
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Ak Saray'ını Türkiye'ye tanıtan mimardı.
Candan, ilk imar planlarının yapılmasından itibaren sarayın peşini bırakmadı. Her hafta düzenlediği basın toplantılarıyla sarayın kamuoyundan gizlenen maliyetini sokaktaki insanın anlayacağı basitlikte dile getirdi. Isıtma masrafının Bayburt'un bir yıllık ısınmasına denk olduğunu, bin liralık altın varaklı bardaklar kullanıldığını, cam cephe giydirmelerinin milyonlarca lira tuttuğunu, peyzajda kullanılan ağaçların yurtdışından ithal edildiğini toplum ilk kez ondan duydu. Birkaç hafta önce yaptığımız ‘Tura katılacaklar için saray rehberi' haberinde paylaştığı bilgileri detaylıca kullandığımız Candan ile konuştuk. Mimari açıdan ucube bir yapıya benzettiği binaya neden ısrarla ‘Kaçak Saray' dediğini sorduk. Gerçek maliyetleri, oda sayısını uzmanından dinledik.
Tezcan Karakuş Candan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile yaptığı açıklamalarla hafızalarımızda yer etti. Candan, ilk imar planlarından itibaren Saray’ın peşini bırakmadı. Ya mahkemeye taşıdı ya da basın açıklamalarıyla yapılan israfı kamuoyunun gündemine getirdi, eylemlere öncülük etti. Başkanı olduğu Mimarlar Odası Ankara Şubesi, bugüne kadar Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde yapılan inşaatlar ve sarayla ilgili 48 dava açtı, yenileri de yolda. ‘Saray’ın şatafatını Türkiye’ye anlatan kadın’ olarak her çarşamba günü Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde basın açıklaması yaparak, bu devasa yapının kamuoyundan gizlenen her bir maliyet kalemini açıklıyor. Isıtmasının Bayburt’un bir yıllık ısınmasına denk olduğunu, bin liralık altın varaklı bardaklar kullanıldığını, cam cephe giydirmelerinin milyonlarca lira tuttuğunu, peyzajda kullanılan ağaçların yurtdışından ithal edildiğini vatandaşlar kendisinden duydu. Candan ile sarayı, gerçek maliyetini, oda sayısını, neden ısrar ve inatla ‘kaçak Saray’ diye isimlendirdiklerini, tehdit alıp almadığını konuştuk.
Fotoğraf: Ünal Livaneli
Saray sizin için tam olarak ne ifade ediyor?
Sadece bir bina değil. Özellikle otoriter rejimler, kendi otoritelerini ifade edebilecekleri mekân ve simgelere ihtiyaç duyar. Kaçak Saray, bugünlerde yeniden tartışılan ‘başkanlık sistemi’nin kaçak yapısını ifade eder aynı zamanda. Rejimin adı daha değişmemişken, ona mekân hazırlanarak içine oturtulmaya çalışılan bir başkanlık süreci...
Neden ısrarla ‘kaçak saray’ ifadesini kullanıyorsunuz?
Yargı kararlarına uyulmadı, sit alanına yapıldı, ruhsatı ve iskanı hukuksuz verildi, orman alanına yapıldı, Atatürk’ün vasiyetine rağmen yapıldı, bunlar da onu kaçak yapar. Ayrıca 3 bin tane ağaç kesildi.
Maliyetleri; muhtar, öğretmen maaşı, asgari ücret ile karşılaştırarak kamuoyuyla paylaşıyorsunuz...
Meslek odaları olarak uzun yıllar mücadele ederken teknik bilgilerimizi halka anlatma noktasında zorluk yaşadık. Dolayısıyla anlaşılmadık. Muhtarlar saraya gidince, şu parçası şu kadar muhtar maaşına denk dedik, öğretmenler gidince onların maaşı üzerinden maliyet hesabı yaptık. Doğalgazıyla Bayburt bir yıl ısınabiliyor, bin liralık bardaklar, buhar odaları, VIP sinema salonları derken farkındalık oluşturduk. Bence başarılı da olduk. Son dönemde yapılan bir ankette Kaçak Saray’ın hükümete oy kaybettirme sırasında dördüncü olması, başarımızı gösterir. Sıralamada yolsuzluktan önce saray geliyor.
Mimari özellikleri çok tartışılmadı kamuoyunda. Saray mimari olarak nasıl bir yapı?
