Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Ağzımızın tadı burun deliklerinden geçiyor

$
0
0

Bir an koku duyunuzu tamamen kaybettiğinizi düşünün. Etrafınızdaki çöp kokularından, metrobüsteki havasızlıktan kurtulacağınızı düşünüp sevinmeyin. Kötü kokularla birlikte iyi kokular, anılar hatta ağzınızın tadı da gidecek. Dresden Üniversitesi Koku ve Tat Araştırmacısı Prof. Dr. Hummel, bakın ne diyor: “Koku yoksa lezzet yok, lezzet yoksa keyif de yok.”

İstanbul, geçtiğimiz hafta ilginç bir ‘konferanslar dizisi'ne ev sahipliği yaptı. Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Avrupa Kemosensör Araştırma Organizasyonu'nun 25. yıllık toplantısı dolayısıyla dünyanın önde gelen koku ve tat araştırmacıları çeşitli sunumlar gerçekleştirdi. Koku ve tat alma; varlığının önemi, yokluğuylaanlaşılabilecek bir konu. Koku almanın olmadığı durumlara anosmi deniliyor. Bir nevi koku körlüğü. Koku körlüğü tat ve lezzet alma duyusunu da etkiliyor. Bu da depresyon dahil birtakım olumsuzlukları beraberinde getiriyor. Konferansın katılımcılarından biri de Dresden Üniversitesi Koku ve Tat Kliniği'nde araştırmalarını sürdüren Prof. Dr. Thomas Hummel idi. Hummel aynı zamanda koku ve tat kaybı yaşayan hastalara çeşitli kokular vermek yoluyla bu duyunun yeniden gelişmesini sağlamaya çalışıyor. Bir dönem Dresden Üniversitesi'nde gözlemci olarak çalışan Kulak Burun Boğaz cerrahı Doç. Dr. Aytuğ Altundağ'ın da Hummel'in çalışmasına bir katkısı olmuş. Sürekli aynı kokuları koklamaktan sıkılan anosmi hastalarının çağrısına kulak veren Altundağ, bu koku skalasını genişletmiş.

Prof. Dr. Hummel'e koku ve tat yitimi konusunda merak ettiklerimizi sorduk.

Koku ve tat alma neden bu kadar önemli?

Üç nedeni var bunun. Biri koku almanın kişiyi çevresel tehlikelerden koruma yönü. Çünkü yemeği yaktığımız zaman çıkan koku ya da etrafta çıkan bir yangın, görmediğimiz zaman bir erken uyarı işlevi görüyor. İkinci olarak koku duyusu aynı zamanda beslenmemizi etkiliyor. Yemek yediğimiz zaman lezzet algısının oluşması için koku ve tat almanın birlikte olması gerekiyor. Burnumuz tıkalı olduğunda lezzet algımız olmaz. Yediğimiz yemeklerden lezzet almamızda koku duyusu çok önemli. Koku körlüğü olan bir insanın beslenme davranışları ya da besin zehirlenmesine maruz kalma olasılığı çok daha fazla oluyor. Üçüncüsü de hayat kalitesi. Anozmiklerde depresyon gelişebiliyor çünkü bu bizim sosyal yaşamımızı çok etkiliyor. Evet tüm gün yemek yemiyoruz belki ama yemek üzerine çok fazla zaman geçiriyoruz. İnsanlar arasında da iletişim aracı aynı zamanda. Anne bebek ilişkisinde veya eşler arasındaki ilişkilerde koku yine çok önemli bir etken.

Kliniğinizde çok çeşitli vakalarla karşılaşıyorsunuzdur. Bu zamana kadar gördüğünüz en ilginç vaka neydi?

18 yaşında bir kız gelmişti. Hiç koku almıyor. Doğuştan koku körlüğü olan biri. Fakat ilginç bir şekilde tat ve lezzet alabiliyor. İki şekilde koku alıyoruz. Bunlara orthonasal ve retronasal deniyor. Orthonasalda koku burundan yukarı doğru gidiyor, retronasalda ise ağızdan geriye doğru gidiyor. Bu kız da arkadan alıyordu kokuları. O yüzden biraz lezzet vardı. Kendisine koku testi yaptık. Orthonasal testte bu kişi anosmik çıkmış. Retronasalda ise koku alabildiği ortaya çıkıyor. Hiçbir vücut kokusu ya da elbise kokusu hakkında fikri yok. Sadece lezzetler hakkında kokuları biliyor. Bu çiğneme hareketleriyle, yutma hareketleriyle koku molekülleri yukarı doğru nasıl taşınıyor onu bilemiyoruz.

Başka neler var?

Parozmiya diye adlandırılan bir durum da var. Parozmiya kokuların olduğundan farklı bir şey, daha başka bir koku olarak algılanması durumu. Ve bu da aslında insanları çok rahatsız eden bir durum. 60 yaşında bir kadın var. Bir viral enfeksiyon sonrası koku duyusunu yitiriyor. Daha sonra koku duyusu yerine geliyor. Ama geri geldiğinde kahve artık kahve gibi kokmuyor, elma gibi kokuyor. Elma da elma gibi kokmuyor. Ve bundan daha fazla rahatsız oluyor. Elma kokusunu, çok sevmediği bir koku olarak tanımlıyor.

SONRADAN KAYBETMEK DAHA KÖTÜ

Doğuştan koku alamayan insanlarla koku duyusunu sonradan kaybeden kişilerin yaşadığı zorluklar bakımından bir fark var mı?

Kesinlikle. Bu, sonradan kör olmak gibi. Bir şeyi sonradan kaybetmek çok daha zorlanmamıza sebep oluyor. Diğeri baştan beri, doğduğundan beri bu duyuya sahip değil ve ona göre bir adaptasyon mekanizması geliştirmiş. Ama diğeri bir anda kaybediyor.

Koku ve tat yitiminin, depresyon gibi psikolojk rahatsızlıklara sebep olduğundan bahsediliyor. Fiziksel bir rahatsızlığa da sebep oluyor mu?

Koku duyusunun kaybı düşünüldüğü gibi tek başına parkinsona ya da alzheimera yol açmıyor. Aslında parkinson ya da alzheimer gibi hastalıklar da hastalığın bir parçası. Nörolojik bulgular başlamadan kokuyla ilgili bulgular başlıyor aslında. Ve erken tanı testi olarak kullanılıyor. Hastada hiçbir nörolojik bulgu yokken koku duyusunun yitimi gibi bir durum varsa bunu erken tanı olarak değerlendirebiliriz. Şu da var ki, yaşla birlikte birçok insan koku duyusunu kaybediyor ama parkinson yok.

Yediklerimizden tat alamazsak moralimiz bozuluyor

İntihara kadar giden depresyon vakalarında süreç nasıl işliyor?

Aslında şöyle bir durum var. Koku duyusu kaybı depresyonu getiriyorken, depresyon da koku kaybını getiriyor. O yüzden depresyonda olan insanlarda koku duyusu depresyonda olmayan insanlara göre daha az. Eğer bu kişiler koku çalışırsa kendilerini daha iyi hissediyor ve depresyonları azalıyor. Bu konuda yapılmış akademik bir çalışma var. Buna göre koku duyusunu kaybeden insanların kafalarında intihar etme düşüncesi daha fazla.

Zaman zaman hepimizde görülen iştah azlığı da bu anlattığınızla ilgili mi?

Çok değil ama ilişki var. Yemek yeme ve lezzet algımızın koku duyusuyla ilişkisi var. Yemek yemeye devam ettiğimiz durumda kendimizi daha keyifli hissediyoruz, lezzet algımız düşükse, yediklerimizden tat alamıyorsak moralimiz daha bozuk oluyor.

Koku ve tat yitimi olan insanlar yemek yemeyi sadece hayatta kalmak için mi gerçekleştiriyor?

Hayır. Sonuçta tatlı, acı, ekşi gibi tatlar alıyorlar. Bu tatlarla ilgili de bir keyif durumu var. Bu insanlar sosyal olarak da bu ortamlarda olabiliyor. Hatta birkaç hafta önce kliniğe bir şef aşçı geldi. Koku alma duyusunu yitirmiş ama insanlara yemek yapmayı, sunmayı seviyor. En önemlisi, insanlar koku duyusu azalınca kilo kaybetmiyor.

Doç. Dr. Aytuğ Altundağ

Burun eğitilebilir

Koku duyusunun yeniden kazanılabileceği durumlar var mı?

Prof. Hummel, Dresden Üniversitesi'nde yeni bir tedavi yöntemi belirledi: Kokuyla eğitim. Yani koku vererek insanları eğitiyorsunuz. Çünkü burun eğitilebilir bir organ. Ben modife ettim onu. Klasik metotta dört kokuyla başladık. Daha sonra değiştirdik ve 12 kokuya çıkardık. Aslında bunu bana yaptıran şey hastaların aynı kokulardan sıkılmasıydı. Sürekli bana gelip ‘doktor biz sıkıldık' demeleri üzerine bu kokuların artırılabileceğini düşündüm. Hastalar da sevdi ve daha iyi sonuçlar aldık. Bu eğitim bir nevi fizik tedavi gibi. Çünkü alıcı nöronların hepsi yeniden canlandırılabilir.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue