![]()
Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, 26 yıl kaldığı İngiltere’de PKK üzerine akademik araştırmalar yaptı. Bu çerçevede Şam’da bir ay boyunca Abdullah Öcalan ile beraber yaşadı, örgüt üzerine ilk sosyolojik doktorayı da kendisi hazırladı. BDP’nin çözüm süreci için doğru bir seçim olmadığını düşünen Özcan, “İmralı’ya gidenlerin hangisi Öcalan’ın getirdiği bir öneriye karşı eleştiri getirebilir?” diye soruyor.PKK üzerine saha çalışmaları yapan Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, çevresindekilerin Öcalan’ı insanlıktan çıkardığı görüşünde. Doğduğu köydeki ağaçlara ip bağlamalarını da buna örnek olarak gösteriyor.Hassas bir dönemden geçilirken KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın görevden alınarak yerine Cemil Bayık’ın getirilmesini nasıl değerlendirdiniz?Bu değişikliğin bana göre yeni bir anlamı yok. Yaklaşık 10 yıllık fiili bir durum resmiyete döküldü o kadar. Örgütün arka plandaki siyasi sorumlusu hep Bayık’tı… Bayık’ın örgütün başına geçmesi, süreci daha da rahatlatabilir.Bayık, İran yanlısı olarak biliniyor…Ben, bu tür tanımlamalara inanmak istemiyorum. Öcalan’dan habersiz ne güvercin olunabilir ne şahin ne de İran yanlısı… PKK, tahmin edildiğinden çok daha fazla merkezi bir örgütlenmedir. Bence bu değişiklikle Öcalan, örgüt üzerindeki kontrolünü daha da sağlamlaştırdı. Doğu’daki provokasyon eylemlerinin tam da Gezi Parkı olaylarının hemen ardından başlaması bir tesadüf mü sizce?Öcalan’ı İmralı’ya gömmeye çalışan milliyetçi bir grup var PKK içerisinde. Bu eylemler işin kötüsü onun ismi kullanılarak yapılıyor. Durumdan vazife çıkarmak isteyenler var. Maalesef Öcalan, bu konuda yeterli bir bilgiye sahip değil. Gezi, başarılı olsaydı, bu provokasyonlara gerek kalmazdı zaten!Öcalan’ın ‘Süreç devam ediyor’ demesine rağmen niçin şiddet tırmandırılmaya çalışılıyor?Bu konuda çok ciddi kaygılar taşıyorum. Öcalan etrafında neler gelişiyor? İki buçuk yıldır Öcalan ile PKK arasında sağlıklı bir bilgi akışı oluyor mu? Bu yüzden kendisi ile görüşmek istedim. Ama hem devlet yetkililerinden hem de BDP kanadından bir ses çıkmadı.Siz görüşseniz ne değişirdi ki?Ben 2005’ten bu yana, örgütün içerisindeki değişen dinamikleri iyi gözlemledim. Çözüm sürecinde, BDP üzerinden Öcalan’a giden bilgiler, çatışma döneminden kalan bir kültürü yansıtıyor. Pirinçten bulgur pilavı yapılmaz! Kürt siyasi elitinde, barış dönemine uygun bir ruhsal yapılanma yok. Aksine, kadrolar, çatışma dinamiklerine göre şekillenmiş. Mesela, Diyarbakır’da yapılan konferansa, ‘Ulusal Kurtuluş’ ismini vermişler. Hani ulus devlete karşıydınız?Başbakan’ın, “PKK’lıların sadece yüzde 15’i sınır dışına çıktı.” açıklaması, Tunceli’de yaşayan biri olarak sizi pek şaşırtmamış olsa gerek…Zaten böyle bir tedirginlik taşıyordum ben. Bir de yollar kesiliyor, aramalar yapılıyor…Bunlar münferit olaylar mı?Sanmıyorum.Örgütün kırsal kadrosu Kandil’e sormadan bu eylemeleri yapamaz diyorsunuz yani…Münferit eylemlerin Kandil’den izinsiz yapılabileceğine hiç ihtimal vermiyorum.Peki, Kandil ne yapmak istiyor o zaman?Tarihte birçok örgüt lideri kendi kadrosu tarafından etkisiz bırakılmıştır. Mao, buna en büyük örnektir mesela.Öcalan’ın tasfiye süreci mi başladı diyorsunuz yani?CHP’nin Mustafa Kemal’e yaptığını bizzat PKK, Abdullah Öcalan’a yapıyor. Süreç başladığında ben Başbakan’a yazdım ve BDP üzerinden yürüyecek olan sürecin sağlıksız olacağını söyledim.Neden?