Kürtçe TV kanallarının kurulması ve yayınlarının çoğalması ile önemi artan az sayıdaki Kürtçe çevirmen, bir hayli sıkıntılı.Uzun süre yasaklarla boğuşan Kürtçe, kitap dili ile halk dili arasında sıkışmış durumda.Açılım sürecinin en somut adımıydı TRT Şeş'in açılması. Yıllarca Kürtçeyi yok sayan devlet, Kürtlerin anadilleriyle yayın yapabileceği bir kanal açtı. Sonrasında Türkiye'nin ilk özel Kürtçe kanalı Dünya TV yayın hayatına başladı, Kürt eserlerini yayınlayacak yayınevleri kuruldu. En son gelişme Anadolu Ajansı'nın Kürtçe yayına başlaması… Kanal ve yayınevi sayıları artarken en büyük zorluk Kürtçeye hâkim çevirmenler, haberleri yazacak, çevirecek muhabirler bulmak. Kemal Burkay'ın deyimiyle yasaklı yıllarda anadiline yabancılaşanların ‘toprak altındaki yitik altınları' gün yüzüne çıkardığı bir dönemde, dildeki hasarlar giderilmeye çalışılırken yükün büyük kısmı çevirmenlerin sırtında. Onların çözüm aradığı sorunlar ise farklı farklı.Önce televizyondan başlayalım. Açılım sürecinin en büyük meyvesi TRT 6, alanında ilk olduğu için dağ gibi sorunlarla mücadele etti. Kürtçenin 3 farklı lehçesini (Kurmançî, Zazaca, Soranice) kullanıp günde 6 canlı bülten hazırlayan kanal, muhabir, çevirmen ve spikerlerden oluşan 30 kişilik bir kadroyla Kürtçe yayın yapıyor. Bültenlerde yer verdikleri haberlerin hemen hepsi çeviri. TRT'nin haber havuzundan aldıkları Türkçe haberleri çevirip kullanıyor, bölge ile yaptıkları özel haberleri ise Kürtçe düşünüp Kürtçe yazıyorlar. Çeviri konusunda sorun yaşamamak için bölgeyi bilen, dile hâkim kişilerden faydalanıyorlar. Doğu ve Güneydoğu'nun hemen her ilinde muhabirleri var. Seçtikleri kişiler de yörenin kimliğini iyi bilen, lehçesine hâkim isimler. Zazaca çeviri yapan muhabirleri, bu dilin yoğun olarak konuşulduğu Diyarbakır, Elazığ ve Bingöl'den mesela. Irak'ın Kürt bölgesinin resmi anadili olan Soranice lehçesinde hazırladıkları haber bülteni için; Erbil ve Süleymaniye'den muhabir istihdam ediyorlar.Kürtçe zengin bir eğitimle öğretilmediği, dar bir alana sıkışıp kaldığı için ortaya çıkan farklı şiveler, yayıncı için çözülmesi zor bir ayak bağına dönüşebilir. Kanal, bu sorunu çözmek için ortak kelime ve sözcüklere yer vererek herkesin anlayacağı ortak bir dil sunmaya çalışıyor. Günlük hayatta kendisine yer bulan basit bir dil kullanıldığı için dizi, müzik, eğlence programlarında anlama sorununun yaşanmadığını anlatan kanalın haber müdürü Cumali Çaygeç, en büyük sıkıntıyı haber dilinde yaşadıklarını söylüyor: “İlk dönemde haber dilinin çok ağır olduğuna dair serzenişler geliyordu. Lehçelerin izleyiciler tarafından iyi anlaşılması, kullanılan dil kalitesinin artırılması için TRT eğitim dairesi ile ortaklaşa dil eğitimleri tertip ettik. Bu sayede sunucu, muhabir, yapımcı ve spikerlerin dil seviyelerini yükseltip sorunu çözdük. Bu sayede özellikle Doğu ve Güneydoğu'nun farklı bölgelerinde yaşayıp değişik Kürtçe şiveleriyle konuşan TRT 6'dan en iyi şekilde istifade etmesini sağladık.”