
Tiyatro sezonunda son yüz metreye girdik. Artık birçok ekip son oyunlarını oynuyor. “Sezon bitmeden İstanbul'da şöyle gönlümüzce iyi bir oyun izleyelim.” diyorsanız, şu önerilere bir kulak verin. Ummadık taş baş yarar!
Craft Tiyatro’nun ‘Taşlar’ oyunu, dili ve merkezine aldığı konusuyla sezonun öne çıkan yapımlarından. Tom Lycos’ın yönettiği oyun, yaşanmış bir hikâyeye dayanıyor. Başkarakterler 13-14 yaşlarında iki çocuk. Otoban kenarında oyun oynarken attıkları taşlardan biri arabaya denk gelir, kaza geçiren arabanın şoförü ölür. Çocuklar yakalanıp adalet karşısına çıkarılır. Sorulan soru şu: Çocuklar hatalı mı, suçlu mu? Göstermeci bir biçimle sahnelenen iki kişilik oyun baştan sona boş sahnede geçiyor. Polis, avukat vb. bütün karakterleri iki oyuncu canlandırıyor. Meddah gibi hikâyeyi anlatıyor, mini beden ve kostüm değişiklikleriyle karakterlere bürünüyorlar. Atmosfer oluşturuyor, müzik-efektleri yapıyor, kurdukları dünyaya seyirciyi inandırıp ortak ediyorlar. Yetişkin ve çocukların izleyeceği seviyede enerjisi yüksek. 82 farklı ülkede oynanan oyun, bugüne kadar 48 farklı dile çevrilmiş. Avustralya’da 1998’den beri aralıksız sahneleniyor, bugün bizde.
Kuşlar ülkesinde iki insan
Işıl Kasapoğlu kurucusu olduğu Semaver Kumpanya’dan elini eteğini çektikten sonra tiyatro mini bir bocalama dönemi yaşadı. Tiyatro, Aristofanes’in ‘Kuşlar’ oyunuyla yeniden eski günlerine dönüyor. Hikâyemiz şöyle: Atina’da yaşayan iki arkadaş savaşlardan, adaletsizliklerden, yönetimin keyfi tutumlarından bezerek kendilerine yeni bir yurt arayışına girer. Kuşlar diyarına giden iki kafadar onları örgütleyip bir devlet kurar, başlarına da kendileri geçer. Sonrası şenlik… Volkan Sarıöz’ün yönettiği komedyayı günümüze uyarlayan isim Yavuz Pekman. Hikâyeden anlaşıldığı gibi oyuncular (16) farklı farklı kuşları canlandırıyor. Mizahı ve göndermeleri bol oyun, şarkılar, danslarla seyirciyi içine alan alıp sert bir düzen eleştirisi getiriyor. 2 bin 500 yıl önce yazılan oyunun bugün nasıl tazeliğini koruduğunu görmek hayret verici.
Gönül başka diyor, dil başka
Oyun Atölyesi’nin ilk göz ağrısı Steven Berkoff’un kaleme aldığı ‘Dolu Düşün Boş Konuş’, Muharrem Özcan rejisiyle 15 yıl sonra sahnede. Günümüz insanının gündelik endişeleri, zaafları, korkuları üzerine kurulu oyun; içlerinden geçenle dile getirdikleri çelişen sıradan bireylerin düştükleri gülünç durumu sahneye taşıyor. Grotesk bir oyunculuk biçemi, animasyon estetiğiyle… Sahne dili şöyle: Oyun birden donuyor, aktör düşündüklerini seyirciyle paylaşıyor, sonra çözülen sahne kaldığı yerden devam ediyor. Her an sahne donabilir, her karakter gönlünden geçeni paylaşabilir. Ritmi yerinde, enerjisi yüksek, oyuncu performansları başarılı (öne çıkan Gökçer Genç) ve birazcık uzun bir oyun. Kabare mizahına yakın bir espri anlayışı var. Ne diyor Haldun Taner: “Bizim oyuncularımız espriyi yaptıktan sonra seyircinin idrak etmesini bekler. Oysa kabarede durum böyle değil. Sen makine hızıyla esprileri yapar, atarsın. Seyirci istediğine güler.” Oyunda durum aynen böyle.
Bir yaz, gece ve rüya
100. yaşını kutlayan İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sular bir türlü durulmuyor. Müdürlüğün tiyatronun iç işlerine müdahalesini yasal güvence altına alan iç tüzük değişikliğinden sonra bazı oyuncu, yönetmenler tiyatrodan ayrıldı. Genel sanat yönetmeniyle beraber, repertuvar da değişti. Belirli periyotlarda sansür haberleri gelmeye devam ediyor. ‘Oyuncularıma oto kontrolü öğreteceğim’ vaadiyle başa gelen Erhan Yazıcıoğlu yönetimindeki tiyatrodan iyi haberler de gelmiyor değil. Bunlardan biri ünlü Makedon yönetmen Aleksandar Popovski’nin sahneye koyduğu Shakespeare’in unutulmaz eseri Bir Yaz Gecesi Rüyası. Çağdaş bir yorumla sahneye taşınan oyun, üç ana eksende ilerliyor. Seyirci, saray çevresinden Theseus ve Hippolyta ile dört genç âşık arasında geçen olaylar, Pyramus ve Thisbe’nin trajik aşk hikâyesini sahneleyen esnafların dünyası ve Oberon, Titanya, Puck ve diğer perilerden oluşan periler dünyası arasında gezdiriliyor. İyi yolculuklar!
Woyzeck’in rock müzikali
Erdal Beşikçioğlu Ankara’daki tiyatrosu Tatbikat Sahnesi’ne bir kardeş mekân açtı İstanbul-Etiler’de. Oyunlarını İstanbul’da görme şansı bulacak sıkı takipçileri ne çok sevindi bilemezsiniz. Tiyatrosu şimdilerde Beşikçioğlu’nun tek kişilik oyunu Bir Delinin Hatıra Defteri ve rock müzikali Woyzeck ile sahne alıyor. Gogol’ün oyunuyla 6 yıldır (ekleyelim; yakın dönemde oynanan en iyi tek kişilik oyun) sahne aldığı için bizim gündemimizde Woyzeck var. Büchner’in yarım kalan oyununu Beşikçioğlu rockla tamamlıyor. Şaşırtıcı bir yorum… Sahnede geniş platformun üstünde bir rock grubu var, onlar çalıyor, oyuncular söylüyor. Yoğun sahne trafiğinde oyuncular performanslarıyla takdiri hak ediyor. ‘Gerçekliğin saptığı bu kirli dünyada insan ne içindir?’ sorusuna ekiple beraber cevap arayanlar, buyurun.