Zaferinin yüzüncü yıl kutlamalarına erken başlayan sinema, hâlâ Çanakkale’den geçemiyor. Serinin son filmi ‘Sarı Siyah’, cephede 3 gün savaşıp şehit düşen İstanbul Sultanisi öğrencilerinin hikâyelerini anlatıyor. Başrolde ise popçu Yusuf Güney var.Onlarca film çıkartabilecek sayıda kahramana ve hikâyeye sahip Çanakkale Savaşı, sadece son bir yılda 5 projeye ilham verdi. Bunların sonuncusu, yönetmenliğini Levent Akçay’ın yaptığı ‘Sarı Siyah’. Filmde, İstanbul Sultanisi’nin (Lisesi), tüfek tutmayı bile bilmeden savaşa katılan ve 3 günde şehit düşen öğrencilerinin son günleri anlatılıyor. Filmin merkezinde ise sultani öğrencisi Mehmet (Yusuf Güney), savaş gazisi ağabeyi Hasan (Levent Akçay) ve yavuklusu Leyla’nın (Burcu Binici) hikâyesi var.Filmin hem yönetmeni hem de oyuncusu olan Levent Akçay, 15 yıldır bu filmi beyazperdede görmenin hayalini kurduğunu söylüyor. Proje hazırlıkları da yıllar öncesinden başlamış aslında. Ancak ilk iş olduğundan tamamlanması biraz uzun sürmüş. Filmin yapımcılığını da kendisi üstlenen Akçay, kazançtan ziyade ilgi beklentisinde. Hatta Yusuf Güney isminde de bu yüzden karar kılmış. Gününün büyük bölümünü sosyal paylaşım sitelerinde harcayan, eğitimin önemini kavrayamayan, flört dışında uğraşı olmayan gençlere, vatan için böylesi özverilerde bulunan, canını vermeyi göze alan gençleri tanıtabilmek için popüler kültürden yararlanmaya ihtiyaç olduğu fikrinde. Nitekim tahmini tutmuş da… Yusuf Güney’i izleyebilmek için filmi haftalardır sabırsızlıkla bekleyen bir kitle oluşmuş çoktan. Sosyal medyada ‘Yarın filmin montajına başlıyoruz.’ bilgisini paylaştığında, soyadı ‘Güney’ olan onlarca genç kızdan ‘Yusuf da orada olacak mı?’ diye mesajlar alıyormuş. Ortada tezat teşkil eden bir durum olduğunun farkında olan yönetmen, Yusuf Güney aşkıyla filme gelen gençlerin, vatan aşkıyla salondan çıkacaklarını düşünmese de, izlediklerinde tarihe karşı ilgi duyacaklarına inanmak istediğini söylüyor ve ekliyor: “Yusuf’un 350 bin hayranı var. Gelsinler, filmi bedava da seyrettiririm. Yeter ki bir şeyler öğrensinler. Şimdi farkına varmasalar da ileride işlerine yarar.”Akçay’ın kendisinden önce gösterime giren Çanakkale filmlerine eleştirisi de var. “Hepsinde tarihler darmadağın, isimler yanlış yazılmış, kontrolden geçmemiş. Biz saati saatine, her şeyin yerli yerinde olduğu bir iş çıkardık.” diyerek en gerçekçi Çanakkale filminin ‘Sarı Siyah’ olduğunu iddia ediyor. Bu yüzden oyuncuları da özellikle 17-18 yaşlarındaki gençler arasından seçmiş. “Hayatlarında ellerine tüfek almamış acemi çocuklar hepsi. Yusuf da dâhil her biri, çocuksu tavırları, kamera karşısında ne yapacağını bilmez halleriyle, tam aradığımız karakterlerdi.” ifadelerini kullanıyor. Filmin çekimleri 5 ayrı şehirde gerçekleştirilmiş. Ancak diğer Çanakkale filmleri gibi (biri hariç), ‘Sarı Siyah’ın da çekimlerinin yapıldığı yerler arasında, gereken izin çıkmadığı için, Çanakkale yok.Sarı-siyahın hikâyesi…Harp ilan edildiğinde Osmanlı, mekteplerin kapılarına kilit vurup öğrencilerini cepheye yollamaktadır. İstanbul Sultanisi’nden de Çanakkale’de savaşmak için yanıp tutuşan 50 gönüllü öğrenci çıkar. Enver Paşa’nın Beyazıt Meydanı’nda yaptığı ateşli konuşmadan etkilenen henüz 17’sindeki gençler, dönemin müdürü Hüseyin Nazım Bey’den helallik alarak, Sultanahmet Meydanı’ndan alkışlar eşliğinde Çanakkale’ye uğurlanırlar. Bu durumu gören okulun müdürü Hüseyin Nazım Bey, her okulda olduğu gibi okulun bir kısmını hastaneye dönüştürerek (hastane olduğu belli olsun diye) duvarlarını sarıya boyatır. Ancak öğrencilerin cephede verdikleri mücadele yalnız 3 gün sürer. 3’üncü günün sonunda Arıburnu’nda, adı sonradan Kanlısırt olan Kabatepe bölgesinde, şehit düşerler. Büyüklerinin ölüm haberini alan İstanbul Sultanisi öğrencileri de, sarı olan okul binasının kapı ve pencerelerini siyaha boyarlar. İki yıl boyunca mezun veremeyen okulun renkleri, o günden beri şehit öğrenciler anısına sarı-siyah kabul edilir.
↧