Boyu dize kadar uzanan otların arasında köklerinden kopartılmış zeytin ağaçları arasında ilerlerken gözyaşlarını tutamıyor Emine Sezer. Dile kolay, tam 30 yılını harcamış bu ağaçlara.
Eşi Ahmet Sezer “Çocuklarımızdan daha fazla emek harcadık.” diye kendi kendine söyleniyor. Güneşin battığı noktada yükselen karartı ise 1980 yılında yapılan termik santralin bacasından çıkan duman. 1974 yılında inşaatına başlanan santral o günden bu yana Yırca köylüsünün bütün emeklerini alıp götürmüş. Birçok köylü kanser hastalığına yakalanmış. Emine teyze, dozerlerle yıkılan zeytin ağacının köklerinden birisine yaslanıp anlatmaya başlıyor. “Oğlum biz burada önceden pamuk yapardık. Tütün yapardık. Santral açıldı bütün suyumuzu çekti. Su kalmayınca pamuk da bitti. Devlet istedi, tütüncülük bitti! Tutunacak başka dalımız kalmayınca zeytine bel bağladık. 10 dönümlük arazimize 265 fidan diktik. İçlerinde 7 yaşında olan da var 50 yaşında olan da…”
Gelin görün ki, Kolin grubuna ait termik santral yapımı nedeniyle yaklaşık 6 bin zeytin ağacının bulunduğu arazi için acil kamulaştırma kararı almış devlet. Kendi topraklarını satmak zorunda kalmışlar. Gönüllü vermeyince mahkeme kararını beklemeden dozerlerle gelip ağaçları kökünden sökmüşler. Daldaki zeytini bile toplamalarına izin vermemişler. “Kalbim buna dayanmıyor. Ağaçlarım cayır cayır yandı.” diyor Emine teyze.
Köyünü, toprağını bırakmamakta ısrarcı olan Mustafa Okçu’nun emeklilik hayalleri ise 56 zeytin ağacının köklerinden sökülmesiyle yarım kalmış. 20 yıl önce babasından kalan araziye diktiği zeytin fidanlarından tam da mahsul almaya başlamışken evine gelen bir boşaltma kararıyla şaşkınlık yaşamış. “Yedi gün içerisinde 20 yıllık emeğimi bırakmamı, verdikleri üç kuruş paraya toprağımı satmamı istediler. Vermeyince de gelip yıktılar.” diyor.
Şimdilik geçimini hayvancılık yaparak sağlayan Mustafa Okçu, arkasında yükselen kül dağını gösteriyor. “Çoğumuz esen poyrazla birlikte bu külü soluyoruz. Termik santralin arıtma bacası 6 yıl önce faaliyete geçti. Hayatını kaybedenlerin büyük bölümünde kanser var. Küçük çocuklar bile solunum zorluğu çekiyor. Yeni bir santral bütün köylü için facia olur.“ diyor.
Güneşin batması ile birlikte termik santralin kara gölgesinde kalan zeytin ağaçlarının kesildiği alan bir matem yerini andırıyor. Başları öne eğilmiş, sararmış yapraklar çok şey anlatıyor.