Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Başbakanlıktan akreditasyon özrü

$
0
0

Zaman muhabiri olarak bu yaz 6 Haziran'da Norveç'in başkenti Oslo'daki Hotel Plaza'da gerçekleşecek ‘2015 Uluslararası Oslo Eğitim Gelişimi Zirvesi'ne katılmak için akredite oldum.

Geniş güvenlik önlemleri ve isim kontrolünden sonra giriş kartımı aldım. Zirveye başta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun olmak üzere başbakanlık düzeyinde dünyanın birçok yerinden üst düzey yetkili katılıyordu.

O gün bize verilen A4 kağıdında, hotelin 33. katında 2015 Nobel Ödülü sahibi Malala Yusafzai, Başbakan Erna Solberg ve Dışişleri Bakanı Børge Brende'nin -biri basına kapalı ve diğeri basına açık olmak üzere- iki görüşmesinin olacağı bilgisi vardı. Basına kapalı görüşmede odaya sadece fotoğraf için girdik, fotoğraflarımızı çektik ve dışarıya çıkarıldık. Daha sonra basına açık gerçekleşecek görüşmenin yapılacağı odaya gidip yerimi almak istedim. Ancak başbakanlık ya da dışişleri bakanlığından bazı görevliler beni kontenjan darlığından dolayı içeriye almayacaklarını söylediler, bir de giriş kartımın olup olmadığını sordular. Tam o sırada önümden geçen Başbakanlık İletişim Şefi Tor'a durumu izah ettim. Kendisi bana beklememi söyleyerek basına açık görüşmenin yapılacağı odaya girdi. Bir müddet sonra odadan daha önce akredite için yazıştığım başbakanlık iletişim danışmanlarından Anne Nordskog yanıma geldi. Kendisine, şahsıma gönderdiği e-mailleri gösterdim. O da beni alamayacaklarını söyledi.

O an kendimi çok kötü hissettim. Çünkü dünyanın en demokrat ve özgür medyaya sahip olduğunu düşündüğüm ülkelerden biri olan Norveç, üstelik başbakanlığı açıkça akreditasyon uyguluyordu. Çok üzülerek 33. kattan ayrıldım. Ancak elimdeki deliller haklı olduğumu gösteriyordu. Yaşanan bu üzücü hadiseden hemen sonra hakkımı arama yollarına koyuldum.

İlk olarak Norveççe bir inkisar mektubu yazdım. Mektupta özetle; global yayın yapan Zaman Gazetesi Norveç muhabiri olarak şahsıma uygulanan bu akreditasyona çok üzüldüğümü anlattım. Basın özgürlüğüne değer verilen, demokrasiler ve özgürlükler ülkesi Norveç'te bu olayın yaşanmasının bir gazeteci olarak beni hayal kırıklığına uğrattığını vurguladım.

Daha sonra yazdığım bu inkisar mektubunu ve bize verdikleri A4 bilgilendirme kağıdını, programa giriş kartımı, akredite onayımı, basın kartımı, eski Norveç Gazeteci-Yazarlar Vakfi'ndan olan basın kartımı tarayıp tüm başbakanlık ve dışişleri bakanlığı basın danışmanlarının e-mail adreslerine gönderdim. Özellikle bize verilen A4 kağıdında yer alan ‘basına açık' kısmının altını çizdim. Ayrıca Norveç Gazeteci-Yazarlar Vakfi olmak üzere Norveç'in en büyük gazetelerinde çalışan tanıdığım köşe yazarları ve editörlere de gönderdim.

Aldığım geri dönüş mailleri, yaşanan bu hadisenin Norveçli gazetecileri şaşırttığını gösteriyordu. Genel olarak bana Norveç Gazeteci-Yazarlar Vakfi ile görüşme tavsiyesinde bulundular. Zaten bu e-maili vakfa göndermiştim. Kısa bir müddet sonra vakfın başkanlığını yapan Thomas Spence, e-mailime cevap verdi. Başkan, toplantıya alınmamamın üzücü bir olay olduğunu söylüyor, posta aracılığıyla ıslak imzalı bir dilekçe yazıp başbakanlığa göndermemi tavsiye ediyordu. Spence, olayı kendilerinin de takip edeceklerini, gelecekte aynı olayın yaşanmaması konusunda başbakanlığı uyaracaklarının altını çiziyordu.

Darısı Türkiye'nin başına!

Bir zaman sonra beni başbakanlığın siyasi danışmanlarından Hans Christian Hansson aradı ve yaşanan olay için üzgün olduğunu söyleyerek özür diledi. Meselenin yanlış anlaşıldığını kaydetti. İstediğim takdirde beni Başbakan Erna Solberg ile görüştüreceğini belirtti. Dışişleri basın danışmanlığından da buna benzer bir e-mail gönderildi. Ancak teşekkür edip bu teklifi kabul etmedim. Çünkü gerçekten çok üzülmüştüm.

Olaydan uzun bir süre sonra Norveç Başbakanlığı e-mailime bir özür mektubu gönderdi. e-mailde, bazı teknik hatalardan dolayı postayla gönderilen mektubun başbakanlığa geri döndüğü aktarılıyordu. Başbakanlık İletişim Şefi Tor Aagaard Borgersen imzalı bu mektupta özetle, ‘'Başbakanlık olarak ‘Oslo Eğitim Zirvesi'nde yaşanan olaydan dolayı özür dilemek istiyoruz.'' ifadeleri yer alıyordu. Beni görüşmeye almamak gibi bir amaçlarının olmadığı, yanlış anlaşılmalar yaşandığı bildiriliyordu. Mektupta açıkça, ‘'Söz konusu toplantıya alınmalıydınız.'' itirafı da yer alıyordu. Mektup, yine özür ve üzgün oldukları sözleriyle bitiyor ve ‘'Gelecekte daha iyi ve açık bir diyalog içinde olma ümidi ile.'' temennisiyle son buluyordu.

Dilerdim ki bu olay hiç yaşanmasın... Ancak Norveç Başbakanlığı'nın yaşanan hadiseyi kabullenmesi ve özür mektubu göndermesi de oldukça nazik bir hareket. Meselenin can sıkıcı tarafı ise Türkiye'de gazetecilere akreditasyon uygulayan AK Parti hükümetinin böyle bir hasletten uzak olması.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue