Müzik terapisti Yaşar Canözden, garibur adını verdiği enstrümanıyla hastalıkları tedavi ediyor. “Herkesin parmak izi nasıl farklıysa ses izi de farklı.” diyen Canözden, hastanın sesiyle eşleşen frekansı buluyor ve kişiye özel üç dakikalık beste yapıyor.
Müzikle tedavinin tarihi asırlar öncesine dayanıyor. Öyle ki 11. yüzyılda yaşayan İslam bilginlerinden İbn-i Sina, musikinin tıpta oynadığı rolü, “Tedavinin en etkili yollarından biri hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.” diye tarif ediyor. Asırlar içinde yöntemler geliştiriliyor, bu tedavi şekli Osmanlı döneminde zirveye ulaşıyor. Başta Edirne olmak üzere Kayseri, Bursa, Sivas, Amasya ve Manisa'da şifahaneler kuruluyor.
17. yüzyılın önemli seyyahlarından Evliya Çelebi, Seyahatname'de hastalıkların müzikle tedavi edilmesiyle ilgili şöyle bir şerh düşüyor: “Müziğin insan ruhu üzerindeki olumlu etkisi konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip darüşşifanın hekimbaşısı, hastalarına önce çeşitli müzik makamları dinletiyor, kalp atışlarının hızlanıp ya da yavaşladığına bakıyor, yararlandıkları uygun melodiyi belirliyor, daha sonra da tedaviye başlıyor.”
Şimdi böyle kusursuz akustik yapıya sahip şifahanelerden bahsetmek mümkün olmasa da konuyla ilgili çalışmalar devam ediyor. 1992 yılından bu yana müzik ve ses enerji terapisi çalışmalarını sürdüren Yaşar Canözden'e göre, Edirne Sağlık Müzesi'nde bunun tarihsel sürecini görmek mümkün. “Avrupa'da akıl hastaları, içine şeytan girmiş diye yakılırdı. Bizde ise su sesi, kuş sesi ve Türk sanat musikisinden belli makamlarla tedavi yapılıyordu.” diyen Canözden, bu kadim bilgileri günümüz teknolojisiyle harmanlıyor. Avrupa'da 6-7 bin tane müzik terapi uzmanı olduğunu ifade edip, uzmanların ‘moral eğitim ünitesi' adı altında çalıştığını, Türkiye'de de yeni yeni rağbet gördüğünü anlatıyor.
Sesler yalan söylemez
“Herkesin parmak izi nasıl farklıysa ses izi de farklı.” diyen Canözden, hastanın sesiyle eşleşen frekansı buluyor ve kişiye özel üç dakikalık beste yapıyor. “Örneğin, insan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Her organ kendine özgü titreşime sahip. Kalbin titreşim hızıyla böbreğinki aynı değildir. Böbreğinizde arıza varsa bu onun titreşimindeki soruna işaret eder. Titreşimlerin frekans değerleri vardır. Titreşimi tespit ederken bu değerlerle ölçüm yaparız.” diyor. Canözden'e göre gözler yalan söylemez derler ama ses hiç yalan söylemez. Sevinmediğiniz bir şeye sevinmiş gibi tepki verirseniz bu durum sesinizden çok rahat anlaşılır.
Enstrüman icat etti
Müzik terapisti Canözden, tar, ud, cümbüş, viyolonsel, kabak kemane, yaylı tambur, cura gibi müzik aletlerinin seslerini bir araya topladığı garibur isimli bir enstrüman geliştirmiş. Gariburle, kişinin rahatsızlığına ve frekansına özel üç dakikalık beste yapıyor. “Bana göre evren bir gitar, bizler de onun telleriyiz. Diğer tellerle birlikte her an titreşiyoruz. Bilim adamları yüzyıllardır bu şarkıyı anlamlandırmaya çalışıyor. Örneğin Nikola Tesla… İcat ettiği deprem makinesini anlatırken ‘Birkaç saniyede binanın titremeye başladığını hissettim. On dakika daha devam etseydim binayı ve sokağı yıkabilirdi.' diyor. O, frekansların yani titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü. Titreşimlerin ne derece önemli olduğu hâlâ tam olarak çözülebilmiş değil ancak notalar keşfedildi. Evren bir gitar demiştik, şimdi de bu gitarın tellerini koparmadan melodiyi çözmeye çalışıyoruz.” diye konuşuyor. Sigarayı bırakma, kilo verme, kanser tedavisi, otizm gibi hastalıklar müzikle tedavi ediliyor.
Faydası çok
Müzik terapisti Yaşar Canözden, müzikle tedavinin faydalarını saymakla bitiremiyor: “Zihinsel ve fiziksel gerilimi yok eder, stresi azaltır. Duygusal iniş çıkışları yatıştırarak daha dengeli bir ruh hali içinde olmanızı sağlar. Öfke, yorgunluk, tükenmişlik gibi duygular tarafından vücudunuzda oluşturulmuş blokajları çözer. Zihninizdeki gereksiz düşünce diyaloglarını susturur. Depresyonu, korkuları, endişeleri azaltır, enerjik hissettirir. Hamileliğin kolay geçmesini sağlar, doğumu kolaylaştırır.”