20. Altın Koza Film Festivali dün sona erdi. Peki bir hafta boyunca festivalde neler yaşandı? Festivalde en çok konuşulan konu neydi, hangi oyuncular nasıl tepkiler aldı, ne tür itiraflarda bulundu? Festivalin perde arkası…20. Altın Koza Film Festivali, tarihinin en görkemli açılışıyla başladı. Sinemamızın dört yapraklı yoncası Filiz Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik bir o kadar ünlü kavalyeleriyle Adana seyircisinin karşısına çıktı, 100. yaşını kutlamaya hazırlanan Türkiye sinemasına selam durdu. Sonra yerli yabancı filmler gösterildi birer birer. Bir haftada 115 film 450 gösterimle seyirciyle buluştu. Listede yıldızı bol yerli yapımlar da vardı, Cannes Film Festivali’nden sonra Türkiye’de prömiyer yapan filmler de: Coen kardeşlerin ‘Sen Şarkılarını Söyle’si, Asghar Farhadi’nin Geçmiş’i, Amat Escalante’nin Heli’si de… Neredeyse bütün filmlerde salonlar tıklım tıklım doldu, söyleşiler dolu dolu geçti. İşte bir hafta sonunda Altın Koza’dan çıkan ayrıntılar:En mutlu an:Dört yapraklı yoncanın bir araya gelmesi başlı başına bir olay. Bir de onlara Yetkin Dikinciler, Sinan Tuzcu, Halit Ergenç, Yiğit Özşener gibi yeni dönemin gözde oyuncuları eşlik edince Koza mutluluğa boğuldu. Açılıştan önce klasik otomobillerle yapılan tur, kırmızı halı geçişi, seyirciyle buluşulan anlar ‘en mutlu an’lar olarak hafızalara kazındı. İhtişamlı açılış İzzet Günay, Çolpan İlhan’lı onur ödülleri gecesini gölgede bıraktı.En çok konuşulan konu:Festival sansür iddialarıyla başladı. Kulis gazetesinin manşetine göre Kürt yönetmen Kazım Öz’ün filmi ‘Bir Varmış, Bir Yokmuş’ son anda programdan çıkarıldı, yerine M. Kemal Uzun’un Çanakkale: Yolun Sonu alındı. Öz, yaptığı açıklamada seçici kurulun filmini seçtiğini, son anda yarış dışı bırakıldığının kendisine bildirildiğini söyledi. Kulislerde bu konu gündemden düşmedi ama ne yönetmen-oyunculardan bir açıklama geldi, ne de yönetimden.En sıkıcı an:Türkiye prömiyeri yapan filmlerden biriydi, Hadi Baba Gene Yap. Ağabeyini küçük yaşta kazayla öldüren bir çocuğun babasıyla hesaplaşmasını konu edinen uzun planlarla dolu, akmayan bir film… Baba, usta oyuncu Mustafa Avkıran; oğul, Semih Kaplanoğlu’nun Süt’üyle tanıştığımız Melih Selçuk. Film ağır ilerlediği için seyirciyi karabasanlar rahat bırakmadı. Selçuk, hemen her planda sigara yakıp bulutları uzun uzadıya seyre dalınca oflamalar filmin efekti oldu. “Oyuncu yönetiminin ne kadar önemli olduğunu bir daha gördük. Selçuk’u Kaplanoğlu oynatmış.” yorumunu birçok eleştirmenden duyduk.“Söyleşide Kafkas usulü çay tarifi”En kalabalık söyleşi:Yozgat Blues ekibi Koza’ya Tansu Biçer hariç (yeni bir filme başlamış) tam kadro çıkarma yaptı. Gösterimden sonra yapılan söyleşiye hemen hemen bütün seyirci katıldı. Filmde mizahın yeri, neden tek şarkı kullanıldığı vb. konuşuldu, hikâyenin kahramanları üzerinden varoluşsal sorgulamalara gidildi. En son hatırladığım, Ercan Kesal’ın talep üzerine seyirciye Kafkas usulü çay tarifi verdiği… Akılda kalan soru ise şu: Filmde şiir matineleri düzenleyen, radyo programı yapan taşralı bir karakteri canlandıran Nadir Sarıbacak’ı (yine küçük bir rolü alıp büyütüp zihinlere kazıyor) ne zaman başrolde göreceğiz? Hakikaten ne zaman?En radikal film:Yarım Kalan Mucize için ‘radikal’ değil, belki ‘kışkırtıcı’ demek gerekir. Köy enstitülerinin hikâyesini romantize ederek anlatan film, Kemalist ideolojiyi öve öve bitiremiyor. Okula gidenler aydın, geriye kalanlar yardıma muhtaç, cahil… Söyleşide dile getirilen şu yorum, ekibin tarihle, toplum dinamikleriyle ilişkisinin göstergesi: “Köy enstitüleri mucizesi yarım kaldığı için tekkeler, zaviyeler, cemaatler ortaya çıktı.” Toplumsal dönüşüme karşı çıkanların okul basıp Atatürk büstünü parçalaması sizce radikal bir yorum mudur, yoksa kışkırtıcı mı? Film, Altın Portakal’da gösterilseydi, Kemalist portakal teyzelerinden kesin ödül alırdı! Ufak bir stratejik hata.