus doğumlu Adil, Leman Sam örneğindeki gibi söylemlerde iki tarafın birbirini tam olarak tanımamasının da etkili olduğunu düşünüyor: “Bu olumsuz imaja sahip olan insanlar Arap ülkelerindeki kültürü yakından hiç tanımadı. Arap ülkelerini ziyaret eden biri, iki kültürün yakın olduğunu çok rahat görebilir. Bunlar uzaktan yapılan yorumlar.”Türk-Arap ilişkileri uzmanı olarak Türkiye ve Arap dünyasında çeşitli üniversitelerde ders veren Dr. Adil, son 20 yılı Türk-Arap ilişkileri açısından ‘çok iyi’ olarak değerlendiriyor. Eskiye nazaran hem ekonomik hem siyasi hem de sosyal ilişkiler bakımından çok iyi bir yerde olduğumuzu söyleyen akademisyen, “Tabii 20 yıl yetmez bunun için. Çok uzun vadeli hem devlet hem halk hem de akademik ve medya dünyasına büyük görevlerin düştüğü uzun bir süreç gerekiyor. Özellikle medya dilinin temizlenmesi gerekiyor.” diyor.Irkçılık ve soykırım konularında çalışmaları olan tarihçi Ümit Kurt, Leman Sam’ın söylemini ‘son derece tipik bir Kemalist oryantalizm örneği’ olarak değerlendiriyor. Türkiye’de Araplara dönük bu ayrımcı söylemin içeriğini Edward Said’den mülhem oryantalist bakış açısının teşkil ettiğini ileri sürüyor: “Cumhuriyet ilkeleriyle yetiştirilmiş söz konusu kesimlerin ve Kemalizm’in zaten kendi toplumuna ve halkına yönelik her zaman bir iç oryantalizm bakışı olmuştur. Yani halk aslında cahil olduğundan eğitilmesi ve terbiye edilmesi elzem bir entite olarak görülür.”Türk milliyetçiliğinde araplara muazzam soğukluk varABD’de Clark Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını sürdüren Kurt’a göre Cumhuriyet neslinin İslam ve Müslümanlık anlayışının Araplarınkinden farklı, ayrı ve daha ‘soft’/reformist olduğuna dair net bir görüş var. Bu kesimler tarafından Arap İslamı’nın daha radikal ve ekstremist olduğunun düşünüldüğünü söyleyen Kurt, “Tabii bir de tarihten gelen ‘Arap ihaneti’ bu ayrımcı söylemin altında yatan önemli tarihsel nedenlerden biri. Türkiye’deki dindar ve muhafazakar kesim açısından yine Arapların İslam anlayışını benimsemeyen bir eğilim olduğunu görmek mümkün.” diyor. Ancak Araplara yönelik bu olumsuz söylemin altında yatan esas meselenin Türk milliyetçiliği ve Türk milli kimliğinin inşası ile bire bir ilintili olduğunu ileri süren Kurt, “Bilhassa Türk dilinin saflaştırılması; Arap ve Fars etkisinden kurtarılması hareketi ile başlayan Türk milliyetçiliğinde Araplara ve Arapça diline muazzam bir soğukluk var.” diyor. Araplara yönelik ayrımcı söylemin daha çok bir medeniyet kavramı üzerinden neşet ettiğini vurgulayan Kurt, şunları söylüyor: “Türklerin medeniyet kurma hasletlerinden bahsediliyor ve aynı hasletin Arap kavminde olmadığı, zira Arapların medeniyetten nasibini almadıkları söylemi üzerinden bir üstünlük iddiası kuruluyor.”Türk milli kimliğinin biçimlenmesi ve Türk ulus devlet oluşum sürecinin esasında oldukça seküler bir süreç olduğunu ifade eden Kurt’un bu süreçte dinin kullanılmasına dair söyledikleri çarpıcı: “Ancak halkın bu kimliği benimsemesi için her zaman dine ihtiyaç vardı. İslam bu anlamda önemli bir eksikliği giderdi, bu kimliği inşa edenler açısından ve araçsal olarak kullanıldı. Ancak bunu yaparken İslam’ın olabildiğince ‘seküler’ versiyonunu benimsediler. Zira İslam, Türklüğün sadece destekleyici unsuru olarak görüldü. Ve adeta İslam’ın