Kaçak Saray’ın mimarî; olarak ucube bir yapı olduğunu söyleyebilirim. Eklektik, oradan buradan toplanmış bir yapı. Dolmabahçe Sarayı’nın merdivenlerini, Selçuklu’nun alınlıklarını, saçaklarını vs almışlar. Bir kimliği ve ruhu olmayan bir yapı. Mimarî; anlayış olarak da otoriter bir şekilde sizi korkutmaya çalışan bir yapı görüyorsunuz. Kolon sistemleri de daha çok otoriter sistemlerde karşılaştığımız bir formda.
Sarayla ilgili açıklamalarınızdan rahatsızlık oluşturduğunu söylediniz. Baskı görüyor musunuz?
Baskıyı, bağlı bulunduğumuz TMMOB Yasası’nda değişiklikler yaparak odaların tümüne yapıyorlar. Denetimi bakanlığa bağladılar. Bütçemizi daralttılar. Meslek odasının denetimini devre dışı bırakarak rahatça rant ilişkilerini yürütebilecekleri bir sistem oluşturmaya çalışıyorlar. Kişisel olarak da özellikle Melih Gökçek bizi sürekli hedef gösteriyor, yandaşlarını bize karşı eylemlere sürüklüyor. Üstü örtülü mesajlar da alıyoruz. Ama bunlar umurumuzda değil.
Her detayın peşine düşüyoruz
Saray’ın oda sayısı sıkça tartışma konusu oldu, oluyor. Sizin tespitlerinize göre kaç odalı?
2 bin oda artı 1 salon gibi. İlk açıklamalara göre bin odaydı. Biz ısrarla yerin üzerinde 2 bin oda olduğunu söylüyoruz. Yerin altındakini ise bilmiyoruz. Eğer mimarsanız, formu biliyorsanız üç aşağı beş yukarı oda sayısını da hesaplayabilirsiniz. Tabii konut olarak kullanılan bina hariç. Orada da 250 oda var. Çalışma odasından girilen ve yatak odasıyla bağlantılı kasa odası var. En az 7-8 tane süit oda var. 600 metrekarelik balo salonları var, VIP sinema salonu var. Saray yavrusu diyoruz biz buna da.
Maliyet hesaplamalarını nasıl yapıyorsunuz, bilgileri nereden alıyorsunuz?
Sarayla ilgili her şeyi dikkatli takip ediyoruz. Her fotoğraf karesini en ince ayrıntısına kadar inceliyoruz. Mesela herkes Emine Erdoğan’ın konuklarını ağırlamasını konuşurken biz masadaki bardağı gördük, maliyetini merak ettik ve açıkladık. Bin lira çıktı tanesi. Bunun gibi içeriden çalışanların bize ilettiği, çalışanların sosyal medya hesaplarından paylaştıkları, iş yapan firmaların reklam olsun diye internet sitelerine görüntü ve yapılan işin detaylarını koydukları bilgileri derleyip peşine düşüyoruz.
Gecekondudan saraya uzanan bir hikâye...
Sauna, spa, buhar odası bunların hepsi lüks ve şatafat göstergesi. Gecekondu mahallelerinde iftar açıp, bir an çok güvenlikli, yüksek duvarlı, lüks saraya geçiş yaparak iftarlarını artık burada yapıyor olması halktan kopuşunu da gösteriyor. Gecekondudan saraya bir hikâye bu.
Mimarlar Odası her şeye karşı mı?
Kamuoyunda şöyle bir algı var:Mimarlar Odası her şeye karşı çıkar! ‘Milletin yararına olan’ her şeye karşı mı çıkıyorsunuz?
Kötü işlere tabii ki karşı çıkarız, hayatımıza dokunan, yaşam alanlarımızı tehdit eden şeylere karşı çıkarız. Saray örneğinden gidelim, yer seçimi doğru mu? Değil. Bitki örtüsü var, ağaç kesiliyor. Mahkeme kararına uyuyor musun? Hayır. Ben bunların neyine doğru diyeyim? Orman Bakanlığı tarafından botanik bahçesi yapılıyor şu an. O projeyi destekliyoruz, çok güzel bir proje. Ama mesela tutup botanik bahçesinin ortasından yol geçiriyorlar. Biz bu yola karşı çıkıp, botanik bahçesi yap ama ortasından da yol geçirme diyoruz.