Seçim atmosferine girdik. Mitingler artık gündemimizde. Siyasilerin meydanlardaki vaatleri kadar dikkat çeken bir şey daha var bu sene. O da bu vaatleri işitme engellilere de aktaran işaret dili tercümanları. Ceren Ay onlardan biri ve şu sıralar Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine tercüman oluyor.
Ceren Ay, Türkiye’de sayıları oldukça az olan işaret dili tercümanlarından biri. Bu sebeple işleri çok yoğun. Bir yandan kamu ve özel şirket çalışanlarına işaret dili eğitimi verirken, bir yandan da profesyonel işi olan çeviriyle uğraşıyor. Sosyal sorumluluk projelerine de yetişen Ceren Ay’ın yoğunluğu şu sıralar biraz daha fazla. Bu ekstra iş yükü haziranın ilk haftasına kadar da süreceğe benziyor. Yani genel seçimlerin yapılacağı 7 Haziran’a kadar. Çünkü Ceren Ay, bir mitingden diğerine koşturuyor. Bu sene ilk olarak CHP’nin seçim kampanyasının startını verdiği Kartal’daki mitingde binlerce kişinin karşısına çıkan tercüman, mitingler konusunda tecrübeli bir isim. AK Parti ve MHP de dahil farklı siyasi partilerle çalışan Ay, mitinglerde işaret dili tercümanı kullanmanın yeni bir şey olmadığını söylüyor. Bu sene ilk olan şeyi ise şöyle anlatıyor: “Normalde mitinglerde yapılan çeviriyi sadece alandakiler görebiliyordu. Mitinge gelen işitme engelliler öne alınıyordu. Ama bu yıl ilk kez ekrana tamamen tercümanı sabitlediler. Böylece canlı yayınlarda bütün işitme engelliler televizyondan görebildi.”
Peki mitinglere çok fazla işitme engelli seçmen geliyor mu? Ceren Ay’a göre sayı hiç de fena değil. Her siyasi partinin sosyal sorumluluk projeleri gereği engelli dernekleriyle iletişim halinde olduklarını söyleyen Ay, “Dernekler davet ediliyor. Toplu halde gelindiğinden rakam çok düşük olmuyor. Televizyondan yayınlanması, ulaşılan kitleyi genişletiyor tabii.” diyor.
İstiklal Marşı’nı çevirirken biraz coşmuşum!
Kartal’daki miting işaret dili çevirisi açısından başka ilklere de sahne olmuş. Mesela İstiklal Marşı. Milli marş ayrıntısı, ‘Tercümanlık yaparken kendinizi kaptırdığınız oluyor mu?’ sorusunun da cevabı. Kendisi anlatsın: “Sahneye çıktım hemen ardından saygı duruşu yapıldı. Alanda binlerce insan ve sahnede bir tek ben varım. Ve insanlar bana bakıyor. O kim diye. Bir kere onun stresi var. Bekliyoruz. İstiklal Marşı okunmaya başladı. Dedim ki içimden ‘Ceren boş boş durma, çevir bari.’ Bir anda çevirmeye başladım. ‘Ey nazlı hilal’ filan derken kendimi kaptırdım biraz. İstiklal Marşı benim için çok önemli. Güçlü hisler hissettiğim için yansıttım. Sonra herkes birden alkışlamaya başladı. Ben de zannediyorum genel başkan gelecek o yüzden alkışlıyorlar. İnsanlar ilk defa görmüş İstiklal Marşı’nın işaret diline çevrildiğini. Sahneden indikten sonra bir sürü insan yanıma geldi, ‘Çok iyiydin, genel başkan olmasaydı biz bir daha isterdik.’ dediler. Sanırım İstiklal Marşı okunurken ben biraz coşmuşum.”
Partide görevli olduğumu zannediyorlar
Ceren Ay’ın birazdan bahsedeceği zorluk ise aslında sadece mitinglere özgü değil ama seçim konuşmaları söz konusu olunca bir miktar daha belirgin oluyormuş. O da şu: Liderin vermek istediği özel mesajlarda ses tonunu kullanarak yaptığı vurgular, bazı noktaları tekrar etmek istemesi ve kullandığı mimikler... Duyguları, imaları yansıtmanın yolunun mimiklerden geçtiğini söyleyen Ay, “Siyasiler ateşli bir şekilde bir şeyden bahsederken diyelim ki üç kere üst üste ‘söz veriyorum’ derken benim onu motamot çevirmem olmaz. Çünkü işitme engelli kişi onu hangi ses tonuyla söylediğini bilmiyor. Onu benim aktarmam lazım.” diyor. Bu sözler Ceren Ay’ın bu işi tamamen profesyonel olarak yaptığının ve siyaset üstü bir iş olarak gördüğünü gösterir nitelikte. Bu yüzden sık sık birçok siyasi partiyle çalıştığını söylemek gereği duyuyor. Mesela şu sıralar CHP mitinglerinde görevli olduğu için kendisinin parti içinde çalıştığını zannedenler oluyormuş. AKP’nin bir işinde çalıştığı zaman ‘Sen AKP’li misin?’ diyenler de oluyormuş tabii. O ise işitme engellilerin hangi partiyi tuttuğundan bağımsız olarak hem destekledikleri partinin hem de karşısındaki partinin ne dediğini bilmeye hakkı olduğu düşüncesiyle, “Ben senin hakkının savunucusuyum. Aradaki iletişimi sağlayan kişiyim.” diyor.
