Sezgin Kuru, Avcılar'da bir kitap-kırtasiye mağazasında çalışıyor. Evden işe giderken gözü uçaklara takılıp ‘ben de gitsem' demesiyle başlamış gezginlik hikâyesi. Yabancı dil bilmeden yollara düşen Kuru, bugüne kadar 20 ülke gezmiş.
Aylık kazancı yetecek gibi durmasa da her fırsatta gördüğü uçakların peşine düşmüş Sezgin Kuru. Zamanla kredi bile çektiği olmuş bunun için. Avrupalılarınkine benzer bir gezme kültürü henüz oturmadığından bu konu Türkiye'de hâlâ haber değeri taşıyor. Kuru, Avcılar'da doğmuş, orada liseyi okumuş ve evinin az ilerisinde bir kitapçıda çalışmış. “Şu karşı mezarlığa da gömerler...” diye düşünürken, aslında kısa bir memleket insanı portresi çiziyor. Bu döngüyü kırabilmek adına seyahatlere çıkmaya karar vermiş. “Kendime varabilmek için uzaklarda, başka ülkelerin sokaklarında yürümek gerekliymiş.” diyor.
Bütçesi dışında onu endişelendiren diğer konu herhangi bir yabancı dil bilmemesi olmuş. Bunu nasıl aştığını şöyle anlatıyor Kuru: “İnterneti çok iyi kullanıyorum. Önce gideceğim ülkeye ya da şehre uçuş gerçekleştiren firmaları uzun süre araştırıyorum. En uygun olanları buluyorum. Zamanla deneyim kazanıp aktarmalı yapmaya bile başladım. İlk olarak indiğim şehirde tren, otobüs her türlü ulaşım aracını araştırıyorum. Google Street View'den sokak görüntülerini bile hazırlıyorum. Aslına bakarsanız gideceğim ülkeye dair kocaman bir dosyam oluyor elimde. Sonra yeme, içme mekânlarına ve önerilere bakıyorum. Zaten sanal âlemde gezdiğim şehri, daha sonra güvenle ve huzurla geziyorum.”
Hedefinde Yeni Zelanda ve Uzakdoğu var
Yıllık izinlerini artık uygun uçak biletlerine göre ayarlıyor Kuru. Kendisine Akdeniz ya da Ege'de çok yıldızlı bir otele masraf etmek anlamsız geliyor. Onun hedefinde ülkeler, kıtalar var.
Gezdiği ülkeler arasında sadece Amerika için “Dil bilmezliğim başıma iş açtı.” diyor. Kiraladığı araçla gezerken yolunu kaybedip istediği yere varamayınca, dört saat boyunca derdini anlatmak ve başladığı noktaya geri dönememek onu biraz endişelendirmiş. Amerika'da polisin müdahalesinden korkmuş. Trafik kurallarını bir şekilde çiğner ve polisler durdurup soru sorarsa diye ne çok telaş ettiği hâlâ hafızasında. “Tüm dünyanın dil bilmeden gezilebileceğinin ispatıyım ben.” diyor ve yeni hedefleri arasında Uzakdoğu ve Yeni Zelanda olduğunu söylüyor.
Kuru'nun kredi kartı borçları artık uçak bileti, otel ya da hostel ödemelerinden oluşuyor. Birikimini ve zamanını gezginlik için harcayan Kuru, son birkaç yıldır tüm hafta sonlarını sabah altıda bir şehre inip geceye kadar gezerek geçiriyor.
Dersinize iyi çalışırsanız, tüm şehirler sizi bekler
Sezgin Kuru, gezi deneyimlerini kitaplaştırmak istiyor. Mesajı ‘çok paranız ve diliniz olmadan da tüm dünyayı gezebilirsiniz' olacak. Son yıllarda sadece gezi ve gezginlerin kitaplarını okuyor. Kuru, tüm seyahatlerini tek başına yapıyor. Her ne kadar ‘Bir dahakine birlikte gidelim.' diyen arkadaşları olsa da, gün geldiğinde yolculuğuna yalnız devam ederken bulmuş kendini. İnsanları cesaretlendirip yaşadığı güzellikleri herkesle paylaşmak istiyor. “İşe giderken üzerinizde sessizce uçan o uçaklara binin ve gidin.” diyor, sonra da şunları söylüyor: “Dersinize benim gibi iyi çalışırsanız tüm şehirler sizi bekler. Benim gibi ömrünüz bir ilçede geçtiyse bunu kesinlikle yapmalısınız.“ Maddî; sıkıntılar zorlayabilir derken önceliğinin gezmek olduğunu anlatıyor Kuru: “Yeni bir telefon ya da televizyon almıyorum, geziyorum.” Bir geziden döndüğünde sürekli gülümsediğini ve huzurlu olduğunu ifade ediyor. Aradan iki ay geçince tekrar uçaklara gözü takılıyor ve yeni planlara başlıyor. Bir sabah bir otelde, hiç bilmediği bir şehirde uyanmanın huzurunu herkesin tatması gerektiğini düşünüyor. Vakit buldukça da İngilizce öğrenmeye çalıştığını eklemeden edemiyor. Daha çok gezecek kadar İngilizce...