Kentsel dönüşümün hayatımızda kapladığı yer malum. Etrafımız daimi bir bitmeyen inşaatlar furyası… Cem Dinlenmiş'in bu ‘inşaat parodisi'ni alaycı bir dille resmettiği sergi, ziyaretçilerini kâh Esenyurt'un rezidanslarında kâh Tozkoparan'ın bir nebze yeşil sokaklarında gezdiriyor.
Cem Dinlenmiş'i Penguen dergisindeki ‘Her Şey Olur' köşesinden tanıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bu kez bir sergiyle karşımıza çıktı. ‘Görsen Kesin Tanırsın' başlıklı resim sergisi, ironik bir bakış açısıyla kentsel dönüşüm etrafında dolaşıyor. Yıllardır etrafımızda görmeye alıştığımızdan artık fark etmeyecek hale geldiğimiz inşaatlar, ‘yükselen yeni projeler' ve şirketlerle birlikte bunların mağdurlarını görüyoruz resimlerde. Dinlenmiş'in icat ettiği hayali bir firma olan Akarca İnşaat'ın geçmişten günümüze yolculuğunu seyrederken çokça tanıdık manzarayla karşılaşıyoruz. Zira resmedilen hepimiz için ‘görsen kesin tanırsın' aşinalığında.
Şehirde karşılaştığımız yapılar ve onların hatırlattıklarını görüyoruz sergide. Moloz yığınları, dozer girmiş araziler, yükselen inşaatlar ve daha niceleri… Çizere göre bunlar her gün önünden geçtiğimiz, başımızı kaldırıp bakmasak bile kaybolduklarında yokluklarını fark ettiğimiz uzaktan akrabalar gibi hayatımızı kaplıyor. Sergi, sadece bugünkü inşaat çılgınlığı ve etrafı saran korkunç binalarla ilgili değil. Farklı manzaralar ve hikâyelerle birlikte bütün bu mekânlar üzerindeki değişimin tarihine de odaklanıyor.
Hem kazananların hem de mağdurların hikâyesi
Resimlerde seçilen mekânlar, İstanbul'un dönüşüm tarihinden farklı temsiller olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin Tozkoparan. 50'lerin, 60'ların sosyal konut zihniyetinin bir ürünü olan blokların bulunduğu semt, bugün hâlâ nispeten yeşil kalmış ve tekrar dönüşüme tabi tutulma tehdidi altında. Yine sergideki resimlerden biri geçtiğimiz aylarda yıkılan İSKİ binası. Dinlenmiş'e göre o da 80'lerin modern bakışını, devletin duruşunu temsil eden bir yapı aslında ama bugün onunla da hesaplaşılıyor. Temsil ettiği değerlerle birlikte o da yıkılıyor. Ağırlık ise Esenyurt'a ait. Bu ilçenin 89'da bir köyken nasıl dönüştüğünü ve hâkimiyetini şöyle açıklıyor Dinlenmiş: “İlçede dönüşüm 90'larda başlıyor. Bugünkü dev toplu konut, rezidans binaları açısından çok önemli bir yer. En çok bina, konut satılan ilçe orası. Televizyonda reklamlarını sürekli izlediğimiz o dev binaların da en dip dibe, en kocaman örneklerinin bulunduğu yer.” Sergide bu ilçenin ironik bir haritasının da çizildiğini görüyoruz. ‘Ünlü yanar döner ışıklı köprü' ile ‘ünlü yanan işçi çadırları'nın bu haritada alt alta kullanılması şüphesiz tesadüf değil. Bu bağlamda sergi, Akarca İnşaat gibi kazananların yanında iş cinayetlerinde ölenler, konut mağdurları ile konutzedeler gibi kaybedenlerin hikâyesine de ışık tutuyor. Sergiyi X-İst Sanat Galerisi'nde 27 Şubat'a kadar görebilirsiniz.
‘Sanatın ve sanatçının dostu' Akarca İnşaat
Kentsel dönüşümün en önemli aktörlerinden biri, şüphesiz her işi yaparak orantısızca büyüyen inşaat şirketleri. Akarca İnşaat, Cem Dinlenmiş'in hayal ürünü olsa da, internette kabaca bir taramayla karşınıza çıkacak firmaların çoğuyla ortak özellikte bir yapı aslında. Bu sebeple adında da özel bir çağrışım, belirgin bir espri taşımasını istememiş Dinlenmiş. İnsanların ‘Gerçekten böyle bir yer var mı?' sorgulamasını ise çok sık görülen bir şeyi işlediği için doğal buluyor. Zira Akarca İnşaat da gerçek hayattaki birçok benzeri gibi ufak bir dükkândan işleri büyütüyor. 1991'de Esenyurt şehirleşmeye başlarken yapı malzemeleri satmak üzere kurulan Akarca Nalburiye, 2010'da adını ‘Akarca İnşaat Kentsel Tasarım Emlak Yatırımları Ticaret Limited Şirketi' olarak değiştiriyor. Dinlenmiş, bu örnek üzerinden biraz da birbirinden farklı iş kollarının bir firmayı nasıl büyüttüğünü anlatıyor, “Dekorasyondan başlayıp emlaka kadar… Binayı yapmak, satmak, içini döşemek, onu satın almak, aynı zamanda arsa toplamak, arsaları bir araya getirip daha büyük inşaat için bir alan oluşturmak…” diye devam eden süreç, değişim ve dönüşümün yükselen aktörünü tarihte ‘muzafferler' safına kaydediyor. Serginin de biraz bununla alay eden kurgusu sebebiyle, Akarca İnşaat baş köşede yer alıyor. Hatta bu parodinin bir parçası olarak katalogdaki bilgilere, firmanın ‘sanatın ve sanatçının dostu' olduğu, birçok güncel sanat projesini desteklediği bile eklenmiş.