Bugün, içimizden herhangi birini alıp Barcelona A takım antrenmanına koysalar, o futbolcularla birkaç saat geçirme fırsatı bulsak, çıkışta arkadaşlarımıza ne deriz?“Antrenmandayken rüyada gibi hissediyorum. Çocukken hayalini kurduğum bu rüya bugün gerçek oldu. Sağıma bakıyorum Messi orada, solumda Xavi, Iniesta ya da Puyol. Messi benim idolüm, dünyanın en iyisi o.”Bu sözler, sıradan bir futbol severe değil, geleceğin en büyük yıldızlarından birine ait; çiçeği burnunda Barcelonalı Neymar’a...Kabul edelim, yıldız futbolcu olarak tabir edilen insanların kendilerine ait, özel bir auraları var... Çevrelerindeki dünyaya inanılmaz bir etki bırakıyorlar. Kendinizi alamadığınız, karşı koyamadığınız bir tesir alanına giriyorsunuz.Benzer bir etkinin film yıldızları ve şarkıcılar için de olduğunu iddia edebilirsiniz. Ancak unutmayın, onların ellerinde bu etkiyi yaratacak çok önemli silahlar var; sözler, melodiler, bürünülen karakterler...Johnny Deep, asla çekinmeden her türlü tiplemeye bürünebilir; Edward Scissorhands, Karayip Korsanları’nda Jack Sparrow, Maskeli Süvari’de Tonto. Edward Norton bakışlarıyla oynar, tüm oyunculuğu gözlerinde gizlidir ve hiç konuşmadan sizi o kişi olduğuna inandırabilir. Robert de Niro’nun sesi vardır, tonlamalarıyla kelimelere ruh katar. Julia Roberts gülümser, içinizi ısıtır.Shakira’nın sesi, dansı; MFÖ’nün melodisi, Sezen Aksu’nun şarkı sözleri etkiler sizi...Bir şekilde hayatınıza dokunur, içinizi ısıtır, sizi güldürür ya da duygulandırırlar.Peki ya futbolcu... Topa vurur, dripling yapar, pas verir, orta keser, gol atar... Konuşmaz, söylemesi tembih edilen kelimeleri ardı ardına dizer. Peki tüm o aktörlerden, şarkıcılardan daha büyük bir etkiyi nasıl yaratıyorlar? Zor bir soru...En güzel örnek RonaldoBunun en güzel örneklerinden biri, Cristiano Ronaldo. Kesinlikle inanılmaz bir yeteneğe sahip. Ayaklarıyla topa ne yapması gerektiğini fısıldıyor sanki... Futbolculuğu ile ilgili düzinelerce cümle yazabiliriz ama gerçekte Cristiano Ronaldo kimdir, bir fikrimiz yoktur. Ronaldo’nun hayata dair fikirlerini, duygusal çalkantılarını, kızgınlıklarını, eksikliğini hissettiklerini bilmeyiz. Dokunabileceğimiz, kendimizi özdeşleştirebileceğimiz hiçbir insansı duygu yansıtmaz. Tek bildiğimiz, gol attıktan sonra yaptığı “sus” işareti, kendine güvenen bakışlarıdır. Ve bu adam, Twitter üzerinden 20 milyon takipçi barajını geçen ilk futbolcu olarak, bahsettiğimiz auranın kanıtı haline geliyor.Belki attığı mesajlarda söylediklerindendir diyebilirsiniz... Haydi bakalım, Ronaldo takipçilerine ne diyor?“Bugün maçımız var, geliyor musunuz?”“Türkiye’ye geldik” (fotoğraf)“İmzalı kahve fincanı kazanmak ister misiniz?”“Nehir kenarında öğlen yemeği” (fotoğraf)Evet, Ronaldo hemen hemen hiçbir gerçek paylaşım yapmadan, hiçbir şey söylemeden, yalnızca 1500’e yakın basit ve kısa yazılmış mesajla 20 milyondan fazla insanı etrafına topluyor.Diyeceksiniz ki, “Ronaldo Real Madrid’in futbolcusu. İnsanlar takımları için şampiyonluklar ve kupalar yolunda canla başla mücadele eden, goller atan adamları başlarının tacı ederler”O zaman soru: Alex de Souza’nın futboluna saygı duymak için Fenerbahçeli/Coritibalı mı olmak gerekir? Hagi’nin gollerine şapka çıkartan herkes Galatasaraylı mıdır? Fernandes’in çalımlarından büyülenmek Beşiktaşlı olmayı mı gerektirir? Messi’ye hayran her dünya insanı Barcelona taraftarı mıdır?Aslında cevap, cevabın içinde gizli...Bu 20 milyon takipçinin, Ronaldo’nun ne yazdığı, ne paylaştığı ile ilgilendiği yok...O bizim hayalimizi gerçekleştiriyorAyaklarının üzerinde durmayı başarmış ve dünya üzerinde en fazla 1 yıl geçirmiş bir çocuğun, yaptığı ilk şeylerden biri, önünde duran topu ayağıyla iteklemesidir. Kız ya da erkek... Sokakta mahalle maçında dökülen terler, ekran karşısında oyunu anlamak için geçirilen saatler, gol olduğu anda stattaki binlerce insana yaşatılan sonsuz sevinç...O adam bizim hayalimizi gerçekleştiriyor... Ve bunu yaparken, hayallerimizden bile daha estetik, daha iyi yapıyor. Rakibini öyle bir geçiyor ki, tribünlerden bir ses yükseliyor “vouv”...O bir futbolcu, hem de en iyilerinden... Bir şey söylemesine gerek yok... Ne yazarların yazdıkları, ne reklam dünyasının ortaya koyduğu pazarlama faaliyetleri, ne de para...Bir adamın bir topla yapabildikleri, bir büyü yaratmaya yeter... Ve aslında futbol, kupalarda, şampiyonluklarda değil, o adamın ayaklarında gizlidir. Onun yarattığı bu auranın içinde kaybolma hali, herkesi etkisi altına alabilir...İsterseniz iş çıkışı halı sahada ter döken mühendis olun, isterseniz geleceğin en büyük yıldız adayı Neymar... Hepimizin hayalleri aynı... Onun gibi olmak...
↧