Çünkü BDP, askerî bir örgütlenmedir. Sivil değildir. PKK’nın ovada çalışan elemanı gibidirler. Karar yetkileri yoktur. Öcalan’a doğru bilgi gitmiyor çünkü. BDP, PKK’nın silahlı mücadelesi sonrasında ortaya çıkmış elit bir organizasyondur. BDP, tamamen telefon trafiği ile iş yapıyor. BDP’lilerin hangisi, adada Öcalan’ın söylediği bir söze karşı eleştiri getirebilir?ÖCALAN İLE KISA KOLLU MAÇ YAPMAMA İZİN VERMEDİLER!İlk olarak 1996’da sosyolojik bir araştırma yapmak için bir ay, Şam’da Abdullah Öcalan ile beraber kaldınız. Nasıl bir atmosfer vardı kampta?Master tezimin alan araştırması için gitmiştim. Şam’ın bir kenar mahallesinde parti merkez okulu vardı. Bir askerî garnizon gibiydi. Teorik eğitimden geçiyordu elemanlar. Eğitimi de Öcalan veriyordu. Kütüphaneleri çok sınırlıydı. Neler anlatırdı derslerde?Kürt kimliği üzerinden değil de felsefi bir bakış açısıyla insanları savaşa hazırlıyordu. Kürtlükten çok insanlığa vurgu yapardı. İki buçuk saat konuştuk. Hiç Kürt milliyetçiliği ile ilgili bir kelime kullanmadı.O bir ay içerisinde sizden başka birileri geldi mi Türkiye’den ya da başka bir ülkeden?Rum gazeteciler gelmişlerdi. Gazeteci görünüyorlardı ama aynı zamanda aktivistlerdi.Siz şu an Tunceli Üniversitesi’nde görev yapıyorsunuz ve PKK’yı rahatsız edecek şekilde eleştirmekten hiç çekinmiyorsunuz. Ölüm korkutmuyor mu sizi?Bu soruya ben çok üzülüyorum. Ben korkmayı ayıp bulmam, korkanları da küçümsemem. Benim inancıma göre doğru bilgi aşktır. Sokrates’i dünyaca ünlü bir felsefeci yapan da budur. Siz doğru bilgiyi biliyor ve bunu korkularınızdan dolayı söyleyemiyorsanız insanlıktan çıkmışsınız demektir…Yakında yayınlanacak kitabınzda yer vereceğiniz Öcalan’a yazılmış mektubunuzda, “Öcalan’ı insan çizgisi içerisinde tutmaya çalıştım.” diyorsunuz…Şoke olmuştum. Şam’da Öcalan’la kısa kollu maç yapmama izin vermediler, ‘Olmaz böyle’ dediler. Öcalan’a ‘siz’ dediğim için uyarıldım. ‘Önderlik’ demem gerekiyormuş. Çevresindekiler, Öcalan’ı insanlıktan çıkarmışlardı.Peki, sıkılmadınız mı bir ay boyunca böyle bir yerde kalmaktan?Çok sıkılmıştım ve o gün Öcalan’a, ‘Sizi insanlıktan çıkaracaklar.’ dedim. Şimdi gidin, doğduğu köydeki ağaçlara ip bağlarlar. Oradan toprak alıp Avrupa’ya götürürler. Bunlardan haberi var ve sesini çıkarmıyor. Bu, çok tehlikeli bir durum.KANDİL, SARP KURAY’A GÜVENMEDİSizin 2000’lerden sonra Sarp Kuray ile bir yakınlaşmanız oluyor. Neydi bu yakınlaşmanın sebebi?Beni, Sarp Kuray ile Öcalan’ın avukatı Doğan Erbaş tanıştırdı. Yıl 2005’ti. O dönemde de Öcalan notlarında, ‘Tam Sarp’ın zamanıdır.’ diyor. Çünkü o dönemde Türklerle Kürtlerin kaynaşması üzerine sistematik bir şekilde çalışıyordu. Sarp Kuray, Bekaa’da Öcalan ile birden fazla görüşmüş.Niçin görüşsün ki Öcalan’la Sarp Kuray?Öcalan, 2005 yılındaki görüşme notlarında bir Kuva-yı Milliye ruhu oluşması, Türk ve Kürt birliklerinin harekete geçirilmesi gerektiğini, bunu da Sarp’ın yapabileceğini, Sarp’a güvendiğini söylüyordu. Ancak örgüt buna yanaşmadı. Ben iki kez Kandil’e çıktım. Sarp’ın selamını Cemil Bayık’a götürdüm. Harekete geçmelerini bekledim ama bir telefon bile etmediler.Abdullah Öcalan, özgeçmişi derin devletle anılan Sarp Kuray’ı neden seçmiş olsun?Sarp Kuray’ın evinde 15 gün kaldım, epey bir ilişkim oldu. Derin bir bağlantı göremedim. Sarp’ta Kemalizm var, askerlik var, bunlar doğru.Peki, darbecilik var mı?Darbeciliğe eskiden inanıyormuş. Benim tanıştığım dönemde demokrasiye inanıyordu.Siz 2006 yılında destek istemek için Sarp Kuray ile birlikte bazı gazetecileri ziyarete gittiniz mi?Evet, ziyaret ettik. Mehmet Metiner de bizimleydi. Türk ve sosyalist yeni bir oluşum hedefliyorduk.Öcalan mı istemişti böyle bir oluşumu?Yok, o sadece dışarıdan destek verdi ama PKK desteklemedi.b.koseli@zaman.com.tr