Osmanlı Devleti'nin başkentliğini yapmış olmasından kaynaklanan kendine has karakteri ve mimarisi daha şehre girer girmez kendini belli eden Edirne, Balkanlar'a ve Avrupa'ya açılan kapı konumunda. Bunun sonucunda, tarih boyunca adeta bir göç durağı haline gelmiş. Edirne'nin kaderini anlamak için çok da eskiye gitmeye gerek yok. Baskıcı Bulgar rejiminden kaçan Türklerin 1989 yılındaki göçü, yaşı yeten herkesin aklındadır. O yıl Türkiye'ye gelenlerin üç yüz bine yakını Edirne'den Türkiye'ye girmişti.
Şimdilerde ise Edirne, Türkiye'den çıkmak için her yolu denemeye hazır, büyük çoğunluğu Suriyelilerden oluşan mültecilere mecburi ev sahipliği yapıyor. Almanya'nın göçmenlere kısa süreliğine kapılarını açmasıyla Avrupa'da bir gelecek hayali ile umutlanan mülteciler, Edirne'ye doğru yola çıkmış; bir kısmı otogarda kilitlenmiş, bazıları TEM otoyolunda protesto yapmıştı. Edirne'ye varmayı başarabilen iki binden fazla Suriyeli, şimdilerde Sarayiçi Er Meydanı tesisi içinde ve civarında hayat mücadelesi veriyor. Edirne yolunda sabah ayazında içim ürperince, o anda sokaklarda uyumak zorunda olan çocukların ne halde olabileceğini düşünmeden edemedim. Güneş doğarken vardığımız alanda, mültecilerin çoğu kaldırımlarda, koltuk aralarında battaniyelere sarılmış uyuyordu.
Gün boyu konuştuğumuz kadın, erkek, çocuk Suriyeliler, bir dokun bin ah işit halindeydi. Türkiye'de çok düşük maaşlarla çalışmaktan, maaşlarını alamamaktan, yüksek kiralardan, pahalılıktan, ama en çok da çocukları için bir gelecek umutları olmamasından şikâyetçilerdi. Ne pahasına olursa olsun Avrupa'ya geçeceğiz diyenler çoğunluktaydı. Minik Aylan'ın Bodrum sahiline vuran görüntüsü ve denizdeki ölümler, onları karayoluna yönlendirmişti.
Büyükler durumun vahametindan kaynaklanan endişeyle karışık umut içinde beklerken, çocuklar her yerde çocuktu. Onca çöp yığını, uzun yemek kuyrukları, hijyenden fersah fersah uzak tuvaletler arasında hâlâ oyun oynayıp gülümsemeyi başarabilmeleri belki de çocuk olmanın gereğiydi. Edirneli halkın onlara getirdiği giysilerle bayram öncesi sevinebiliyorlardı.
Edirne'nin kapasitesi yeni bir göç dalgasını kaldırır mı bilinmez, ama mülteci sorununun kısa vadede çözülemeyeceği ortada.