Indesit’in başlattığı dünya yıldızları ile amatörleri aynı takımda buluşturan futbol organizasyonlarının ikincisi bu yıl İtalya’da San Siro Stadyumu’nda gerçekleştirildi. Eşlerini desteklemek için stada gelen kadın taraftarların coşkusu ise “Kim demiş kadınlar futbolu sevmez!” dedirtti.Beyaz eşya markası Indesit, geçtiğimiz yıl sponsorluk projesi kapsamında başlattığı futbol organizasyonlarına bu yıl ‘Support Your Hero’ (Kahramanını Destekle) adlı yarışma ile devam etti. Milano’nun San Siro Stadyumu’nda gerçekleştirilen organizasyona AC Milan’dan Daniele Massaro, Alessandro Costacurta ve Franco Baresi, Arsenal’den Robert Pires ve Tony Adams, Paris Saint-Germain’den Giancula Zambrotta ve Daniel Bravo gibi bir döneme damgasını vurmuş efsane isimler öncülük etti.Organizasyonun ilk günü akşam yemeği sonrası usta defans Tony Adams ile konuşma fırsatı buluyoruz. Adams, sempatikliği ve güler yüzüyle masaya pozitif enerji saçıyor. Azerbaycan’da görev yaptığı süre içerisinde öğrendiği birkaç cümle Türkçe ile “Bana istediğinizi sorabilirsiniz, problem yok!” diyor. Kahkahalar eşliğinde başlıyoruz söyleşiye.Dünyanın en başarılı defansları arasında yer alan Tony Adams’a başarısının sırrını soruyoruz. Efsanelere yakışır bir mütevazılıkla cevap veriyor ve, “Bu yalnızca bana ait bir başarı olamaz. Futbol, takım işi. Bana yardımcı olan iyi bir kaleci, savunma oyuncusu olmasa bu kadar iyi olamazdım.” diyor. Aynı mütevazılığı Emirates Stadı’nın önüne dikilen heykeli söz konusu olduğunda da gösteriyor ve ekliyor: “Bunu hak edecek ne yaptım bilemiyorum ama çok mutlu oldum. İnanılmaz onure ediciydi.”“Barcelona’nın yıldız oyuncusu Messi’ye savunma yapabilir miydiniz?” sorusuna muzip bir şekilde cevap veriyor: “Önce tekmeler canına okur, sonra ise kolundan tutup kaldırırdım. Felsefeyi anlıyor musunuz?” (Gülüşmeler)Çocukken nefret ettiği ve yarıda bıraktığı eğitim hayatına kırkına merdiven dayamışken üniversite okuyarak devam eden Adams’a “18’lik gençlerle aynı sınıfta ders almak nasıl bir duyguydu?” sorusunu yöneltiyoruz. Gülüyor ve; “Benim için oldukça ilginç ve aşağılayıcıydı.” açıklamasında bulunuyor.Söz dönüp dolaşıp hayatının dönüm noktası olan alkol bağımlılığa geliyor. Tüm samimiyetiyle anlatıyor nasıl ve neden başladığını: “17 yaşındaydım. Sakatlığım nedeniyle futbol oynayamıyordum. Bir uyuşturucu bağımlısı uyuşturucuya nasıl bağlıysa ben de futbola öyle bağımlıydım. Futboldan uzak kalmak beni derinden etkiledi. O ümitsizlikle alkole sığındım. Dozunu gün geçtikçe artırdım ve yıllarca futbol oynamadığım günlerde hep içtim. Alkollü araç kullandığım için hapse girdim, ilk eşim de uyuşturucu kullanıyordu. Çocuklarımızla bile annem ilgileniyordu. Bir süre sonra boşandık. Hayatım tam bir kaostan ibaretti.” Bir gram dahi içecek halim yoktuNe oldu da bırakmaya karar verdiniz dediğimizde ise: “Artık bir gram dahi içebilecek durumda değildim. Alkol içmeyeyim diye kendimi otel odasına kilitlediğimi biliyorum. Canıma tak etmişti. Hayatımda sahip olduklarımı düşündüm. Hiçbir şey onlardan vazgeçmeye değmezdi. Her şeye rağmen yaşadıklarımdan pişman değilim. Onlar bana sahip olduklarımı ve bu şekilde devam edersem hepsini tek tek kaybedeceğimi fark ettirdi. Alkol bağımlılığını yenmiş biri olarak 2000 yılında bir merkez kurdum. Geçmişte yaşadıklarımı, tecrübelerimi benimle aynı problemden muzdarip kişilerle paylaşıyorum.”İkinci gün programımız oldukça yoğundu. Vakit kaybetmeden Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 15 Avrupa ülkesinden seçilmiş 33 çift ile yola koyuluyoruz. İstikamet 80 bin kapasiteli 5 yıldızlı rüya stat San Siro. Dünyanın en önemli takımlarında forma giymiş efsaneler yarışmaya katılmaya hak kazanmış bu isimlerle birlikte mücadele ettiler. Favorimiz Paris Saint Germain olsa da kıyasıya geçen turnuvanın galibi ev sahibi ekip AC Milan oluyor.Maç sonrası kutlamalar yapılıyor, günün ‘en’lerine ödülleri veriliyor. ‘Kahramanlarını’ desteklemek için gelmiş kadınların coşkusunu görünce ‘Ey futbol sen nelere kadirsin!’ demekten alamıyoruz kendimizi. Kutlamalardan kaytarıp iki arada bir derede Gianluca Zambrotta, veAlessandro Costacurto ile konuşuyoruz. Franco Baresi kişisel bir probleminden ötürü özür diliyor ve alelacele stattan ayrılıyor.Zamanında Barcelona’da da forma giymiş Zambrotta’ya ‘İtalyan bir futbolcu olarak İspanya’da oynamak nasıl bir duygu, üzerinizde baskı oldu mu?’ diyoruz. Zorlandığını, baskı da hissettiğini itiraf ediyor ama bunun İtalyan olmasıyla ilgisi olmadığını, tamamen büyük bir takıma gelmiş ve antremana dair rutinin değişmiş olmasıyla alâkalı olduğunu söylüyor.38 yaşında Milan’da top oynamak cümlesiyle hemhal olmuş ve Şampiyonlar Ligi’nde forma giymiş en yaşlı futbolcu unvanına sahip Costacurta’da sıra.İlk soru tabii ki 40 yaşında yeniden futbola başlamasıyla ilgili oluyor.“Olağanüstü bir duygu. Umarım futbolu bırakacağım gün öldüğüm gün olur. Futbolu çok seviyorum.” diyor.AC Milan’da ilerleyen yaşlarına rağmen futbolu bırakmayan Costacurta dışında da birçok futbolcu bulunuyor. Bunun kulübün futbolcularının fiziksel ve zihinsel sağlıklarını sürekli test ettirdiği Milan Labaratuar ile ilgisi olup olmadığını soruyoruz. Bilemiyorum… Olabilir tabii. Sonuçta düzenli olarak kontrolleriniz yapılıyor. Kan, kas, zihinsel birçok test yapılıyor. Her oyuncunun bireysel antrenman ve diyet programı oluyor.Milan’da çok uzun yıllar forma giyen Costacurta, takımın son yıllarda yaşadığı iniş çıkışlarını ülkedeki ekonomik krize bağlıyor. Krizin, kulüpleri derinden etkilediğini belirtiyor.Terim’e 9 hafta az! Milan’ın efsane forveti Massaro’ya, ‘Sizin efsaneniz kimdi? diye soruyoruz. Hiç düşünmeden Johan Cruyff’ın ismini veriyor. Cruyff’ın portakal renkli formasına, dış görünüşüne ve tarzına tutkunmuş meğer.Şimdilerde AC Milan’ın halkla ilişkiler ve pazarlama işleriyle ilgilenen Massaro teknik direktör olmamasının sebebini ise şu şekilde özetliyor: “Lisansım var ama teşekkürler, ben almayayım. Sürünmek istemem.” Şaşırdığımızı anlayınca açıklama gereği duyuyor: “Hafta sonları arkadaşlarımla golf oynamayı çok seviyorum. Teknik direktör olsam bu mümkün olmazdı.”Konu bir dönem Milan’ı çalıştırmış Teknik Direktör Fatih Terim’e geliyor. Massaro’ya, Terim’in sergilediği agresif tavırlardan ötürü 9 haftalık hak mahrumiyeti cezası hatırlatıyoruz. Dayanamıyor ve patlatıyor espriyi: “9 hafta mı, azmış! Şaşırdım doğrusu!” (Kahkahalar) Zambrotta mı, o da kim?Indesit, bu yıl kadınları organizasyonun merkezine oturtmuş. Zira yarışmaya başvurular, eşleri adına kadınlar tarafından yapılmış. Organizasyon süresince birlikte olduğumuz çiftlerin başvuru hikâyeleri öylesine ilginç ve komik ki. Yarışmaya İstanbul'dan katılan Bora Tulum'un futbol ile hiç ama hiç ilgisi yokmuş mesela. Öyle ki turnuvada Paris Saint Germain için top koşturan Tulum'a "Biraz önce Zambrotta'yla aynı takımdaydınız, hatta size pas verdi, nasıl bir duygu?" diye soruyoruz. Aldığımız cevap, bir hayli şaşırtıcı oluyor: “Doğrusunu söylemek gerekirse Zambrotta'yı bile tanımıyordum. Turnuvaya katılmak için can atmış binlerce kişi eminim bu cevabımdan dolayı bana kızacaktır. Futboldan anlamayan ben bile stadın atmosferinden inanılmaz etkilendim.”
↧