Her gün yeni bir uzmanlıkla tanışıyoruz. Sertifikayı alınca elimizin ekmek tutacağını vaat eden eğitim programlarının istilası altındayız. Sahi, ‘Turşu yapım teknikleri', ‘annelik tescil belgesi', ‘deniz ürünleri sertifikası' ne işimize yarayacak?
Diplomanın tek başına işe yaramadığı devirde yaşamak düştü nasibimize. Şöyle yüz güldürecek ekmek kapısı için yanına sertifikalar iliştirmemiz gerekiyor. Sağımız solumuz uzmanlık programlarıyla dolup taşıyor. İhtisas yapmak, bir işte ustalaşmak güzel olmasına güzel lakin bazı sertifikaları kim neden alır hayrete düşüyor insan. Birkaç süslü cümle, dev reklam afişleri, iş garantisi vaadi müşteri sayısını artırıyor. Çıraklık, icazet, rahle-i tedrisin geçer akçe olmaması asıl mesele. Kimse kimseye el vermiyor, meslek öğretmiyor. Katılım belgesi, sertifika, yeterlik formu, seminere mecbur kalışımız hep ondan. Tek kitapla hayatı değişen, bir belgeyle patron olanların öyküsünden ilham almaya bayılıyoruz. Kimse işi ehlinde öğrenip ter dökmek istemiyor. 12 saatlik programla yetkin olmak kulağa hoş geliyor. Yine de iş bulmak için, sertifika biriktirmenin yeterli olmadığını bize öğretilmesi gerekiyor.
Gündelik hayatta zaten başarabileceğimiz işler için bir çuval para döküp belge almak da cabası. Anneliğin altın kurallarını öğrenmek için kesenin ağzını açmazsanız olmaz. Sözüm ona iki ayda pedagog olup çıkıyorsunuz. Çikolata gurme belgesi, doğal doğum sertifikası, yoğurt ustalık kursu liste uzayıp gidiyor. Biz hünerlerimizi kâğıt parçalarıyla tescilletmeye devam edersek müteşebbisler hayal sınırlarını zorlayacağa benziyor.
Doğal doğum sertifikası
Çocuğun dünyaya gelmesi o kadar tıbbi hale geldi ki, doğumun başına ‘doğal' ibaresi ekler olduk. İlla ki annenizin yolundan gidecekseniz, evvela kurs almanız şart! Sadece bir aylık eğitimle nur topu gibi bebeğinizi kucağınıza alacağınız söyleniyor. Sudan ucuz, sadece 200 TL ödeyerek sezaryen, epidural, hipnotik doğum fikrini çöpe atıyorsunuz. Düşünsenize yarın evladınıza çerçevelettiğiniz sertifikayı gösterip, “Bak yavrucuğum senin için eğitim aldım.” demek için bile katılanlar olduğunu söylesek yanlış olmaz.
Sürü yönetim elemanı aranıyor!
Kursların muhtevası kadar enteresan olan bir meselemiz daha var. Sertifika programlarına konan isimlerdeki dönüşüm. Hekimin doktora dönüşmesi gibi bir şey değil sözünü ettiğimiz. Bir örnekle açıklamak gerekirse, çoban yerine sürü yönetim elemanının kullanılması bu türden bir dönüşüm. İnşaatçıya, kürek operatörü demeyi de unutmayalım. Türkiye'de hayvancılığın kan kaybettiğini hesaba katacak olursak, 3 bin lira maaşa rağmen çoban bulamayan adamcağızın halini de anlamış oluyoruz. İşgüzarlar fırsatı kaçırır mı hiç? ‘Sürü yönetim elemanı' kurslarının açılışı bu hadiseden sonraya denk geliyor.
‘Denizden babam çıksa yerim' diyenlerin kursu
Karides, kalamar, böcek, çipura, somon, ahtapot yemekleri, balık köftesi, buğulama, yahni, şevketi bostanlı levrek… Bu taamları yapabilmek herkesin muradı. Bir bilene danışıp öğrenmek mi? Ne münasebet! Hemen ‘Deniz ürünleri sertifikası' alıyorsunuz. Bu omega 3 dedikleri nedir? Diyette hangi balıklar tüketilebilir? gibi meraklarınız yok oluyor. Sadece bir ayda balık yemekleri uzmanı oluyorsunuz. 500 TL ödeyince balık yeme adabını da öğretiyorlar sanmayın. Programa dahil olmadığını öğrendik.
Siz hâlâ balondan çikolata kesesi yapamıyor musunuz?
Çikolatayı kim sevmez? Bitterden tutun da kestanelisine hepsinin seveni bulunur. Bundan vazife çıkaran müteşebbisler kolları sıvayalı epey oluyor. Adım başı çikolata gurmelik sertifikası, çikolata yapım kursuna rastlıyorsunuz. Yapım kursları genellikle bir günde tamamlanıyor. Çünkü malzemeleri önünüze koyup eritmeniz ve yeniden şekillendirmeniz kafi geliyor eğiticilere. Bazı eğitimciler çıtayı yüksek tutuyor(!) Balondan çikolata kesesi yapmakta hünerli hale geliyorsunuz.
Sertifikalı kayınvalide isteriz!
Kayınvalide-gelin ilişkilerindeki iniş çıkışlar haberimizin dışında kalıyor. İki tarafın arasında kalan zavallı beyefendilerin feryadını duyan Pendik Belediyesi, 2013 yılından bu yana ‘İdeal Evlilikte Eşler ve Kayınvalidelere Düşen Roller' eğitimini veriyor. Eğitimlerde gelin, damat, kayınvalide ilişkileri irdeleniyor. Son iki haftada ise kayınvalideler kursiyer oluyor. Özellikle aile büyüğünün öfke kontrolüyle baş etmeyi öğrenmesi planlanıyor. Şimdilik, “İlla sertifikalı kaynana isterim.” diyeni duymadık ama gelecek de gelecek değil mi?
Yazar olacaktım, param yok
Yaratıcı yazarlık atölyelerini unuttuk sanmayın. Yalnızca üç ay yeterli. Ataların ‘Elif görse mertek sanır, hoca görse hortlak sanır' dediği halden çıkıyorsunuz. Bu programlar genelde bir mecmuada veyahut bir gazetede yazanların önderliğinde kapılarını açıyor. Biraz azarlanınca usta-çırak ilişkisi yaşadığınızı düşünüp sebat ederseniz ne âlâ. Kâğıdın kokusu, mürekkebin efsunuyla yazar olduğunuzu bile sanabilirsiniz. Ardından ‘güzel yazı yazma eğitimi' de alındı mı tamam oluyor.