‘Beş kelimenin ikisini izleyici bilmiyor’Farklı dillerde yayına hazırlanan haber, program ve belgesellerin Kürtçe dublajı da bir hayli meşakkatli. Dile hâkim seslendirmenler bulmak zor bu alanda da. Kanallar dublajları ya yetiştirdikleri kendi personeline yaptırıyor ya da bir elin parmağını geçmeyen şirketlere yaptırıyor. TRT Şeş Haber Müdürü Çaygeç, dublajın yeterince profesyonelce yapılamadığından şikâyetçi. “Haber merkezi olarak dublaj konusunda da önemli çalışmalarımız var. Yetişmiş personelimiz, çok rahat bir şekilde hangi alan ya da konu olursa olsun Türkçe yapılan bir konuşmayı aynı anda canlı yayında Kurmançîye, Zazacaya çevirebiliyor.” diyor Çaygeç. Dünya TV'nin dublajları Samanyolu stüdyolarında yapılıyor, dizilerin senaryoları, haber metinleri burada çevriliyor. Bunu yapan da dört kişilik bir ekip. Dublaj yapan ise 30-40 kişi. İhtiyaca göre stüdyoya kayda geliyor. Dublaj Koordinatörü Cemil Aksoy çeviri ve seslendirme yaparken yaşadıkları sıkıntıyı şöyle özetliyor: “Bazı Türkçe kelimelerin Kürtçede karşılığı yok. Ahmed-i Hani gibi yazarların eserlerinde kullandığı deyimleri halk bilmiyor. Herkesin anlayabileceği seviyeye çekmeye çalışıyoruz. Ağırlıklı olarak Kurmançîyi kullanıyor, lehçe kullanmıyoruz. Beş kelimenin üçünü izleyici biliyor, ikisini tahmin ediyor.”‘Çevirmenler kanallardan’'Çeviri tamamen çevirmenin metnidir' denir. Bunun için çeviri yapacak kişiden iki dile de hücrelerine kadar hâkim olması beklenir. Kürtçe söz konusu olduğunda dile hâkim çevirmen bulmak daha da zor. Son dönemde raflardaki Kürtçe kitap sayısında ciddi bir artış olsa da nitelikli, güvenilir çevirmen sıkıntısı devam ediyor. Yayınevleri bu açığı kapatmak için farklı çözümler bulmuş. Mesela, Nil Yayınları dile hâkim yazar bulamadığı için TRT 6 ve Dünya TV kadrosundan destek almış. Çeviri yapan isimler kanallarda program yapan, haber sunan isimler. Çevirdikleri kitapların hepsi de Kurmançî lehçesi. Sebebi, Türkiye'de herkesin anlayabileceği lehçenin Kurmançî olması. Zazaca konuşanlar da Kurmançîyi anlıyor.‘Türkçeye daha hâkimim’Fethullah Gülen Hocaefendi'nin İnancın Gölgesinde, Çekirdekten Çınara başta olmak üzere beş kitabını Kürtçeye kazandıran Nezir Gümüş, Kürtçe çeviri yapanların diğerlerine göre farklı sorunlarla karşılaştığını söylüyor. Anadili Kürtçe olmasına rağmen, Türkçeye daha hâkim olması birçok şeyin özeti. Türk dili edebiyatı bölümünde okurken anadiline merak saran, boş zamanlarında yaptığı okumalarla dilinde derinleşen Gümüş'e göre edebiyatta ve şiirde Kürtçe, Türkçeden daha üstün. Düz yazıda ise Türkçe daha ileride. Sebebi tahmin edileceği gibi 70-80 yıldır Türkçenin eğitim dili olarak kullanılması, ince ince işlenmesi.Nezir Gümüş'ün çevirileri normal bir kitabı çevirmekten daha zor ve meşakkatli. Hocaefendi'nin çok katmanlı, anlamı yoğun cümlelerinin Kürtçedeki karşılığını bulmak bir hayli vakit alıyor. “Derin bir dili var. Normal bir çeviri bir ay sürerken, Hocaefendi'ninkiler üç-dört ayı buluyor.” diyor bunun için Gümüş. Anlattığı bir diğer ayrıntı hayli dikkat çekici: “İslami kesim uzun yıllar Kürtçe için girişimde bulunmadığı için başkaları bu alana hâkim olmuş. Örgütün kullandığı kelimelerin birçoğu oturmuş, halk tarafından kullanılıyor. İnancımıza ters düşen kelimeler var, onları değiştirmek kolay değil. Farklı niyetlerle veyahut dilden anlamayan insanların dile soktuğu yüzlerce sözcüğü kullanmamaya çalışıyoruz.” Nil Yayınları Yabancı Diller Editörü Fikret Yaşar'ın da aynı konuda önemli bir hatırlatması var: “Kürtçeyi siyasi amaç için kullanan gruplar, Arapça ve Kürtçe kelimeleri bilinçli bir şekilde değiştiriyor. Peygamber Efendimiz'in adı gibi. Mekke yazılırken de şedde kullanılmıyor mesela. Mekke yerine Meke yazıyor. Bu hataları tespit edip dilde tashihe gidiyoruz.”a.hulagu@zaman.com.tr
↧