millileştirilmiş bir formunu oluşturmaya çalıştılar. Dolayısıyla böyle bir kimlik tahayyülünde aynı İslam anlayışına sahip bir Araplığın yeri olamazdı. Aynı dine ve hatta mezhebe sahip oldukları Araplardan kendilerini ayrıştırmaları ve adeta onları ötekileştirmeleri gerekiyordu. Bu noktada ‘bizi arkamızdan vurdular’ ve ‘hain Araplar’ söylemi önemli ölçüde iş gördü.”Araplara dönük ırkçı tavır, İslam üzerinden yürüyorİnternette ‘Ayrımcı Sözlük’ adıyla kurduğu blog’unda azınlıklara yönelik kullanılan ayrımcı ifadeleri toplayan siyaset bilimci Ahmet Özcan, Türkiye’de yaşayan insanların temel değerlerinden biri olan İslam ile ilgili ‘hac’ üzerinden seçkinci, üstten bakan bir dil kullanıldığını söylüyor: “Elbette, her türlü düşünce ifade edilebilmeli, seçkinci bile olsa, ancak bu seçkincilik ‘Araplar’ üzerinden yapılan bir ayrımcılıkla kuruluyor.” diyor. Özcan, aslında burada söyleneni açmak icap ederse ‘Araplar gibi bir millete para kazandıracağıma ‘örneğin’ Paris’e gider Fransızlara kazandırırım.” gibi bir ifade ortaya çıktığı görüşünde. Bütün Arap halklarına yönelik düşmanca bir tutumun bu sözlerle açıkça görüldüğünü vurguluyor: “Ne yazık ki, Türkiye’de Araplara yönelik ırkçı tavır en çok İslam üzerinden seçkinci bir tavırla yapılıyor. Yani, bu düşüncenin altında hem Araplara yönelik ayrımcılık hem de İslam’a yönelik bir seçkincilik olduğunu düşünüyorum.”Bizi ayrıştıran değil, birleştiren noktalar daha fazlaDoç. Dr. İhsan Çapcıoğlu (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi): Araplara yönelik önyargıların ya da tahkir edici söylemlerin büyük oranda dini-toplumsal gerçekliğimizden beslendiğine kuşku yok. Bu, esasında sadece bizim kültürümüze özgü bir şey de değil. Her toplumun kendisi dışındaki topluluk ya da toplumlara ilişkin bu tür ön/kalıp yargıları vardır. Araplar arasında da Türkler ve Avrupalılarla ilgili benzer söylemlere ve önyargılara rastlayabiliriz. Bu durumun kültürler arası karşılaşmaların tarihsel karakterini yansıttığını da söylemeliyiz. Başka bir ifadeyle kültürlerin birbirlerine karşı kullandıkları bu tür söylemleri; tarihsel hafızalarındaki yaşanmışlıklarının yanı sıra kuşaktan kuşağa taşıdıkları dilsel ve dinsel jargonlar üzerinden okumak daha doğru olur kanaatindeyim. ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ söyleminin etkisini ve geçerliliği olup olmadığı konusunu tarihçilere bırakmalıyız. Ancak şunu söyleyebiliriz: İnsan savunma mekanizmaları olan ve yeri geldiğinde bunları etkin kullanan bir varlıktır. ‘Öteki’ne ilişkin savunma reflekslerimizi değil, sağduyularımızı harekete geçirmeli ve sağduyu bilgimizi sosyolojik gerçeklikle buluşturarak, onunla birlikte kullanmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü Müslüman kültürler arasındaki dinsel ortaklık önyargılı söylemlerimizi değil, ortak din dilimizin safiyetini beslemeye çok daha uygun. Bu yolu tercih ettiğimizde, aynı havzadan beslenen kültürler olarak bizi ayrıştıran değil, birleştiren noktaların daha fazla olduğunu göreceğimizde kuşku yok. Nefret dili, tarafgirlik, ayrımcı politikalar, kime ya da kimlere karşı olursa olsun her zaman ve her durumda işlevsizdir. Sebebi ne olursa olsun bu tür politika ve uygulamalarla mücadele etmek hepimizin en temel insani görevi.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue