Fatih ilçesinde kentsel yenileme alanı ilan edilen Süleymaniye’de gerçekleştirilen yıkımlardan geriye kalan enkaz durumundaki binalar, savaştan kaçarak İstanbul’a bir hayalin peşinden gelen Suriyelilerin sığınağı oldu. Enkazı kaldırılmadığı için mezbeleliğe dönen camsız, kapısız, ev bile denilemeyecek tek göz odalar, 400 liradan başlayan fiyatlarla Suriyeli göçmenlere kiraya veriliyor. Yıkımı gerçekleşen binalardan boşalan yerlere çadırlarını kuran aileler ise soğuk ve yoklukla mücadele etmek zorunda.
Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm alanı, Suriye’deki iç savaşı anlatan filmlerin setine dönerken Süleymaniye, Suriyelilerin gerçek dramına sahne oluyor. Mülteciler, duvarları battaniye ve halılarla kaplanarak oda haline getirilmeye çalışılmış, tuvaleti, banyosu hatta suyu bile olmayan yerlerde, insanlık dışı koşullarda barınmaya çalışıyor. Erkek çocuklar, bina yıkıntıları arasında buldukları demir çubuklar ile oynarken kız çocuklar molozlar arasındaki küvetlere bindirdikleri kardeşlerini sallıyor. Dışarının soğuğuna rağmen ayaklarında çorap ve giyecek bir montları bile olmayan çocuklar, kendi yaptıkları oyuncaklarla savaşın izlerini silmeye çalışıyor. Sıkıntının büyüğünü çeken anneler ise yoklukla mücadele etmek zorunda. Halep’ten geldiklerini anlatan bir anne, battaniyeye sardığı çocuğunu göstererek hasta olduğunu ve bebek bezine ihtiyacı olduğunu anlatıyor. Henüz 3 yaşındaki İbrahim ise babasının yanında çekingen bir tavırla annesini izliyor. İki harabe bina arasına tahta ve naylondan yaptıkları kulübede yaşadıklarını anlatan baba Zekeriya, “Şartlar çok zor, Suriye’de bir evimiz vardı, huzurlu ve mutluyduk. Savaş hepsini alıp götürdü.” diyor.
Kirazlı Mescit Sokağı’nın sonunda ailesiyle bir enkazı kiralamak zorunda kalan Abuzin ailesi ise 6 ay önce İstanbul’a gelmiş. Tek odalı harabeyi 400 liraya kiralayan Abuzin ailesi, 7 çocukla birlikte 9 nüfusa sahip. Kamplarda bir konteynırda en fazla 5 kişinin kalınmasına izin verildiği için kamplara kabul edilmemişler. “Dönecek evimiz yok, burada yaşamak zorundayız.” diyorlar.