Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Satranç tahtasında bir ‘Türk' kadar güçlü

$
0
0

Bugün pek çok Batı lisânında bilinen ‘Türk gibi metin olmak' tabiri, o devrin Avrupa içlerine kadar nüfuz eden Osmanlı imajının halk nezdindeki tezahürlerinden biriydi.

Akla ilk geldiği kadarıyla ‘Türk kafası', ‘aman Türkler geliyor', ‘Türk gibi tütün çekmek' tabirleri de Batı dillerinde muhtelif manaları ihata eden terkip ve tabirler… Ancak Türk isminin telaffuz olunduğu bir başka mecra var ki; o da neredeyse bütün bir dünyanın bildiği fakat henüz Türkler arasında haklı itibarına kavuşamamış nevicat makineler aleminden başkası değil. Nevicat dediysek da bu sözü tashih etmek lazım zira Avusturyalı sibernetik âlimi Wolfgang von Kempelen'in 1770 senesinde icat ettiği Türk satrançbaz (satranç oynayan otomat) hakkında kitaplar yazılıp belgeseller bile çekilmiş. Kaba nazarla bu makine, önünde duran satranç tahtası, sorguçlu, serpuşu, samur kürkü içinde, pos bıyıklı esmer bir mankenden oluşuyor. Otomat, bu görünüşüyle Avrupa'daki Türk fobyasına bir da tanığı.

Türk satrançbazın mucidi Kempelen, Habsburg Hanedanı hizmetinde bulunan bir mekanik mütehassısıdır. Kimsenin aklına gelmemiş bir icat peşine düşmüş, Bir sene üzerinde çalıştığı icadı bitirip İmparatoriçe Maria Theresa'ya takdim eder. Türk satrançbazı 120 cm uzunluğunda, 105 cm eninde ve 60 cm boyundaki bir komodin ve ona rapt edilmiş, rakibine ürperti veren bir ahşap figürden oluşuyordu.

Bilhassa hanedan mensupları, üzerinde satranç tahtası ve taşlarıyla hareket eden tekerlekli aparata büyük alaka gösterdiler. Elle kurularak çalışan aparat, tıpkı canlı bir satranç oyuncusu gibi maç başlamadan evvel satranç tahtasını ve kendi taşlarını kontrol ediyor, oyun esnasında başını arada bir sallayarak taşları eliyle kaydırıyordu.

İşin sırrı cinlikte!

Tıpkı gerçek bir insan gibi tavırlarıyla görenleri hayrete düşüren otomatın şöhretiyle beraber ona dair söylenti ve hikâyeler de çoğaldı. Kimileri onun ispirtizma yoluyla idare edildiğini, kimileri ise içine giren ve bacaklarını savaşta kaybetmiş bir asker tarafından irade edildiğini söyledi. Fakat satrançbazın etrafından dönen bu efsaneler kenarından köşesinden bile olsa gerçeğe bir işaretti. Elbette, hakikat sonradan ortaya çıkacaktı. İşin sırrı, makinenin taşları yerinden oynatması kadar içine gizlenen ve seyircilerin hissetmesine imkân bırakmayan bir kamuflajdan başkası değildi. Mekanik Türk, Maelzel'in de marifetiyle önce seyirciye tüm aksamıyla teşhir ediliyor ve bu sayede kafalarda bir soru işareti kalmayacağı sanılıyordu. Ancak tüm sır makinenin içine gizlenen bir satranç ustasında düğümlenmişti. Usta, tüm hareketleri içeriden izleyebiliyor ve kendisine sağlanan aparatların da yardımıyla rakibine karşı hamleler yapıyordu. Bu kişi sayesinde büyük maçlar kazanan Maelzel, söylentiye göre kazandığı paranın büyük bir kısmını William Schlumberger adlı bu ustaya veriyordu. Usta ölünce işleri yürütemedi ve alet uzun süre atıl kaldı.

Amerikalı mekanisyen yeniden yaptı

Satrançbaz, bir mezat pazarında satıldı. Yeni sahibi, makinenin sırlarını keşfetmeye uğraşır ancak sonrasında Filedelfiya'da bir müzeye bağışlar. 1854 senesinde bir yangında kül olunca icat edildikten 85 sene sonra tarihe karışır. Ancak tarihî; kayıtlarda rastlanan makine, bir Amerikalı mekanisyen John Gaughan'ın dikkatine takılır. Meraklı mekanisyen Türk satrançbazı baştan yaparak bilim dünyasına kazandırır. Makinenin tarihçesi ve başından geçen tüm ilginç hadiseler, 2004 senesinde Tom Standage tarafından ‘Mekanik Türk' adlı kitapta toplandı.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue