“Türkiye'de her beş erkekten biri prostat kanserine yakalanıyor.” Bu cümle ABD'de prostat ve beslenme üzerine birçok çalışma yapan, Atlanta Emory Üniversitesi Üro-Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Küçük'e ait.
ABD'de bu oranın her üç kişiden biri olduğunu söyleyen Küçük, bütün kanser çeşitlerinde beş yıl içinde yüzde 25 civarında artış olacağını düşünüyor. Dünyayı bu gidişe hazırlayan nedenler ise belli: Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ve fazla kilolar. Tüm kanserlerde olduğu gibi prostata yakalanmamak için de çözüm olarak doğru beslenme gösteriliyor. Prostatı önlemenin yolu ise ‘domates'ten geçiyor.
Dünyada her yıl bir milyon erkeğe prostat teşhisi konuyor. Bunun dörtte biri ABD'de görülüyor. ABD ve Kuzey Avrupa'da daha yaygın olan prostat kanserine Akdeniz ülkeleri, Çin, Japonya, Hindistan gibi ülkelerde ise çok daha az rastlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Anadolu Sağlık Merkezi'nde prostat üzerine sunum yapan Prof. Dr. Ömer Küçük, bunun tamamen ülkelerin beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olduğunu düşünüyor: “Amerika ve Kuzey Avrupa'daki beslenme şekli daha çok et ağırlıklı, unlu ve kalorili gıdalardan oluşuyor. Prostat kanserinin az olduğu ülkelerde ise başta domates olmak üzere sebze-meyve, zeytinyağı ve balığın çok fazla tüketildiğini görüyoruz.”
Soya veya köri de
tüketilebilir
Harvard Üniversitesi'nde uzun süreli bir çalışma yapılıyor. 45 bin sağlıklı kişi 30 yıl boyunca takip ediliyor. Bu süre zarfında araştırmaya katılanların bir kısmı prostat kanseri oluyor. Hepsinin beslenme şekilleri incelenmeye tabi tutuluyor ve prostat olmayanların bol bol domates yediği ortaya çıkıyor. Bu sebeple bir insan ne kadar domates yerse, prostat riski o kadar azalıyor. Prof. Dr. Küçük, bunun domatesin içinde bulunan ‘likopen' adlı madde sayesinde olduğunu anlatıyor. Zira bilimsel araştırmalar likopenin prostatı önlemede en güçlü madde olduğunu gösteriyor. Öte yandan domatesin pek tüketilmediği Asya ülkelerinde de prostata az rastlanması, buralardaki soya tüketiminin fazla olmasıyla açıklanıyor. Hindistan gibi ülkelerde çok kullanılan köri de yine içerdiği maddelerle prostatı engelleyici etkiye sahip.
Bunların yanı sıra Akdeniz usulü, yani sebze-meyveye dayalı, kırmızı etten ziyade balık ağırlıklı beslenme de önem arz ediyor. Nitekim Küçük, katkı maddeli hazır gıdalar, abur cuburlar gibi sağlıksız yeme alışkanlıklarının sadece prostat değil, diğer kanser türlerinde de sigara kadar etkisi olduğunu düşünüyor. Kanserlerin yüzde 30'u sigaraya bağlıysa, yüzde 35'i de sağlıksız beslenmeyle alakalı. Örneğin içinde hiçbir vitamin, mineral bulunmayan şekerin, unlu ya da yağlı gıdaların vücuda bir faydası olmadığından, bunlardan uzak durmak gerekiyor.