Yaz döneminde yeniden ekranlara dönen ‘Beş Kardeş' dizisinde gündeme ve siyasî; olaylara yapılan göndermeler her hafta sosyal medyanın gündeminde. İşte onlardan bazıları…
‘Beş Kardeş', adından da anlaşılacağı üzere beş kardeşin hayatını anlatan bir dizi. 16 Şubat'ta yayınlanmaya başlayan dizi; birbirinden çok farklı karakterlere sahip, dededen kalma ahşap bir konakta yaşayan kardeşlerin hikâyesini konu alıyor. Başrollerinde Serkan Keskin (Said), Nadir Sarıbacak (Nazım), Tansu Biçer (Turgut), Osman Sonant (Orhan) ve Fatih Artman'ın (Aziz) yer aldığı yapımın senaristliği ve yönetmenliğini Onur Ünlü üstleniyor. Dizinin özellikle sosyal medyada çokça konuşulmasında gündeme dair yapılan göndermelerin payı büyük. Kâh evdekiler zor tutuluyor kâh halkın vicdanının önüne geçilemiyor kâh hırsızların orucunun kabul olup olmayacağı sorgulanıyor. Beş Kardeş'te dikkat çeken bu ayrıntılara Onur Ünlü takipçileri yabancı değil. Bu noktada televizyon eleştirmeni Tayfun Atay'a kulak verelim: “Onur Ünlü, içerisine siyasi iktidar marifetiyle saplandığımız kültürel/kimliksel kutuplaşma batağından çıkmaya dönük bir iradeyi her zamanki gibi (ama bu defa daha düşük dozda) absürt komediden beslenerek bu dizide ortaya koymakta.”
İlk beş bölümden sonra ara verilen (bazılarına göre reyting düşüktü, bazılarına göreyse göndermeler sebebiyle) ve tekrar yayınlanmaya başlayan Beş Kardeş'ten birkaç ince göndermeyi derledik…
Hırsızların orucu kabul olur mu?
Dizinin en çok konuşulan sahnelerinden biri de şöyleydi: Haksız yere hapse düşen Aziz'i ziyaret eden kardeşlerden Turgut, Aziz'e, "Oruç musun oğlum?” diye sorar. Aziz bu soruya, "Orucum abi, Allah kabul ederse, orucum." diye cevap verir. Bunun üzerine Nazım, kendinden geçercesine şu cümleleri söyler: "Eder kardeşim, Allah kabul eder, eder kardeşim, eder. Benim biricik kardeşim suçsuz yere hapishanelere girecek, orada yatacak ve oruç tutmaya çalışacak, Allah onun orucunu kabul etmeyecek de bu hırsızların orucunu mu kabul edecek?"
Sizden öğrenecek değiliz!
Dizinin çocuk karakteri Melike ile Orhan arasında şöyle bir diyalog geçer. Orhan, Melike'ye, “Bak küçük hanım, bana öyle kabalaşma mabalaşma diyemezsin. Biz, kime, nasıl davranacağımızı sizden öğrenecek değiliz.” Sonra da, “Ne dedim ben ya!” der.
Kitapta ‘biriktirme' yazmıyor muydu?
Said'e para lazımdır. Kardeşi Turgut ile konuşur. Said: “Bende 400 lira var.” Turgut ise, “Bende de 2 bin lira var kenarda.” der. Turgut'un 2 bin lira biriktirmesine şaşıran Said, “Vayy, para mı biriktirdin lan ee oğlum hani kitapta biriktirme yazmıyor muydu?” diye sorar. Turgut'un cevabı taşı gediğine koyar: “Yok abi yani biriktirme derken, yığma diyor kitapta. İhtiyacından fazlasını biriktirme diyor.”
Kara para mı, ak para mı?
Sacit karakteri ile Aziz arasında geçen diyalog, dizideki ince göndermeler arasında dikkati çekenlerdendi. Aziz, patronu Sacit Bey'e: “Bana taşıttığınız o sandığın içindeki paraları gördüm. Allah bilir kimin parası, neyin parası o. Kara para mı, daha iğrenci ak para mı hepsini gördüm ben.”
2023…
İmam karakterini canlandıran Turgut'un paraya ihtiyacı vardır. Osman amca, Turgut'a para verebileceğini söyler ve onu mezarlığa götürür. Kendi gömüleceği yeri göstererek, “Burası benim mezarım.” der. Mezar taşındaki doğum tarihi dikkatlerden kaçmaz: 1954. Ölüm yılı ise 2023'tür. Turgut, Osman amcanın isteği üzerine mezarı kazar ve içinden bir kutu çıkar, kutunun içinden de tomar tomar para...
Evdekileri zor tutuyorum
Mahallenin akli dengesi yerinde olmayan teyzesi Mukadder Hanım, kızını görmeye gelen kardeşlere çıkışır: “Benim sinirimi oynatmayın tamam mı, beni delirtmeyin, çıkın gidin bahçemden.” Sonra da imalı bir şekilde şu cümleyi söyler: “Zaten evdekileri zor tutuyorum.” Tam o sırada Nazım, kendisinden beklenen şu cevabı verir: “Evdekileri zor tutuyorum derken, tamamını mı bir kısmını mı? Bir yüzde verir misiniz?” Sonra abilerine şöyle bir açıklama yapıyor: “Belki evdekilerin bir kısmı bizimle aynı görüştedir ve baskıdan dolayı seslerini çıkaramıyorlardır.”
Ayakkabı kutuları
Beş kardeşin en küçüğü Aziz'i işinde önemli bir konuma getiren patronu, “Senin için bazı kıyafetler hazırlattım.” diyerek ona takım elbiseler ve ayakkabı kutuları gönderir. Aziz ise takım elbiseleri göstererek, “Hadi bunları anladım da (ayakkabı kutularını işaret ederek) bu kadar parayı ne yapacağım.” der.
Gazetene ne davalar açarlar, şaşırırsın!
Muhabir karakterini canlandıran Nazım, gazete çıkarmaya karar verir. Evinin bahçesine bina yaparken Said gelir ve Nazım'a sorar: “Napıyosun buraya?” Nazım'ın cevabı düşündürücüdür: “Burası ‘Halkın Öfkesi' gazetesinin merkez binası olacak.” Turgut, “Abi sert bir isim değil mi, insanlar korkmasın bunu almaya.” der. Araya giren Orhan, “Bence korkmaz, halkın öfkesi artık burnuna kadar geldi.” diye cevap verir. Aziz ise konuşulanlara gülmeye başlar. Nazım, sinirli bir şekilde, “Gülme lan, gülme diyorum oğlum, bir davadan bahsediyoruz, gülme.” der. Aziz'in cevabı günümüzde medyaya yapılan baskıyı özetler nitelikte olur: “Ben de aynı şeyden bahsediyorum abi. Eğer sen bunu yaparsan, sana ne davalar açarlar valla şaşırırsın ha.” Araya giren Turgut, “Aziz haklı, yani bu kadar kolay olamaz.” der. Bunun üzerine Nazım, “Doğru, kolay olamaz. Sizin gibi işbirlikçiler meydanlarda cirit atarken kolay olamaz. Ama bakın, bundan önce halkın vicdanının önüne kimse geçemedi bundan sonra da geçemeyecek.” diyerek seçimlere şık bir gönderme yapar.