“Miting sonrasında sizin üzerinizden genel başkanlara iletmek üzere mesaj göndermek isteyen oluyor mu?” diye soruyoruz. Şu cevabı veriyor Ceren Ay: “Evet o genelde her mitingde ya da siyasi bir toplantıda oluyor. Engellilerin hakları ve imkânlarıyla ilgili bir konu ise iletiyorum.”
Ceren Ay’ın ‘Siyasetçiler arasında çeviri zorluğu bakımından farklılık var mı?’ sorusuna cevabı ise ‘hayır’.
Ay, bir anısını ise şöyle anlatıyor: “CNR’da belediyeler buluşması adlı bir etkinlik vardı. Farklı partilerden beş belediye başkanı açık oturum yaptı, ben de tercüman olarak görevliyim. Beni unuttular ve hep bir ağızdan konuşmaya başladılar. Birinin konuşmasını bitirip diğerinin başlaması gerek. Çünkü işitme engelliye bir konuşmanın bitip diğerinin başladığını hissettirmem lazım. O zaman çok zorlanmıştım burnum kanamıştı.”
Siyasilerle daha önce de çalışmış biri olarak bu yıla özgü fark ettiği yenilikler olup olmadığını soruyoruz. Kılıçdaroğlu’ndan örnek veren Ay, “Bilmiyorum bu sayılır mı ama mesela eskiden genel başkan seçmenine hitap ederken ‘söz veriyor musunuz’ diye sorardı. Şimdi soru cümlesi yerine kendisi ‘söz veriyorum’ diyor. Tercüme yaparken bu söylem değişikliğinin farkına varıyorum.” diyor.
Konuşmacı takılınca zorlanıyorum
‘Mitinglere özgü çeviri yapmakta zorlandığınız şeyler oluyor mu?’ diye soruyoruz Ceren Ay’a. Siyasi jargon bazen kendisini zorluyormuş. Çok nadir de olsa bilmediği kelimeler olunca özel isim gibi yazma yoluna gittiğini anlatıyor. Bu sebeple mitinge çıkmadan önce dersine iyi çalıştığını ifade ediyor. Konuşma metni gizlilik gereği kendisine verilmediği için geriye tek bir yol kalıyor; o da seçim bildirisi, broşür gibi eline geçen parti dokümanlarını okumak. Bir de birkaç kez birlikte mitinge çıktığı kişiye bir süre sonra alıştığını, nerede ne söyleyeceğini, hangi hızda konuşacağını ve nerede duracağını az çok öğrendiğini anlatıyor. “Bir de konuşmacı takıldığı zaman biz de takılmak zorunda kalıyoruz. Onu yansıtmak kolay değil.” diyor. Simultane çeviri yapanların konuşmacı takıldığı sırada ‘ııııh’ ‘aeehh’ demesini hatırlatan Ay, kendileri için aynı şeyin mümkün olmadığını ifade ediyor.
Ben de işitme engelli çocuğuyum
Ceren Ay, birçok işaret dili tercümanı gibi CODA (Children of deaf adults). Yani işitme engelli çocuğu. Ayrıca 20 yıl kadar önce vefat eden kardeşi de spinal felçli olduğundan işitme engellilere karşı özel bir zaafı oluşmuş. Arkadaşlarının da çoğu işitme engelli. Başta özet geçerek belirttiğimiz işleri ise saymakla bitecek gibi değil. Yeditepe Üniversitesi, Saint Michel Lisesi ve Bakırköy Belediyesi bünyesindeki BAKGEM’de işaret dili eğitimi veriyor. Öğrencileri; müvekkiliyle aracısız iletişim kurmak isteyen avukatlardan hakim ve savcılara, işitme engelli yakınları ve arkadaşlarıyla konuşmak isteyen öğrencilere ve mağaza çalışanlarına kadar çeşitlilik arz ediyor. Samsung’un Duyan Eller projesi var bir de. Televizyonlarda da sık sık çeviri yapan Ceren Ay’ın en büyük hayali ise yetiştirme yurdundaki kızlara işaret dili eğitimi verip onları iş sahibi yaparken tercüman ve eğitimci yetersizliğini giderebilmek.
Mimiklerimle çeviriye duygu katıyorum
Ceren Ay, çeviri sırasında mimiklerini çok kullandığı için eskiden sık sık eleştirildiğini anlatıyor. Şimdiyse herkes onun bulunduğu noktaya gelmiş. Ay, sadece bu sebeple konser gibi organizasyonlara katılmaktan geri duruyormuş. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “İşitme engelli bir insanın hiç duymadığı bir şarkıyı çeviriyorsun. Evet güzel bir farkındalık yaratıyorsun ama zaten duymuyor. O zaman şarkıyı hareketlerinle söyle. Şiir gibi çevirme.”