Aysel Atayün; annesini kaybetmiş bir evlat, kocasını kaybetmiş bir eş, evladını kaybetmiş ve hâlâ evlat hasreti çeken bir anne. Geçen aylarda üç aylık maaşını alıp İstanbul’a gelmiş ancak cezaevindeki oğluyla görüşmesine izin çıkmamıştı. Anneler Günü’nü vesile edip İzmir’de yalnız yaşayan Aysel Atayün ile görüştük.
Aysel Atayün, 22 Temmuz polislere yönelik sahur operasyonuyla tutuklanan İstanbul Terörle Mücadele Şube eski müdürü Yurt Atayün ve Mersin Emniyet Müdürlüğü eski Polis Başmüfettişi Anadolu Atayün’ün annesi. Biz onu “Canla başla çalışanlar içeride, hırsızlar dışarıda.” sözleriyle tanıdık. Geçen mart ayında üç aylık maaşını alıp da ziyarete geldiği oğlu Yurt Atayün ile görüşülmesine izin verilmemişti. Atayün’ün üzüntüsü basına da yansımıştı. Biz de bunun üzerine Anneler Günü’nü de vesile kılarak, İzmir’de yalnız yaşayan Aysel Atayün’ü ziyaret edip Atayün ailesinin hikâyesini kendisinden dinleyelim istedik.
Aysel Atayün, ilk olarak içine dert olan oğlu Yurt Atayün ile görüştürülmemesini anlatmaya başladı. Sadece açık ve kapalı görüşte ve bir de savcılık izniyle oğlunu görme hakkı varmış Aysel teyzenin. Açık ve kapalı görüşe denk gelmezse, savcının gönlünün olmasını bekliyormuş anlaşılan. En son gittiğinde kapalı görüşte bile görememiş oğlunu. Savcıya rica için gittiğinde, yanına bile yaklaşamamış. Sonra belki insafa gelir de görüştürürler diye düşünüp Silivri yollarına düşmüş. Ama yine kapalı kapılarla karşılaşmış. “Çok sıkıntı çektim o gün. Belki onlar da öyle emir alıyor ama ben de yaşlı bir anneyim, üç ayda bir, maaşımı alınca gidebiliyorum ve gelmişken evladımı görmek istiyorum. Eskiden benim ev kiramı, elektriğimi oğullarım öderdi. Şimdi onlar da kendi derdinde. Para biriktirip de gelmeye çalışıyorum. Havuzcuların yazdığı gibi ne benim ne de oğullarımın evi arabası yok. İlk açık görüş ne zaman olacak bilmiyorum. Aylığımı alınca 1 ya da 2 Haziran gibi gidebilirim ancak.” diyor.
SADECE BİR ŞEY İÇİN ‘KEŞKE’ DEDİM
Aysel Atayün, aslen İzmir’de doğup büyümüş. Büyükannesi Saraybosnalıymış. Oradan İpek’e yani Kosova’ya gelin gitmiş. Babası da İzmir’de doğmuş. Ama ‘muhaciriz’ diyor. Daha dört yaşındayken vefat etmiş annesi. Lohusayken bebeği de kendisi de terk-i diyar eylemiş. Aysel teyze ve iki yaşındaki erkek kardeşini babaannesi büyütmüş, üvey anne eline vermek istememiş. Annesiz büyüdüğü için, “Benim Anneler Günü’m hep buruk geçerdi. Annenin ne olduğunu hiç bilmedim. O yüzden hep bir kez rüyamda görsem kokusu, sesi, yüzü nasılmış bir göreyim istedim.” sözleriyle dile getiriyor anne hasretini. Anne terbiyesiyle yetişmediği halde, babaannesinin onu da, kardeşini de çok güzel eğittiğini, “Yerde değil, nurda yatsın.” duasıyla anlatıyor. “Anneli babalı büyümedik ama bizdeki bilgi, görgü, ahlâk, dürüstlük, asalet anneli babalı büyüyenlerde yok. Babaannem cahil bir kadındı ama bize görgüyü, ahlâkı, helali, haramı, saygıyı öğretti. Ben büyük terbiyesiyle yetiştirmeseydim 23 sene kayınvalidemle oturmazdım. Eşim vefat ettiği halde ona hâlâ bakmaya devam etmezdim. Ama ektiğimi biçiyorum. Kayınvalideme nasıl davrandıysam gelinlerim de bana öyle davranıyor çok şükür.” diyor.
Severek evlendiği eşi Bülent Atayün, deri fabrikalarında işverenken, işler kötü olunca işçilik yapmak zoruna gitmiş. Ve bir süre sonra ne iş bulduysa onu yapmış. Çocuklarına haram lokma yedirmeme duygusu pazarda limon satma duygusuna ağır basmış. “Yeter ki namusumla helalinden kazanayım.” diyerek pazarcılık yapmaya başlamış. Derken Anadolu ve Yurt Atayün kardeşler iki sene arayla polis kolejini kazanıp babalarının hayran olduğu polislik mesleğine başlamış. Safra kesesi hastası olan eşinin kalp krizinden vefatı yıkmış Aysel teyzeyi. Peşi sıra da oğlu Cenk’i kalp krizinden kaybetmiş.
YURT’UNA SAHİP ÇIK
Aysel Atayün, oğlu Yurt Atayün’ün Ankara İkinci Bölge bağımsız milletvekili adayı olduğunu duyunca çok sevinmiş. “Demek ki haram yiyen evlat doğurmamışım. Hâlâ devletin, memleketin ekmeğini yediği için vatana hizmet etmek istiyor.” diye düşünmüş. Oğlunun bu ülkeye daima alnı ak bir şekilde hizmet ettiğini söyleyen Aysel Atayün, oğlu vekil olursa da hizmet etmeye devam edeceğine inanıyor.
Bu arada bağımsız milletvekili adayı Yurt Atayün’ün seçim koordinasyon merkezi hafta içi Ankara’da törenle açıldı. “Yurt’una sahip çık” sloganının yanı sıra “Temiz siyasete sahip çık, Birliğe bütünlüğe sahip çık, Hukuka sahip çık, Demokrasine sahip çık, Geleceğine sahip çık, Adalete sahip çık, Ahlâka sahip çık” sloganlarıyla seçim çalışmaları Yurt Atayün adına yürütülüyor. Atayün’ün seçim çalışmalarını takip etmek isteyenler için...
İnternet sitesi: www.yurtatayun.com
Facebook ve Twitter: @yatayun @yurtunasahipcik f/yurtunasahipcik
TAKDİRNAMEYİ REZA ZARRAB’A VERSİNLER
Aysel Atayün, oğullarının üstün başarı madalyalarının, takdirnamelerin sayısını sayamıyor. Oğlu Anadolu’nun, ölmüş abisinin çocukları, kendi çocukları dışında görev yaptığı yerlerdeki kimsesiz ya da terörün pençesinden aldığı çocuklara nasıl babalık ettiğini anlatıyor. Yurt Atayün’ün günlerce eve gelmediğini hatırlıyor. Aysel Atayün, oğluna takdir, teşekkür belgesi veren Recep Tayyip Erdoğan’a kızgın. Bugün terörist dediği oğluna Erdoğan’ın zamanında takdir belgesi verdiğini ne çabuk unuttuğunu soruyor. “Bu saaten sonra evimize yakışmaz o takdirler. Doğu Perinçek’e, Reza Zarrab’a, Abdullah Öcalan’a göndersin.” diyor. Ve oğlunun suçunu merak ediyor. “Oğlum casus değil, casus avcısı. Paralel diyorlar. Yemin ederim ben paralelin ne olduğunu bilmiyorum. Söylesinler ona göre cevap vereyim. Kişi kendinden bilir işi. Benim çocuklarım ne ailelerine ne de memleketlerine en küçük bir leke getirmedi. Oğullarımı ağızlarına almadan evvel aynaya baksınlar.” diyor.
ASIL MAHKEME ÖBÜR TARAFTA, NE CEVAP VERECEKLER?
“Aslan oğlum, Hamza duruşlu, Hamza yürekli oğlum” diye mektup yazmış Yurt Atayün’e Aysel teyze. Allah dürüstten yana olduğu için ümitli olduğunu anlatmış. Günün birinde her şeyin ortaya çıkacağına inanıyor. Ancak ümidinin oğluna bir gün afla kavuşmak olmadığını da ekliyor: “Af gelecek diye ümit ettiğimiz yok. Oğlum suçlu değil ki affedilsin. Gerçekler bir gün çıkacak diye ümitliyiz.” Oğullarının suçlu olması durumunda kendi elleriyle teslim edeceğini de belirtiyor. Ama görünen o ki, Aysel teyze hesabını pek de buraya bırakma niyetinde değil. “Bu dünyanın üstü varsa altı da var. Asıl mahkeme, asıl yargıç orada. Orada ne cevap verecekler? Nasıl ölecekler, nasıl hesap verecekler merak ediyorum. Bence onlar bunları düşünsün.” diyerek, bu zulmü yapanları Allah’a havale ediyor. Sohbetin başından beri dua eden Aysel teyze, yine bir duasıyla bitiriyor sözlerini: “Ben evlatlarımı Allah’a emanet ettim. Rabb’im onlara Hz. Ali kuvveti, Hz. Ömer adaleti, Hz. Hamza cesareti, Hz. Yunus sabrı, Hz. Yusuf başarısı versin. Yusuf kuyulardan, zindanlardan çıktı, Mısır’a sultan oldu. Benim evlatlarım da çıksın, hayırlısıyla millete vatana hayırlı işler yapsın. Yunus’u balığın karnından çıkaran Allah, benim oğlumu da, diğerlerini de o zindandan çıkarsın inşallah.”