“Benim dört annem var”En ilginç tepki:Antalya’daki portakal teyzeleri gibi yavaş yavaş Koza’nın da teyzeleri oluşuyor. Sayıları az ama seyir alışkanlıkları aynı. Beğendikleri filme methiyeler diziyorlar, gösterim sonrası oyuncuları yakalayıp hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Onların olduğu yerde tuhaflık sohbetler olmaz mı? Mesela yabancı bir filmin gösteriminde 80’ine merdiven dayayan ‘Koza teyzeleri’ festival konuklarının yerine oturmuş, “biz yaşlıyız, kimse bizi yerimizden kaldıramazlar” deyip ayak diriyorlar. Sonrasında koyu bir sohbete dalıyorlar: “Yarınki filmleri de görmek lazım. –Evet, gidelim. –Aaa unuttum, yarın Demet’in (Akalın) konseri var. –Demet’i görmeye gidelim. O kaçmaz. –Önce film, sonra Demet!” Köksüz’ün söyleşisinde bir teyze söz alıp şöyle konuştu: “Markete alışverişe gelmiştim. Film var dediler, izledim. Elinize sağlık, beğendim.”En çalışkan aileler:Malumunuz birçok karı koca oyuncumuz var. Bu yıl iki çiftimizin Koza’nın misafiri farklı bir sinerji oluşturdu. Dolunay Soysert ile Sinan Tuzcu, Yarım Kalan Mucize’de küçük roller de olsa beraber oynadılar. Ercan Kesal Yozgat Blues’un başrolünde, Nazan Kesal Daire’nin… Soysert ile Tuzcu konuk oyuncu oldukları filme destek vermek için Koza’ya geldiler. Nazan Kesal, yeni bir diziye başladığı için eşini yalnız bırakmak zorunda kaldı. Çalışkan ailelerin festivallere ayrı bir sıcaklık kattığı su götürmez bir gerçek.En samimi oyuncu: Cenk Medet Alibeyoğlu. Uğur Yücel’in Soğuk’unda yürek ısıtan bir performans sergilemese de samimi üslubuyla dikkat çekti. Alibeyoğlu aslında oyuncu değil, Kars’ın eski belediye başkanının kardeşi. Söyleşide yaptığı açıklamalarla hakkında farklı şeyler öğrendik: “Dört annem var. Filmi akşam televizyonda izledim, (henüz gösterime girmedi) beğenmedim diyenler oldu. Çekimleri yapalı üç yıl oldu, ancak filmi görmediği için oynadığıma inandıramıyorum.”‘Yılmaz Güney’e selam vermek için film çekilir mi?’Festival’in ulusal uzun metraj bölümünde yarışan 12 filmden 5’i Türkiye prömiyeri yaptı. Yeni filmlerden kısa kısa…Hakkı Kurtuluş ile Melik Saraçoğlu kafa kafaya verip Gözümün Nuru’nu çekti. Filmin senarist ve yönetmenlerinden Saraçoğlu’nun yaşadığı bir olaydan yola çıkılarak çekilen Gözümün Nuru, retina ameliyatı olduktan sonra yüzü koyun 40 gün yatmak zorunda kalan bir yönetmenin hikâyesine eğlenceli bir gözle bakıyor. Saraçoğlu filmin başrolünde.Semir Aslanyürek, Yılmaz Güney’le fotoğraf çektirmek için köyden kalkıp şehre giden iki çocuğun yolculuğu üzerinden bir hikâye anlatıyor. 70’li yılların siyasi mücadelelerine değinen filmin çekilme amacı Güney’e selam durmak. Adana güzellemesiyle dikkat çeken film, özensiz senaryosu, başarısız oyuncu yönetimiyle sınıfı geçemiyor.Atıl İnaç’ın Daire’si festivalin iyilerinden. Kader mevzuunu masaya yatıran filmde Fatih Al, Nazan Kesal başarılı performansıyla dikkat çekiyor.Biket İlhan’ın Yarım Kalan Mucize’nin yapımcısı, senaristi, kurgucusu, başrol oyuncusu aynı isim:Nihan Belgin. Görev paylaşımı bile filmin neden yarım kaldığı hakkında da ipucu verebilir. Üstten perdeden seslenen hikâyeye girmiyoruz bile… Hadi Baba Gene Yap’ta Mustafa Avkıran’ın performansı da Melih Selçuk gibi beklentinin altında kaldı.
↧